🎙️ Yeni sezonun ilk bölümüyle Dept. podcast'imize bomba gibi bir giriş yapıyoruz! Bu bölümde İngiliz dizilerine olan büyük hayranlığımızı masaya yatırıyoruz—neden bu kadar çekiciler, neyi farklı yapıyorlar, hep birlikte keşfediyoruz. Özellikle karakter derinliği ve hikaye kurgusu söz konusu olduğunda İngiliz yapımlarının bir adım önde olduğunu düşünüyoruz.
Yeni sezona güçlü bir başlangıç yapıyoruz—kulak vermeyi unutmayın! 🎧
Soner: Çekim Alanı'na hoş geldiniz. Bugün Altuğ'la beraber son zamanların en çok konuşulan, en bomba gibi dizisi "Dept. Q"ya başlıyoruz ve şu an ellerimizi kaldırıyoruz, inanılmaz sevinçliyiz. Kaldırıyoruz ve evet sevinçliyiz ve mutluluk gözyaşlarımız akıyor şu anda. Bunu video olarak yayınlarız, a biz abi direkt şey yapalım öyle şu hareketleri falan yapalım millet ne kadar coşkulu olduğumuzu anlasın, enerjiyi karşıya veririz yani. Aynen doğru söylüyorsun Altuğ. Ben bu bölüme şöyle başlamak istiyorum: Sen bize yaklaşık 18 tane dizinin olduğu bir listeyle geldin. Birincisi bu şovdan dolayı seni tebrik ediyorum, daha önce tebrik etme fırsatı bulmadım. Peki neden "Dept. Q"yu seçtik abi? Bizde çeken ne oldu ya da sen neden bunu önerdin?
Altuğ: Ben neden bunu önerdim? Daha önceki deneyimlerimde bu Britanyalıların yaptığı bu tarz diziler hep hoşuma gitti ya benim yani izlediklerim arasında ve yani genelde sadece hani böyle İngiliz değil mesela İrlanda dizileri falan da güzel oluyor bu tarz. Ya o bir dikkatimi çekti açıkçası bir de oyuncu kadrosunu da ben birazcık araştırıp öyle seçmeye çalıştım ama günün sonunda tabii kapalı kutu olarak seçtim yani hani çok da bir bilgim olmadan seçtim ben.
Soner: Ben senin İngiliz polisiyelerine olan sevgilini biliyorum, hatta İskoç polisiyesi The Fall vardı, bu şeydeki ablamız neydi X-Files'taki, onun oynadığı dizi ve hatta sen bana önermiştin "Soner inanılmaz seveceksin" falan. Ben diziyi izlerken İskoç aksanı arasında kaybolmuşum, ben hala anlamıyorum bu dizide bazı konuşulan şeyleri.
Altuğ: Abi kendini çok dikkatli verirsen ve yeteri kadar alkol alırsan bir noktada yakalamaya başlıyorsun yani.
Soner: Abi çok komik, İskoç gibi davranacaksın anlayabilmek için. Alkol burada önemli bir rol oynuyor olabilir çünkü alkol içtikten sonra ben çok güzel İngilizce konuştuğumu da düşünüyorum ama bir de karşıdakine sormak lazım. Evet abi başlayalım o zaman bölüme, "Dept. Q"ya.
Altuğ: Evet hadi başlayalım.
Soner: Ben aslında girişi belki konuşabiliriz ama biraz da karakterleri tanıtalım istiyorum. İlk karakterimiz neydi adı, bakıyorum hemen? Carl. Carl bir tane müfettiş. Metritt diye bir karakterimiz var, bu da bir savcı olarak görüyoruz dizide. Bir tane kardeşi var, özel bir kardeşi, ağlıyor, sıkıntıları var. Bir şekilde Moira diye bir tane karakterimiz var, o da Carl'ın yöneticisi ya da üstü polis. Olarak bir de Akram var. Akram da bir şekilde dizinin içinde kendine iş bulan Suriyeli bir göçmen. Bu dört karakter zaten ana karakterler. Senin eklemek istediğin karakter var mı?
Altuğ: Yok yok hayır benim karakterlerim de bunlar aynen süper.
Soner: O zaman sen diziye giriş yap abi.
