Bu bölümde olaylar öyle bir gelişiyor ki, final öncesi tansiyon zirveye çıkıyor! 😱🔥
Mariko, Osaka Kalesi’nde, İsmail’i tüm kalabalığın önünde öyle bir yerin dibine sokuyor ki, izleyen herkes
donakalıyor. 😳💥 Mariko’nun sözleri sadece bir utandırma değil; adeta bir güç gösterisi, bir meydan okuma!
👑💪
Ardından Lady Ochiba ile geçmişin gölgesinde dokunaklı bir yüzleşme yaşıyor. Eski hesaplar, saklanan acılar
ve kadın kadına, yürekten bir konuşma… 💔👩❤️👩 Duygusal anlar izleyiciyi de derinden sarsıyor. 😢
Fakat asıl fırtına, Mariko’nun Osaka Kalesi'nden Toranaga'nın eşini ve çocuklarını kaçırmaya çalışmasıyla
kopuyor! ⚔️💨 Kalede ölümle burun buruna gelen Mariko, kesiş noktada dimdik duruyor. Sonuna kadar savaşmaya
kararlı... ⚔️🔥 Ama kader bambaşka bir yol çiziyor. 🌪️
Tüm çıkış yolları tıkandığında, Mariko onurunu korumak için seppuku yapmaya karar veriyor. ⚰️💔 Ve bu son
yolculuğunda, yanında olmasını istediği kişi ise… Anjin! 🌸💔 Onu yardımcısı olarak seçiyor ve bu tercih,
aralarındaki bağın derinliğini gözler önüne seriyor. 👀💞
🔥 Sadakat, cesaret ve trajedi iç içe geçiyor…
🔥 Gözyaşlarıyla izlenen, kalp burkan anlar ve karakterlerin kaderini değiştiren kararlar… 💔😢
Final öncesi bu bölümü kaçırmayın! 🎬✨
Tüm bu gelişmeleri ve çok daha fazlasını detaylıca konuşuyoruz. Mikrofon başında sizi bekliyoruz! 🎙️👂
İsmail orada tabii tüm şeyi yapıyor. Karizmasını gösteriyor. Yavuz hele de lan kazanamadık deyip geriye gidiyor. Aynen öyle. Geriye gittikten sonra bu sefer içeri Mariko geliyor. Ama Mariko'nun sahneleri çok güzeldi. Çünkü bu sahnede Mariko İsmail ve Ochiwa bizim beklediğimiz Ochiwa'yla yüzleşmesi gerçekleşiyor ve biraz daha aslında ikisinin duygusal olarak birbirine neden düşman olduğunu az biraz anlamaya başlıyoruz. Zaten biliyoruz da nedenini. Burada direkt böyle karşılıklı atışmalara başlıyoruz. Evet evet orada. Zaten o noktadan itibaren yani işte bu Yavuz hele bir deniyor. Oradan işte beklediği tepkiyi alamayınca Ishido'dan kenara çekiliyor ve o andan itibaren zaten Mariko'yla devam ediyor ve zaten filmin son yani bu bölümün son dakikasında son saniyesine kadar Mariko bölümü oluyor o noktadan sonra. Mariko'nun zaten oradaki Ishido'yla muhabbetinde olay şu oluyor. Ben diyor lordumu Toronaga'yı takip edeceğim bana bir emir verdi. Buradaki karıyı kızı çoluğu çocuğu topla gel dedi. Ben bunları toparlayıp geleceğim diyor. E tabii ki bu Ishido arkadaşımızın hoşuna gitmiyor. Onun yanında da zaten taze gelin olan Ochiba Lady'miz var biliyorsun. Ochiba Lady'miz de araya girerekten işte bu böyle geçmişi yad edip aslında işte ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... O daha sonra aslında birebir de daha çok yapıyor onu ama orada bir nededi bir türlü kurmaya çalışıyor. ... ... açıkçası Moriko üzerinde. Onu da zaten Ishido destekliyor oluyor ve Moriko'nun aslında işte tek başına öyle çoluğu torbayı toparlayıp gitmesine izin vermeyeceğini söylüyor. Ama Moriko ne yapıyor? Kabul ediyor mu bunu? Moriko diyor ki sen bana ne dersen de ben lordumu izleyeceğim deyip kabul etmiyor. İsmail tabii çok sinirleniyor. Bu toplantıyı