Altuğ: Dizinin başında aslında ana karakterimiz olan Carl'ın polis ortağı herhalde ortağı ve yine yanlarında bir tane junior bir polisle birlikte bir olay yeri incelemesiyle başlıyoruz. Eee bu şekilde bir giriş yapıyoruz ve çekimi bu junior olan polisin göğsündeki polis kamerasından görüyoruz. Ne oluyor? Bunlar bir işte olay yerine geliyorlar, işte bir koltukta oturur vaziyette kafasında bıçak saplanmış bir tane ceset var ve bunu araştırmaya geliyorlar. Bu şekilde başlıyoruz. Orada tabii klasik böyle İngiliz işte Britanya usulü esprilerle süsleniyor olay. O hoşuma gidiyor benim ya en sevdiğim şeylerden birisi bu tarz dizilerde. Daha sonra olay yerini al işte araştırırken bu junior olan polisi Carl mutfağa bakması için yolluyor ve orada işte aniden maskeli birisi çıkıyor ve üç el ateş ediyor. Daha sonra tamamen karanlık oluyor ve diziye bu şekilde giriş yapıyor. Ben girişi çok beğendim çünkü hiç beklemiyordum. Beklemediğim bir şey olunca gerçekten beni çok etkiliyor yani orada da hiç beklemediğim bir şey olduğu için "wow" oldum yani.
Soner: Ya bu dediklerin 2 dakika içinde oluyor ve asıl oradaki konuyu şey sanıyorsun işte kafasına bıçak sokulmuş adam sanıyorsun. Dediğin gibi inanılmaz bir başka bir olay dönüyor. Ben o bu diziyi uçakta izliyordum abi ve "oha" diye bir istem dışı ses çıkardım, yanımdakiler falan baktı. Ben de bayağı beğendim, 10 üzerinden 10 abi, hiç böyle bir dizi girişi hatırlamıyorum ben 2 dakika içinde.
Altuğ: Aynen çok kısa zamanda çok böyle vurucu bir giriş oldu ve ya ben çok beğendim yani o. Eee daha sonra bu sefer savcıyı görüyoruz, savcının yaşadığı olayları görmeye başlıyoruz, Metritt'in. Metritt bir tane davaya hazırlanıyor. Davaya hazırlanırken onun cep telefonuna mesajlar geliyor işte "sen adaleti sağlamıyorsun" gibi şeyler görüyor, böyle birisi onu tehdit ediyor anladığımız kadarıyla. Daha sonra davaya gidiyor. Ya konuları hızlı geçeceğim belki sen düzeltirsin beni ama daha sonra davayı kaybediyor Metritt ve ondan sonra aslında çok sıkıntılı bir döneme giriyor. Ne yapmaya çalışıyor? Aslında ben sonuna geldim burayı atayım. Davayı kaybediyor. Davayı kaybettikten sonraki sahnede de bu sefer Carl'ı görüyoruz yine Carl'ın gözünden olayları görüyoruz. Carl hapishaneden pardon hastaneden çıkıyor ve sonra kovboylar geliyor ve ve uzaylılar, uzaylılar kaçırıyor.
Soner: Belki belki birazcık hani orada şeyden bahsetmek lazım hani biraz öyle bir giriş oldu çünkü orada işte bu o savcı kısmını zaten çok iyi anlattın aynen o şekilde birazcık da o paralelde gidiyor azıcık o konu arada senin dediğin anlattığım bölümler aynen yaşanıyor zaten.
Altuğ: Eee bir yandan da bizim e Carl'ın şu andaki durumuna fokus oluyoruz. Orada da ne işte Carl psikoloğa gidiyor bu vurulduğu için. Çünkü bu tarz zaten Amerika'da, Avrupa'da böyle yani hani o tarz bir travmatik bir olay yaşandığı zaman mecbur tutuyorlar psikolog desteğine. Last of Us'ta da böyleydi ya, clearance için terapiste gidiyor. Valla ortalık mantar kaynarken bile bunu uyguluyorlar yani bu konuda çok strictler biliyorsun. Asla o lanet olası psikolog kısmı kesinlikle atlanmıyor yani şartlar ne olursa olsun yani. Burada da öyle bir durum var. Carl işte psikoloğa gidiyor, işte bu arada tabii ağır antidepresan kullanıyor. Burada birazcık şey gibi hissettim ben ya yani çok benzettim yani bu House'a benziyor yani. Adam acayip broken aslında bir şey sert bir şeyler yaşıyor, travmatik bir şey yaşıyor ama işte bu antidepresanlı işte House'da ne yapıyordu işte ağrısını saklamak için ağrı kesici kullanıyordu falan. Orada bayağı bir benzettim yani hani House karakterini. Adamın biraz karakter olarak da benziyorlar çünkü.
Soner: Müthiş yakalamışsın, aynı şeyi diyecektim, seni öncelikle tebrik ediyorum. Hapı içişi tarzı bile tam Gregory House yani. Ve kabalığı dediğin gibi, kişiliği, çevresindeki insanların onu sevmemesi ama inanılmaz saygı göstermesi birebir aynı karakter. Direkt böyle üstünlük kompleksi var yani kendisini herkesten üstün görüyor, bütün sistemden üstün görüyor. Bir de insanlarla problemi var. Hiç kimseyle iyi anlaşamıyor ve sevilmiyor zaten, onu hemen vurguluyorlar yani işte bu ortama girdiği zaman herkes falan oluyor "üf" falan oluyor yani adamı gördüklerinde. Orada da hani direkt ben böyle House gibi hissettim yani biraz yaklaşımları tarzı da öyle çünkü bir de aslında bölüm sonunda daha da yaklaşıyor House'a ben.
Altuğ: Ce çünkü zorlu görevleri çözecek bir departmanın başına alıyorlar bu adamı, o da tam House'luk. Kolay hani olayları çözdüğü gibi. Orada birazcık tabii şey var bu işte bir yandan psikoloğa gidiyor, orada işte güçlü durmaya çalışıyor falan ama aslında kendisiyle de mücadele ediyor Carl. Çünkü ilk başta yani bu departman kurulmadan önce bu işte yaşadığı olayın videosunu izliyor ve orada aslında birazcık da hani böyle flashback yapıyoruz ve destek timi beklemeden kendi bakıyor ve o ekibi kendisi oraya sokuyor aslında yolda bir destek timi var oradaki olay yerine gelen ama e o iki kişiyi de oraya sokuyor ve öyle olduğu için aslında vuruluyorlar. Kendisi de vuruluyor, o arkadaşı onun ismini hatırlayamadım şu anda daha sonra paralyze oluyor, o bende de yok abi. Ölen Anderson'dı galiba sallıyorum tamamen ya. Ölenle ölünmüyor dizi dünyasında, ölen karakterlerin ismi bizde direkt gidiyor aynen öyle. Yani dolayısıyla aslında kendi kolu yüzünden, kendi kararı yüzünden o üç kişi oraya giriyor ve işte bir kişi ölüyor, bir kişi felç kalıyor işte kendisi de vuruluyor. Dolayısıyla işte bunun yaratmış olduğu aslında psikolojik bir yıkım var yani adam aslında broken vaziyette inanılmaz işte bunu da antidepresanlarla ve işte o karakteristik işte insanlara karşı o iyice alaycı ve kendini üstün görme şeyiyle aslında saklıyor gibi örtbas ediyor gibi bir durumu var. Peki bu daha sonraki sahnede aslında şeyi görüyoruz Moira'yı görüyoruz. Watch komiseri görüyoruz. Watcher bir şekilde hükümetten birileri gelmiş ve ona yeni bir departman açması için bütçe verileceğini söylüyor. Bu kadın "Okey, ben buna uygun birisini bulacağım" diyor. Carl'ı bunun başına koyuyor ve gelen parayı da kendi zevki için ofiste harcamaya başlıyor. Bu sahnede benim çok hoşuma gitti abi kadının bu tavrı. O güzel miydi sence yine hızlı geçtim ama?
Soner: Evet o güzeldi, yok orayı ben de çok beğendim yani o işte aslında zorunlu tuttukları bir departman hani bir şekilde bir projenin bir parçası olarak her Police Station'a kurulan bir şey bu da. Aslında onun hiçbir işe yaramayacağını düşünüyor aslında kadın arka planda ve eee oraya da işte aslında e hiç uğraşmak istemediği Carl'ı koyarak bir yandan aslında kendisi ve ekibi için orada bir konfor.
Altuğ: Bölgesi oluşturmaya çalışıyor yani aslında amacı Carl'ı ortamdan birazcık uzak tutmak. Zaten ona ayırdıkları yerde e hatırlarsın böyle yerin dibinde iki kat altında hiç kimsenin gitmediği işte daha önce tuvalet mi artık duş mu tam olarak ne olarak kullanıldığını anlayamadım spor salonu gibi bir şey vardı galiba. O tarz bir yeri buna veriyorlar. Carl'ın oyunculuğu çok zor ama yani on problemli bir tip hem böyle bir mentor hem zeki insan profili falan onu bir anda geçirmek zor yani mesela onu House'da yapabilmişlerdi. Bence bu adam da yani daha bir bölüm izledim tabii de o bana verdi yani onu hani o işte hafif küstah o şeyi aldım yani işte hafif alaycı, küstah işte kendini üstün gören e ama bir yandan da problemli insan şeyini bana direkt geçirdi yani o anlamda sevdim.