izleyen diğer lordlar ooo falan oluyor. Hepsi bir inanılmaz duruma geliyor. Ama Moriko çok güçlü olduğunu orada anlıyoruz. Çünkü Moriko diyor ki kimse beni duramaz. Benim sülalem bin yıllık samuray. Ben kimseden emir almam. Kimse beni istemediğim yerde tutamaz diyor. Moriko'nun bir şeye bakmaması gerekiyor. Bir şey yapamayacak. Moriko'nun bir şeye bakmaması gerekiyor. Bir şey yapamayacak. Bir şey yapamayacak. Bir şey yapamayacak. Bir şey yapamayacak. Ve kabul etmiyor. Diyor ki ben yarın sabah çoluğu çocuğu her şeyi alacağım ve gideceğim. Beni durduramazsınız diyor. Orada çok büyük bir olay yaratıyor. Bunun neden önemli olduğunu aslında bu dakika anlamıyoruz. Ama bir sonraki sahnede İsmail ile Oshiba konuşurken aslında bunun neden büyük bir sıkıntı olduğunu anlıyoruz. Oshiba'ya göre eğer Moriko gitmeyi kabul ederse kalede tutuklu olan diğer herkes isyan edecek. Eğer Moriko'yu bırakmazsa Moriko kendini öldürecek ve kendini öldürdüğü için şehrin içindeki her bir soylu aile isyana başlayacak. Böyle bir şey diyordu. Doğru mu hatırlıyorum abi? Müthiş hatırlıyorsun. Aynen böyle oldu yani. Öyle bir noktaya getirdi ki Moriko zaten. Hani beni öldürürsen de bir isyan çıkar. Gitmeme izin verirsen de. Hani insanlar da gitmek isteyeceği için yine farklı bir anlamda isyan çıkara getirdi ve aslında bir anlamda Ishido'yu sıkıştırmış oldu. Çok fena sıkıştırdı. Abi ben bu sahnelerde aşırı eğlendim ve Moriko'nun karizmasından çok etkilendim. Moriko'nun neden önemli bir karakter olduğunu ilk defa anlıyoruz burada. Çünkü diğer lordlara göre kimse Moriko'ya dokunamaz. Moriko da zaten aynı şeyi diyor. İsmail'in en büyük sıkıntısı o. Moriko'ya laf geçiremiyor. Onu boyuna yedirmeye çalışıyor. Ama Moriko... Hayır diyor. Ben kimseden lordum Toronaga haricinde kimseden emir almam diyor. Toronaga burada büyük bir strateji yapmış. Ben bu stratejiyi anlamaya çalıştığım zaman pek anlayamıyorum. Şimdi Toronaga bu kaostan nasıl faydalanacak abi sence? Benim aklıma bir şey gelmedi. Yani orada benim de yani çok aklıma... Aa evet işte bu diyeceğim bir şey gelmedi. Yani çok büyük muhtemel tabii bir şeye bağlayacaktır mevzuyu yani. Boşuna öldürmezler kadını ama... Aslında bir sonraki bölüm daha net anlayacağız herhalde onu. Çünkü... Moriko'nun bu hamlesi aslında daha çok hani içeriği kaynatmak, karıştırmak gibi oldu diye düşünüyorum. Dolayısıyla Toronaga'nın amacı da buydu gibi geliyor. Ama hani bu da birazcık sığ kalıyor açıkçası. Kesinlikle daha derin bir şey vardır yani benim şu an düşünemediğim. Değil mi? Geçen bölüm nedir abi? Toronaga'nın en büyük problemi insan. Çünkü ordusu gitti. Zaman ordusu azaldı. İçeride kavga şey çıkarsan olacak, çıkartmasan olacak. Bir şekilde olacak gibi geliyor bana. Zaman Toronaga... Sonra bir savaşı kazanabilir mi? Savaş çıkarır mı? Onlara emin değilim. Dediğin gibi bir sonraki bölümü anlayacağız. Öyle gözüküyor. Abi peki şeye ne diyorsun? Moriko her sahne çıkışında garip bir şekilde kimonosunu tutup böyle çevirerek döndü. Dikkat et. Çekti mi? O artık biraz şov diye düşünüyorum ben. Yani zaten bir bölüm sonunda öleceğim