Soner: Abi Carl'ın oyunculuğu bence de mükemmel, adamın adını unuttum affetsin beni ama kabalık ve şımarıklık dediğin gibi inanılmaz iyi oynuyor adam. Bunun yanında etrafındaki insanları da hani böyle gıcık davranmak bence zor bir şey hani eğer gıcık birisi değilsen bilmiyorum oyunculuk zaten bence başlı başına zor bir sanat o. Onları çok iyi yapmış ve departman o başkomiserlik konuştuğu sahnelerde falan da hani kadınla zıtlaşması falan da çok güzeldi ya adam dediğin gibi her şeyi çok iyi yapıyor. Ekstra bir şey söyleyeyim, terapistle olan sahnelerde bayıldım abi adama. Çünkü terapist bugüne kadar gördüğüm hiçbir dizi terapistini ya dizideki terapiste ya da gerçek hayattaki terapiste benzemiyor. Mesela Carl konuşmak istemiyor "Ha konuşmak istemiyor musun? Ben gidip o zaman öyle miyim mi yiyeceğim?" diyor. O kadının karakterine de bayıldım ben abi, umarım her bölümde vardır ki muhtemelen olacak çünkü iyi bir karakter gibi gözüküyor. Onun da nasıl bir role dönüşeceğini açıkçası çok merak ediyorum. House'da mesela House kimseye açılmıyordu bu kadar bir terapiye falan gitmiyordu, bir sezonda sadece bu bir zenci doktor vardı, zorunlu gittiği bir yer vardı. Onun haricinde kendi gittiği yoktu. Bakalım Carl da böyle gidip orada bir şeyleri çözmeye çalışacak mı? O kısım da beni şey etti, mutlu etti abi, basit değildi çünkü o sahnelerde.
Altuğ: Evet bence de bence o kadın bir şekilde olacak zaten aslında normalde şey gibi girmişlerdi yanlış hatırlamıyorsam aslında farklı bir doktoru var ama işte o doktor bir ş.
Soner: Ekilde oraya gelemediği için bu kadın geliyor. Bence bir noktada buna gitmeyi kendi isteyecek Carl yani o öyle bir kabul etmeyecek ama aslında iyi geldiğini düşünerek ona gitmek isteyecek gibi düşündüm ben de. Aynı şeyi hissediyorum, niye öyle düşündüm bilmiyorum ama öyle gibi geldi. Ya Carl bir şekilde o kadınla iletişim kurmak isteyecek yani hoşlanacak mı ya da başka bir şey mi olacak ya da çok mu yalnız hissedecek? Bakalım ben heyecanla bekliyorum abi onların geçeceği sahneleri. Ben çünkü terapist dizilerini çok seviyorum abi birkaç öneririm daha sonra çok güzel diziler var. Terapistte olan sahneler böyle çok hoşuma gidiyor. Terapi ne kadar hoşuma gidiyor o ayrı bir şey de, terapist dizilerine bayılıyorum abi. Terapi esprileri her zaman iyidir ya.
Altuğ: Buradan istersen aslında Carl'ın dünyasını biraz geçtik, paralelinde e diğer olayımız var o da ne oluyor işte Metritt bu davayı kaybediyor ve davayı kaybettikten sonra sinirleniyor ve sinirlenip kardeşinin yanına gidiyor "Hadi gel biraz başka yerlere gidelim, biraz kafamızı dağıtalım farklı yerler görelim" diyor. Ve onlar bir yolculuğa çıkıyorlar, arabalarına biniyorlar, bir tane vapura biniyorlar İskoçya'nın muhteşem manzaraları eşliğinde giderlerken kardeşi bir şekilde sinirleniyor Metritt'e. Ne oluyor? Metritt'e bir mesaj geliyor "Benden kaçabileceğin insan mı" gibisinden mesaj. Metritt çok sinirleniyor, telefonu fırlatıyor. Kardeşi de şapkasını fırlatıyor ama daha sonra o şapkayı almak için zıplamaya çalışıyor. Metritt onu tutuyor itiyor ve kardeşi de Metritt'e bir tokat atıyor ve daha sonra Metritt'i görmüyoruz. Metritt buradan gidiyor ve artık ne olduğunu bilmiyoruz. Bir sonraki sahnede polis kardeşiyile beraber arabanın içinde görüyoruz, kardeşini alıp bir yere götürüyor. Buradan Metritt'in kaybolduğunu ya da öldüğünü hissediyoruz.
Soner: Evet belki şeyi söylemek gerekir yani orada bu şey kısmını söyle gösterirken kord bölümünü. Ya hep İngiliz bazen Türkçeler aklıma gelmiyor ya hep İngilizce laf sokuşturuyorum oluyor ama bilerek yapmıyorum aynen. Mahkeme sahnelerinde orada o süre zarfında hep böyle bir kadın stalklanıyor aslında bize onu veriyorlar arka planda. İşte böyle tehdit mesajları alıyor işte ne bileyim masada otururken arkada yani işte bunun izlendiğini açıkça belli edecek yorumlar yapıyor işte işte aynen şimdi. Olduğu gibi içmeye devam edebilirsin falan diyor mesela adam o sırada kadın içiyor hakikaten. Dolayısıyla hem stalklanıyor hem tehdit mesajları alıyor. Onu arkadan bize zaten veriyorlar yani orada bir sıkıntılı bir durum olduğunu veriyorlar. Kadının kardeşi sorunlu bir tabii problemi var ama bir yandan da e şey de değişiklik geldi mesela bana, eve geldiğinde bir bakıcı var galiba o bakıcı sanırım mesela ona karşı da böyle bayağı savcı agresif yani mesela ona çok fazla böyle anaç davrandığı zaman sinirleniyor falan mesela hani o arayı arada arada bir böyle şey mesafe olmasını istiyor falan. O bana biraz değişik geldi mesela hani herhalde belki bir yerde bağlarlar bilemiyorum tam ama orada mesela daha agresif takılıyor mesela istemiyor yani o kadar kardeşine anaç davranılmasını da istemiyor.
Altuğ: Ve dediğin gibi o bölüme geliyoruz daha sonra gemiye biniyorlar ve işte o biraz önce senin bahsettiğin olay oluyor ve daha sonra aslında paralelinde de şey oluyor tam paralelinde bizim e Carl bu davayı araştırıyor. Aa Akram'ı unuttuk, Ekrem diyelim biz ona.
Soner: Evet, ilk önce, ilk önce, ilk önce ondan bahset. Ekrem diye Suriyeli birisi var. Polis depart departmanı kuruyorlar.
Altuğ: Aynen bu departman departmanı kuruyorlar. O sırada da öncesinde de aslında Akram o polis istasyonuna geliyor arada ve aslında orada çalışmak istiyor değil mi öyle hatırlıyorum? Sonra ne oluyor?
Soner: Aynen Ekrem çalışmak istiyor, başkomiserle konuşuyor, başkomiser diyor "Hayır olamaz" diyor "Sen git de çalışmaya devam et" diyor. Ama daha sonra bizim eleman aşağı indiği zaman Carl biraz önce senin bahsettiğin -2'ye gittiği zaman önüne tonla dosyalar getiriyorlar diyorlar ki "Bu dosyalar arasından hafta sonuna kadar bir dosya seçeceksin" diyor. Tabii Carl abi zaten adamın kafa kırık oturup onları mı okuyacak? Diyor ki "Bana bir tane asistan bulun" diyor. Tabii asistan olarak da ne oluyor Ekrem'i gönderiyorlar, Akram'ı gönderiyorlar. Akram da Suriyeli zeki, kafası bayağı çalışan bir adam. Tam olarak ne olduğunu anlamıyoruz henüz, bahsedilmiyor burada ama polislikle bir alakası var Suriye'den ayrılmış anladığımız kadarıyla. Ve oturup işte o departmanı silmeye başlıyor, temizlemeye başlıyor. Onu yaptıktan sonra da oradaki bütün dosyaları okuyor. Bu sırada bir de şöyle bir ufak bir detay var, Carl'ın arkadaşı o. Hastaneye kalkan e olaydan canlı kurtulan diğer arkadaşı da intihar etmeye çalışıyor hastanede. Carl gidiyor onunla konuşuyor hatta sen biraz önce şey dedin "Carl insanları sevmiyor" diye. Carl orada şöyle bir şey diyordu galiba "Sen kendini öldürmeye çalışıyorsun, ben bütün insanları öldürmeye çalışıyorum, ikimiz de çok fuck up durumdayız" gibi bir şey diyordu abi o çok güzel bir sahneydi.