bari böyle şovumu yapıp öleyim diye düşünüyorum o hareketleri. Çok komikti ya. Bildiğin... Abiye bir kimono giymiş. Çok güzel kimonusu abi. Bölüm boyunca çok güzel şeyler giymiş. Ama her seferinde böyle bir yelpaze gibi açıyordu elbisesini. Ben biraz onun ne olduğunu araştırmaya çalıştım ama hiçbir şey bulamadım. Belki bir anlamı vardır o dönüşün. Evet kesinlikle bir anlamı vardır ama o kadar da araştıramayız canım. Abartmayın. Aaa. Yani birazcık birazcık da siz araştırın yani. Her şeyi bizden beklemeyin değil mi? Peki şeye ne diyeceksin? Bu varis görüşmek istiyor diye Ancini çağırıyor. Yanına da Moriko'yu eteç ediyorlar. Çünkü aslında Oçiba orada Moriko'yla yüzleşmek istiyor. Bu sahne de fena değildi diye düşünüyorum. Yani aslında Ancini'yle görüşecekmiş gibi yapıp Moriko'yla Oçiba'nın orada işte geçmişi yad etmesi. Birbirlerine aslında ne kadar çok düşkün oldukları ama işte aileleri yüzünden bu düşmanlığın olduğu vesaire gibi olaylara vurgu yapılıyor. Böyle orada hafif ince bir duygusallık yaşıyoruz hep beraber değil mi? Kesinlikle yaşıyoruz. Bu sahnede ikisi de ayrı ayrı ağlıyor. İkisinin de gözlerinden yaşlar akıyor. İkisi de birbirini çok seviyor. Ama bu dizide hep bir kader vurgusu var ya. İkisi kaderden dolayı bu duruma gelmiş gibi inançları oluyor. İkisi de birbirini boyun eğmiyor. Oçiba Moriko'yu ölümünü durdurabilecek durumda. Moriko diyor ki ben gidemezsem öldüreceğim diyor. Oçiba biliyor onun gerçekten öldüreceğini kendini. Ve durdurmak istiyor. Gerçekten onun ölümlüsünü istemiyor. Bir şekilde ikisini tekrar dost olmasını istiyor. Moriko zaten bunu istiyor mu istemiyor mu emin değilim ama. O da ağladığına göre belki o da Oçiba ile gerçekten arkadaş olmak istiyor. Oçiba bu konuşmayı yapmak için Anjini yalanını uydurmasına gerek var mıydı onu bilmiyorum. Ama bu sahneden sonra Anjini artık Moriko'nun gerçekten ne yapıp ne yapmayacağını. Kendini öldürüp öldürmeyeceğini anlıyor. Ama biz burada şey sahnesine girelim istersen. Bir sonraki günü olup Moriko gerçekten kaleden çıkmak istiyor. Torun adanın eşi. Çocuğu. Çocuğunu ve diğer kadınları alıp gitmeye çalışıyor. Gitmeye çalışırken bence benim dizide bugüne kadar izlediğim en güzel savaş sahnelerinden birisi oluyor. Ve yine orada Moriko çok demir lady gibi bir duruş sergiliyor. Çok değişik şeyler oluyor. O sahneyi izlediği zaman ne hissettin abi? Çok güzel bir sahneydi bence. Ben bayağı etkilenmiştim. Evet evet güzel bir sahneydi ama yine her zamanki gibi bayağı bir protokol var sahnede. Yani önce... Önce yanındaki Tamura'yı bir yolluyor. İşte o böyle iki kişiyi kesiyor falan. Bu sırada herkes hazır ol da bekliyor. Yani hiç kimse asla atak etmiyor. Dur bakalım hani sıra bize gelince ölelim diye bir hiyerarşik yapı var Japonya'da biliyorsun. Yani bu diziden en çok aldığımız şeylerden biri bu. Bu hiyerarşi çok önemli. Onu anlıyoruz. Evet. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Sen kimsin? Sen. Sen kimsin? Sen kimsin? O adam onu öldürüyor. O da aa öyle mi diyor. Tepeden birisi ok atıyor vesaire. Böyle sıra sıra ölüyorlar. Neyse günün sonunda Moriko yengemiz tek başına kalıyor. Karşısında 6-7 tane savaşçı erkek arkadaşımız olduğu için öyle bir iki zorluyor falan. Ben bunu zaten yapamayacağım. Demek ki burada tutsam anasını sarayım. satayım diyerekten halka tutsak olduğunu adeta açıklıyor. O saniyeden sonra kimse Mariko'nun orada esir olmadığını iddia edemez duruma geliyor. O açıdan önemli yine. Bence boş bir saniyede ama yani bunu söylemek için bu kadar insanın o görse gerek var mıydı? Abi bir de şöyle bir şey var. Tepede surlarda izleyen kişi sayısı 8'di. Çok. Prime Time dışında yapılmış bir savaştı. Dolayısıyla 8 kişi izleyen kişi 8'di. İzledi onu zaten. O 8 kişi kim kimi anlatacak. Ishido'ya gitmemiştir bile. Yani o ölümlerinden haberi bile olmamıştır Ishido. O kimlerden iki tanesi önemli. Yabusele, Anjini zaten bir kenara atıyorum. Onlar bence artık önemsiz. Hepsi piyon gibi. Birisi Lord Kiyama. Bu Hristiyan Lord. İkincisi de Ochiwa. Ochiwa çok gergin bir şekilde izliyor. Orada ömrüsünü istemiyor Mariko'nun. Saniyenin sonunda ne oluyor? Abi o Kiyama'sa da şey bir karakter oldu. O da Hristiyan ya. Hem Lord hem de Hristiyan olan bir arkadaşımız olduğu için o birazcık daha böyle bu Mariko'nun bu sahnesinden etkilendi gibi gibi oldu sanki. Zaten sonrasında biliyorsun yani oraya geçemeyince Mariko dedi yani sıçarlar. Ben o zaman akşam kendimi kesiyorum Allah'ın izniyle dedi. Sepukumu yaparım. Böyle bir rahata ererim dedi yani biliyorsun. Ve bunu yaparken de bir diğer Hristiyan olan Kiyasama'yı destekçi olmasını istedi. Yani kendimi keseceğim ama muhtemelen güzel kesemeyeceğim için kafamı da sen kesersen memnun olurum. Bunu geçen bölümde öğrendik biz destekçiliği müthiş öğrendik. Gördüğün gibi çok hakim olarak anlattım zaten. Diye bir şey istedi bizim Kiyama'sa'dan. Kiyama'sa da orada tabi ya ablacım ayıp ediyorsun yaparız falan dedi ama ne oldu? Ondan sonra işte Kiyama sattı. Kiyasama sattı. İşte o sahne bence güzeldi yani. Onu sana bırakıyorum sen anlat. Yani bu kendini sepuki yapmak üzere geldiği evde o yine her zamanki gibi en ufak bir eşyanın olmadığı odaya gelip oturduğu vakitki durumu anlatsana. Abi orası çok güzel bir sahneydi. Mariko beyaz elbise giyiyor. Beyaz kimonu. Geliyor. Diyor ki ben işte bilmem ne kızı Mariko kendimi öldüreceğim. Bu da son sözlerim deyip bir tane mektubu yanına bir tane kadına veriyor. Destekçim olan Lord Kiyama öne çıksın diyor. Kiyama yok. Kiyama satmış. Kiyama'nın bu satışını aslında Işido'ya yalakalık olarak algılayabiliriz. Zaten Mariko öldüğü için onun yanında olmuyor. Lord Işido'ya ya da İsmail'e biraz daha bağlılık gösteriyor gibi yorumladım ben. Şimdi destekçi olmayınca sepuku zor iş abi. Çünkü bir anda ölmeyebilirsin. Onu önceki bölümlerden öğrendik zaten. Bunlar tek seferde ölemiyor abi. Onu anladım. Yani hani sepuku yapıyoruz ama orada böyle acı çekiyoruz. O yüzden birisinin de kafamızı kesmesi lazım mı? Biz zaten son üç bölümdür çok iyi kavradık diye düşünüyorum. Bu bize ilk başta şok olmuştu ama böyle sepukuları izledik ki artık bize rahatladık. Ne olup ne biteceğini anlayabiliyoruz. Yalnız bu bölüm farklı bir detayı