Altuğ: Evet doğru doğru. Sonra geliyor diyor ki "Ekrem sen ne yaptın bunları okuma" falan tabii böyle şeyler demiyor da. Ekrem diyor ki "Bu çok güzel bir dosya biz bunu araştıralım" diyor. Bizimki alıyor bakıyor "Aa 4 yıl önceki bir olay" diyor bu. Ondan sonra "Ama kesin ölmüştür" falan diyor. Ekrem işte "Yok ölmemiştir işte şunlar şunlar yok" falan diyor. Tam o sırada başkomiser iniyor diyor "Bir olay seçtiniz mi?" diyor. Ekrem de diyor ki "Komiserim kardeşim biz bu dosyayı seçtik" diyor. Kadın da bakıyor "O bu harika bir dosya, tamam hadi artık kolay gelsin" gibi bir şey diyor. Carl'ın burada zayıf tepki vermesi Ekrem'e bana pek inandırıcı gelmedi çünkü adam çok sıkıntı bir adam, orada Ekrem'in ağzını sıçabilirdi abi ama onu yapmıyor.
Soner: Yani şöyle orada aslında Ekrem'in, Ekrem'in bence böyle çok dedicated olması Carl'ın hoşuna gidiyor gibi yorumladım ben. Çünkü adam hani sürekli ne işi verse yapıyor, ilk başta hani burayı silelim hani şu dosyalara zaten kendisi bakıyor ve aslında hani arka planda söylüyor Ekrem diyor ki "Yani ben bu işi zaten yapıyordum aslında bunda iyiyim" diyor yani. Tabii şimdi kimse eee bu adam bir mülteci olduğu için kimse bunu sallamıyor ama çok muhtemel ki eee iyi skillleri var ve bunu göreceğiz yani bu belli. Dolayısıyla da hani onu biraz vermek adına işte aslında hiç işi görevi yokken oradaki işte bunların önlerine atılan o koli koli dosyaları açarak okumaya başlıyor ve hatta işte biraz önce bahsettiğin o savcının dosyasını seçiyor. Orada Ekrem aslında bu olayın, Akram diyeyim, Akram bu olayın ana fitilleyicisi oluyor ve muhtemelen çoğu şeyi bulacak gibi bir his var benim içimde. Çünkü bir de bir yandan Carl şey kendi olayını kimin yaptığını araştırıyor ya e Carl iki olay arasında kalacak çok güzel bölümler bekliyorum abi ben çok heyecanlandım yani.
Altuğ: Şöyle orada bence şöyle olacak zaten iki tane konu işleyeceğiz yani bir tane münferit böyle tek tek olan olaylar üzerine hani onları çözmeye çalışacak ama bir tane ana konu da kendi olayları. Kendi olayları zaten işte sezon finali yapar, hep sürekli sezon finalinde ne olacaksa olur. E arada da işte böyle birkaç dosya çözer vesaire gibi düşünüyorum ben. İşte zaten dosyaları çözdükçe başarılı olurlar, başarılar arttıkça işte seslerini duyurlar vesaire vesaire gibi bir şey olur muhtemelen. O bir tek şeyi ekleyeyim orada felç olan arkadaşı böyle aslında suicidal bir tip kendini öldürmek istiyor falan nefret ediyor "Allah kahretsin at beni" falan yapıyor ama sonlara doğru da "Sana yardımcı olacağım" diyor yani. O da muhtemelen bu dosyalarda hani bir şekilde ona yani onun bir noktada eksik olan kısmını tamamlayacak yani işte bu işte sabırsa sabır, işte ne bileyim araştırmaysa araştırma, moralse moral bir yerde tamamlayacak herhalde. Çünkü o da orada "Ben de yardımcı olacağım" gibi bir şey söyledi yani. O aslında ona o felç olmasının kendisinde verdiği rahatsızlığı onunla aslında örtmek, ona yardımcı olarak onu o şekilde atlatmak istiyor yani o şekilde yönetmek istiyor.
Soner: Abi ikisinin yan yana oturup bir şey konuşmadan sadece bira içip futbol izlemeleri harika yani. Dediğin gibi bu ilişkinin üzerine gidecekler ve biz bunu çok seveceğiz. Bu arada aslında dizi biraz kötü anlattım o kısımları da ya bu dizinin ilk bölümün en büyük twist'iydi, en çok bizi şaşırtan şey aslında o kadının hikayesini biz aynı zamanda olan bir hikaye sanıyoruz ama 4 yıl önceki bir olay çıkıyor. Ben aslında bunu biraz başlarda hissetmiştim, kadın şey diyor: "Mahkemedeyken işte kraliçenin avukatları gibisinden bir şey diyor." Öyle deyince ben dedim "Ha tamam bu 4-5 yıl önce olan bir şey, Elizabeth döneminde." Ama orada tek şeye emin olamadım "Bu adamın günümüzdeki bir olay olduğunu anlamadım acaba dedim 4 yıl önceki olay mı?" Sonlara doğru onu anlayınca abi, iki geç kadın geçmişteki bir olay olduğunu anlayınca o da benim bölüm başındaki şokum kadar hoşuma gitti. Ora çok hoşuma gitti yani.