öğrendik. Şimdi Lord Kiyama'sa gelmediği zaman, Kiyama gelmeyince ne yapıyor bizim Mariko? Tamam ben o zaman kendimi öldüreceğim diyor. Öyle bir şey demiyorlar. Çıkarıyor o bıçağını kalbine doğru yaklaştırıyor. Yani erkeklerin biz midesini deldiğini gördük. Mariko kalbine getiriyor. Direkt kalbine sokarak olacak. Aslında bu muhtemelen daha azıcık olacağını anlıyoruz. Ama o sırada Anjin geliyor. Ben senin destekçin olurum ve bu görevi yaparım diyor. Anjin geliyor. Kılıcını tutuyor. Mariko kalbine bıçağı getiriyor. Yine ben üstten çıkıyor. Çok güzel bir saniye. Sanki biz kendimiz yapıyor oluyor. Daha sonra insanlarla arasında bir perde kapanıyor. Mariko'nun eli titriyor. Gözlerinden yaşlar akıyor. Eli titremiyor galiba ama bir gerginliği var. Onu hissediyoruz. Tam o sırada İsmail diye bir şeyler diyor. Biz alt yazıya dönüyoruz hemen orada. İşte bu perde açılıyor. Mariko'nun önüne bir kağıt atıyor. Bu senin iznin yarın sabah defol git nereye giriyorsan. Artık makinenle gidebilirsin diyor. İsmail burada Mariko'yu ölümden alıyor ve böylelikle aslında beyin olan herkesin dışarı çıkma isteğine göz yumuyor. Ben bu sahneye 10 üzerinden 10 veriyorum. Mariko'nun bana orada kesinlikle öleceğini hissettim abi. İsmail'in gelişi bana şok etkisi yarattı. Sen nasıl hissettin? Aynı şekilde katılıyorum. Ben o sahnenin 10 üzerinden 10 olması için Mariko'nun orada ölmesini bekliyordum. Yani orada mesela John alınca üf dedim inanılmaz iyi sahne olmuş. Yani muhteşem olmuş dedim. Orada Mariko sepuki yapıp John da işi bitirseydi yani gerçekten işte epik ölüm öyle olurdu yani. Ben orada onu çok bekledim yani. Herif orada izin mizin getirince bir böyle keyfim kaçtı yani yalan olmasın. Ya zaten bir de herif de aldı attı suratlarını attı izni. Yani böyle bir iyice olayı iyice bir küçümsedi yani. Ya orada sanki o noktada ölse yani filmin sonundaki ölüm bölümün sonundaki ölümünden çok çok çok çok daha havalı olurdu diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Abi müthiş haklısın. Sana o kadar katılıyorum ki. Neden böyle yapmadılar onu da anlamıyorum. Zaten tarihsel olarak baktığın zaman abi Mariko çoktan ölmüş. Buraya olay gelmeden Mariko ölmüş yani. Evet evet. Bir şekilde kadını öldürmek zorunda hissetmişler. Bu yolu seçmişler. Neyse. Burada ölseydi efsane olurdu dediğin gibi. Çok müthiş bir fırsatı kaçırmış burada yönetmen. John ben destekçi olurum deyince benim tüylerim diken diken oldu ya. Ya hiç ol falan oldum yani. Gerçekten acayip iyi sahne oldu dedim. Ama sonra olmadı yani. Hani olmayınca da işte bir hayal kırıklığı yaşadım açıkçası. E bir de en sonunda böyle kapının önündeki patlayıcıyla patlayınca kadın. Yani iyice bir canım sıkıldı yani yalan olmasın. Ya orada olsa orada olsa çok havalı olurdu ya. Hala da öyle düşünüyorum. Abi dilinin ya da Mariko'nun öyle öldüğünü düşünüyordum. Bir asker bir deli hissedelim. Bir buna kek. O zaman sana doğru geleyim abi. Zaten yaklaştık herhalde. Değil mi? Biraz fast forward yapalım. Ne oluyor bu sahneden sonra? Aslında pek bir şey olmuyor. Bir sonraki sahnede herkesin eğlendiğini, kutlama yaptığını görüyoruz. Mariko ölmedi. Elsiz gülüp gidecekler. Daha sonra Mariko'nun odasının kapısı açılıyor. John giriyor. Sevişmeye başlıyorlar. Yanda. Bu da güzel bir sahneydi. Bu da beklenmedik bir şeydi benim için. Ölümden kurtulan Mariko ve onu öldürmekten kurtulan John. İçmek suretiyle streslerini atıyor. Aynen. Bunu sevişerek kutlayalım diyorlar ve doyasıya kutluyorlar. Orada da bir şey diyemedim. Hak verdim çocuklara. Stresli bir gündü. Ama işte sonunda İkisini hak etti bunu. Hak etti. Son bari birazdan Mariko'yu öldüreceğiz. Şunları son bir seviştirelim de hani insanların da gönlünü alalım demişler yani bölümde. Neyse ondan sonra. Bu arkadaşlarımız seviştikten ve rahatladıktan sonra biliyorsun ki son sahnede yani son artık son on dakika son üç beş dakikalık bölümde bir takım asasinler girdiler. Ya benim orada azıcık kafam karıştı. Tam algılayamadım bilmiyorum. Belki de çok dikkatli izlemedim. Emin değilim. Ama mesela bizim Yabusele bu asasinlerin girmesi için bu suikastçilerin girmesi için bir iki adam öldürüyor ilk başta. Doğru değil mi? Evet. Ve bunlar giriyorlar. İzin veriyorlar. Yani orada Yabusele'nin ben tarafını çok algılayamadım. Bunu bilerek yapıyor sonuçta. Ama girdikten sonra da ona böyle bir işte omuzuna falan dokunuyorlar. Hani bekli gibilerinden. Dolayısıyla biz Yabusele aslında bir yandan da Işido'nun tarafına geçti diye mi düşünmeliyiz? Ben aynı soruyu sana soracaktım. Sen bana sordun. Çok teşekkür etmiyorum sana. Çünkü ben de sen de patladın. Direkt patladı abi. Çünkü dediğin gibi iki adamı öldürdü. O iki adamı öldürdüğü zaman ben İsmail'in adamlarını öldürüp Toronaga'nın adamlarını... Aynen. Öyle zannettim ben. Toronaga'nın adamlarını almak için adamı öldürüyor zannettim. Sonra meğersem Işido'nun bu suikastçileri girmiş. Ama Işido olduğunu nereden biliyorsun? Ben de öyle hissettim. Ama bir şey yok. Çünkü Moriko'yu öldürmeye geldi adamlar. Ya bana geldiler dedi ya zaten Moriko. E şimdi ben onu Işido yolladı diye düşündüm. O zaman... İşte ya Toronaga yolladıysa, öldürdüyse o da planının bir parçası. O zaman yavrusu edesen ne yapıyorsun abi? Niye hem onu hem bunu öldürüyorsun hem ona izin veriyorsun? Orada benim bir yandı yani devrem. Yani açıkçası ya gerçekten şey yapamadım yani. Çünkü ben Işido'nun suikastçileri olarak algıladım. O giren arkadaşlarımızı. Ve onlarda da Moriko ya bana geldiler dediği için. Evet. Işido tamam izin verdi. Belgeyi attı ama buna izin vermeyecek. Dolayısıyla da suikastçileri yollayıp kızın işini bitirecek diye düşündüm. Hatta geldiler saldırdılar falan falan. Bizim John Gala geldi falan. Tek tabancalı arkadaşımız o zaten. 