Altuğ: Abi o benim de çok hoşuma gitti çünkü ben hiç algılamadım yani hani eski bir olaya baktıklarını hiç algılayamadım. Hiç algılayamadığım için de yani oradaki yaşadığım şaşkınlık beni eee etkiledi yani çok hoşuma gitti bu zaman konusunu böyle iç içe işledikleri zaman ben seviyorum ya hani böyle birazcık onu uzaklaştırıyorlar ya direkt böyle bir timeline olmuyor, birazcık birbirlerini karıştırmışlar mesela. Bu benim hoşuma gitti yani hani o benim daha fazla diziye kendimi vermemi sağlıyor o yüzden benim için güzel bir özellik. Öyle olunca da ve hiç anlamadığım için de "wow" oldum ben açıkçası.
Soner: Evet, dizinin sonunda ne oluyor? Biz aslında Metritt'i bir yere hapsedilmiş bir şekilde görüyoruz. Bayağı kötü bir durumda, saçı başı uzamış, her tarafı karanlık bir yer, yukarıdan ekmek yemek geliyor, onları yiyor durumda görüyoruz yani. Güzel haber, savcımız yaşıyor ve dizinin asıl olayı bu savcıyı kurtarmak olacak olaylardan birisi. İkincisi de aslında Carl'ı kimin vurduğunu görmek. Bu arada aslında Carl'ın vurulma sahnesine dönersem ufak bir şey soracağım abi ben onu anlamadım, belki sen anlamışsındır. Carl'ın vurulduğu sahnede bir polis ölüyor, diğer polis iyi yaralanıyor, Carl'ın da boynunda bir sıyrık gibi bir şey oluyor ya da kafasında. Carl neden öldürmüyor? O adam gidip bakıyor Carl'ın yaşadığını görüyor ve dönüp gidiyor. Sence burada da ekstra bir twist yaşayacak mıyız abi?
Altuğ: Abi bence yaşarız ya. Çünkü yani çok bariz bir şekilde ötekilerin hani hareketsiz olduğunu görüyor ve Carl'ın hareket ettiğini görüyor ama devam ediyor yani. Bir de hatta yani böyle Carl onu hep böyle flashback olarak suratını da görüyor hani maskeli haliyle suratını da görüyor falan. Dolayısıyla hani bir noktada eee o öyle bir twist olur diye düşündüm ben. Bir de Carl'ın çocuğunu gösteriyorlar, o da liseye giden bir ergen.
Soner: O Carl'ın çocuğu mu ben onu tam algılayamadım ya öteki adam kimdi o bir evine geldiği zaman bir de bir adam var bu gürültü yapıyor falan falan diyor o da kiraya vermiş anladığım kadarıyla. Aynen garip bir yerde yaşıyor, İskoçya'da polis maaşları yetmiyor. Aa abi dizide tek anlamadığım nokta oydu yani açıkça söylemem gerekir o adam oraya gitti yani evini o çocuğu mu bunlar üç tane farklı insan mı falan algılayamadım ya.
Altuğ: Evet abi o adam odayı kiralamışlar Carl'dan, ona 500 pound alıyor onu da söylüyor. Oğlu da tabii tam ergen böyle sınırsız müziği açıyor sonuna kadar odasında, porno izliyor falan. Artık bu işte biraz önce konuştuğumuz o maskeli adam Carl'ı öldürmeyen adam bence bu çocukla ilgili de bir şeyler yapar hani tam yaklaşırken o çocuğu tehlikede görebiliriz sezon finalinde falan. Çok büyük spekülasyon yaptım ama yani bu klişeler oluyor ne yazık ki dizilerde.
Soner: Olabilir ya. Ya ben de şöyle bir şey dikkatimi çekmişti mesela o son saniyede kadın tankın içinde işte böyle kalkıyor yatağa artık öyle bir rutine bağlamış belli ki hemen yatağı kaldırıyor falan filan bayağıdır orada olduğu belli. Daha sonra tankın dışına zoom out yaptıkları zaman bir müzik çalıyor. O da mesela hani o Carl'ın oğlu dediğin çocuğun dinlediği tarz bir olduğu için ben de dedim ki "Aa" dedim "Acaba bu çocuğun onunla bir ilişkisi olur mu o stalker'la?" dedim. Anlamsız olabilir, bayağı saçmalamış da olabilirim şu an ama hani o aynı tarz müzik olunca nedense onu düşündüm böyle hafif clubber bir müzik çalıyordu, DJ gibi takılıyordu, şapka vardı hatta üstte falan. Ben abi o müziği çok sevdim, Shazam'ladım, İsveçli bir grup müzik şey bu arada sözler falan da İsveççe. 2,5 dakikalık bir şarkı bayağı bombastik ama bölüm sonundaki müziği ben hatırlamıyorum eğer o aynıysa o da güzel bir ipucu olabilir bazı şeyler için.