3-5'ini öldürdü vesaire. Moriko'yu kurtardı vesaire. Ama ondan sonra ya bir kafam karıştı yani. Bu Yabuse'de bunlara izin verdi. O zaman Işido'nun tarafına mı geçti? Ama o zaman niye Işido'nun adamını ilk başta bıçakladı falan gibi bir karışıklığı yaşadım. Hala da yaşıyorum farkındaysan. Abi aynı şeyi ben de yaşıyorum. Ama seni bilmedikten sonra şöyle bir şey diyebilirim. Şimdi Yabuse'de ilk başta İsmail'in adamlarını öldürüyor. Ve ninjaları alıyor. Ninjalar eğer İsmail'in gönderdiği ninjalarsa şöyle bir izlenim olabilir. Ninjaların kaynağını bilmediği için İsmail şey diyebilir. Bak benim adamlarımı öldürdü. Öldürdüler. Ninjalar girdi. Bunlar da Tornaga öldürdü diyebilirim. Böyle bir göz boyamı olabilir. Ama net bir şekilde İsmail'in gönderdiğini anlamıyoruz. O ninjaları. Ama benim de hissettiğim oldu diziyi izlerken. Muhtemelen Yabuse'le hayatta kalmak için İsmail'le bir anlaşma yapıyor abi. Ve bu ninjaları alıyor. Ama dediğin soru geçerli. Benim de ona verebildiğim tek cevap yani sanki İsmail ben bunu yapmadım dedirtmek için kendi adamlarını öldürtüyor. Ama neden Yabuse'li öldürüyor da başka bir adamı öldürtmüyor? Orada ayrı bir mesele. Biraz karışık. Ya abi orada zaten muhtemelen Yabuse'le hep böyle ortada ya. Yani şu an kim kazanırsa onun yanında kalacak gibi bir. Her ne kadar Toranagacı gibi gözükse de o aslında aslında survival'la biraz fokus olmuş durumda. Yani kim kurtuldursa onun yanına gideceğim durumundan dolayı sanki böyle bir ortada kalmış gibi hissettim. Bilmiyorum yani. Ama bu bölüm tam anlayamadım onu yani. Onu da söyleyeyim. Ben de anlayamadım. Bir değişik oldu. Çok abi aynı devrelerimiz yandı ben de anlayamadım. Bir de orası çok hızlı gelişiyor ya. Yabuse'le bir şekilde tam dediğin gibi abi işte gidip birilerini öldürüyor. Sonra Nijam'ın tekibinin boğazına şey tutuyor. Ondan sonra duruyor falan. Sonra gidip aa işte bizi öldürmeye geldiler falan milleti araya kaldırıyor. Daha sonra da tabii ki Mariko'yla John yataktan kalkıyor. Sevişmenin arkasına. Daha terleri soğumadan 2-3 Nij'e öldürüyorlar. Aynen. Sonra ama en son sahnede tam olarak satıyor. Bir odaya sığınıyorlar. Sığındıkları odada Anjin, John bir şekilde kapıları kapatmaya çalışıyor. İçeri girmesinler diye blok örmeye çalışıyor kapıya. Bunu yaparken Yabuse'le'den yardım istiyor. Çünkü içerideki tek erkek Yabuse'le ve Anjin, John. Yabuse'le gel bana yardım et muhabbeti oluyor. Yabuse'le gelmiyor orada. Gelmedikten sonra da Mariko işte orada tamam bizi öldürecekler. Ben ölüyorum. Ve İsmail'in bu yaptığı şeyi kınıyorum deyip kendini kapıya koyuyor. Kapıyı patlatıyorlar ve o sahneyle beraber bölümümüz bitiyor. Evet. Artık Mariko ölüyor. Evet. Mariko'nun böyle... biraz morla bizi bozuyor ama gerçek bir yapabildiğiniz bir şey yok. Gerçek bir şey yok ya. Mariko'nun atomlarına ayrılması bizi biraz kırdı. Bu bölüm... Bir de bir şey diyeceğim ya. Yabuse'le Işidon tarafına geçtiyse o delikte ne işi var aga? Onu da anlamadım. Bak herif sürekli kafa karıştırıyor yani. Ya şimdi ben hala şu an bile Işido ile miydi yok ne oldu Toronagana ne oldu falan ben kafam karıştı yani. Ya şimdi Işido'yla ise yani kendini kurtaracaksa survive edecekse falan diyoruz. O zaman oradaki patlayacak noktada niye o da vardı yani? Gibi gibi yani. Neyse herhalde buna bir sonraki artık son bölüm. Artık zaten bir bölüm kaldı. Hala savaş savaş savaş diye diye bir bölüm kaldı lanet olsun. Yani... 85 dakikası 0-0 biten 0-0 geçen maç gibi izliyoruz yani. Zaten bir bölüm kaldı. Burada da savaşmayacaksanız savaşmayın arkadaş