Altuğ: Bölüm sonu değil aslında oradaki işte arka plandaki insanı gösterirken çalan müzi. Abi çok iyi ya.
Soner: Ya ben çok yükseldim bu diziye Altuğ. Ben de ben de güzel yani ve bayağı merak ediyorum yani şu an oturup 10 bölümü izleyip hatta senle izleyip abi 10 bölümün podcast'ini bir anda yapıp sonra da bir kenara bırakmak istiyorum biliyor musun?
Altuğ: Vallahi süper olur yani hakikaten gider yani. Ben yani bilmiyorum ben çok şey satisfied oldum yani birinci bölümden ben de her şeyle yani yani çok iyi çok iyi bir ilk bölümdü. Color palet ya renk paleti de benim çok hoşuma gitti. Kuzey zaten hoşuma gidiyor çok güneşli falan olmuyor o renkler benim hoşuma gidiyor hafif yeşil falan bir Netflix dizisinden daha ziyade daha böyle niş nasıl diyeyim daha özenli yapılmış bir dizi gibi o çok hoşuma gitti benim.
Soner: Aynen ya bu mesela İngiliz dizilerinde o şey oluyor mesela hiçbir zaman çok renkli olmuyor yani hep böyle belirli bir ton etrafında oluyor mesela hafif sarartı oluyor mesela işte karanlık şeyler bölümler işte diyor böyle belli dediğin gibi senin de böyle renk paletleri var o da güzel yani hani böyle bir zorlama bir şey yapmıyorlar hani farklı bir onun dışında bir şey vermiyor sana hani o renklerle de aslında bölümde olanlar paralel gibi oluyor ya bir de. Dizinin Edinburgh'da çekilmesi daha da manyak yapıyor. Harika bir yer yani böyle renkler olarak falan orayı görmek hoşuma gidiyor. Bu arada ben de İrlanda dizileri, İskoç dizileri, İngiliz dizilere bayılıyorum, bir de polis oldu üstüne şu an coştum abi ben. Neyse 10 hafta bizi iyi bir macera bekliyor.
Altuğ: Bence de güzel olacak abi. Benim aklıma gelen başka bir şey yok. Şöyle notlarıma da bakıyorum. Hoşuma gitmeyen hiçbir şey yok neredeyse bu bölümle ilgili ve başı ve sonu bu kadar güzel bir dizi girişi de hatırlamıyorum. Umarım hep böyle gider.
Soner: Ben de aynen ya gerçekten çok abarttık gibi oldu yani sürekli öv öv öv dizi ama ben yani ilk bölüm çok çok iyiydi yani dediğin gibi hiçbir sahne bana boş ve gereksiz gelmedi eee ve hani her duyguyu ve her o şaşırtıcı twist olayı da hepsinde çok iyi aldım yani çok çok güzel çok keyifliydi.
Altuğ: "Dept. Q" dediğin zaman ben baktım Netflix falan ya dedim bu dizide iş yoktur. Sonra konuya baktım "Hım tamam bu güzel bir konuya benziyor." Sonra ilk bölümün işte ikinci dakikası dedim "O harika bir dizi" böyle sürekli beni mutlu etti, yüzümü güldürdü.
Soner: Bu arada Cenk diziyi beğenmediği için podcast çekmeye katılmadı. Bunu da buradan söyledim ama muhtemelen üçüncü ya da dördüncü bölümde o da gelecek bana öyle geliyor.
Altuğ: Aynen ve neden sevmediğini de duymak istiyorum açıkçası yani bir merak ediyorum daha doğrusu yani hani mesela hangi ne kısımları mesela ona abartı geldi onu duymak isterim.
Soner: A üçüncü dördüncü bölüme kadar izlerse abi bence o da hoşlanmaya başlayacak ve o da bence övmeye başlayacak evet muhtemel.
Altuğ: Okey o zaman Altuğ, zengin kapanışı yapalım. Podcast'imiz zengin bir podcast'tir eğer fakir podcast üreticileri varsa bize danışsın biz nasıl zengin olacaklarını anlatalım. Haftaya görüşmek dileğiyle hoşça kalın.
Soner: Evet bir sonraki bölüm görüşmek dileğiyle.