zaten. Barış anlaşması imzalayın. Bitsin bu bitsin bu küskünlük yani. Bir bölüm kaldı. Son 5 bölümdür savaş bekliyoruz. Hiçbir şey olmadı ya. Ve abi biz kafamızda nasıl savaşlar yaşadık. Ne var ne var ya. Binlerce samura ölecek. Aynen. Birbirlerine girecekler. Kan gövdeyi götürecek falan dedik. Yani bir adamın sağ kolu öldü. Başka kimse ölmedi abi. Ya düşünüyorum şimdi hiç kimse ölmedi ya. Yani ben de barışçıl bir insanım da yani bu nasıl bir dizi? Nasıl bir dizi ya? Nasıl bir şogan? Böyle şogan mı olunur ya? Bir 3-5 birbirinize bir dalın bir şey yapın yani. Sepuku sepuku. Kendinizi öldürmeseniz adam ölmeyecek ya. Gizli. Gizli. Neyse böyle de. Zaten can kayıpları. Zamanla işte ya doğal olaylarıyla beraber deprem ya da sepukalarla gerçekleşiyor. Deprem ve tusunamıyor. Olmasa kimse ölmeyecekti. Dünyanın en barışçıl şogun şeyi abi. Yarışı. Gerçekten öyle. Torunan Bey'i buradan kutluyorum. Yani sıfır kayıpla geldi finale. Deprem olmasa Torunan Bey zaten direkt yani averajla kazanacaktı yani. Bu bölümle ilgili dikkatinizde. Bir şey daha söyleyeyim sana abi. Mariko kapıyı açın lan bana dediği sahnede bir tane yanında generali var. Generali gidip şey diyor Mariko lütfen bunları öldürün gibi şey diyor Mariko. O generali gidip samuray müthiş şekilde iki kişiyi öldürüyor. Daha sonra abi ona arkadan ok geliyor. Ben sana bunu sormak istiyorum. Samuray cılıkta okla öldürmek mübaktır. Bir kere o oku hangi k*** attı? Ya o beyazlı. O belli değil bir kere yani. Onu abi bir kere vardan tekrar istenmek lazım. Göstermediler de kimin attığını. Öyle abi uzaydan bir ok geliyor herif ölüyor ya. Yani bu gerçekten hoş değildi yani bilmiyorum. En azından oku kimin attığını gösteriyorlar de daha böyle royal bir savaşı izlerdik diye düşünüyorum yani. Yok o zaten. Bir de bir şey diyeceğim ya. Mesela o adam herkes birbirini sırayla öldürüyor ya. O da saygıdeğer bir olay yani. Birisi birisini öldürürken arkadakiler sırada bekliyor abi. Yani hiç kimse bulaşmıyor mevzuya. Abi çok enteresan gerçekten. Böyle katman katman savaşıyor. Öndeki iki kişi savaşırken arkadaki sıralar asla katılmıyor ve dur bir ölsünler de ben öyle bir gireyim diye düşünüyorum. Düşünüyorlar. Orada işte ok gerçekten game changer bir şey abi. O oku kalatan yani düşünsene Maliko tarafından ok keşfedilseymiş bir anda hepsini öldürebilirler. Aynen abi. Zaten John'un tabancası orada yani lightsaber gibi bir şey. Abi John'un tabancasında şöyle bir sıkıntısı var. Bu böyle gözler önüne serildi. John bir ateş ediyor. Daha sonra tükürüyor falan. Tükürerek çalışıyor. Tam alçası. Üflüyor mu üflüyor mu? Abi sen ne de fark ettin mi? Silahıyla ateş edemiyor olup adamın kafasına vuruyor silah. Zaten zaten Namli'yi üfleyince beni bir olaydan uzaklaştırdı John varsa. Combat modumdan çıktım yani. Minyalar öldürüyor falan. Maliko gidip orada adamın boğazını kesiyor böyle elinin tersiyle. John silahının arka kafasına vuruyor falan. Namli'ye falan üflüyor. Ucuz komedi filmleri sahnesi. Hakikaten ya. The Pink Panther'ı izler gibi oldum yemin ediyorum. Nur içinde yapsın. O da rahmet istedi şu an. Rahmetler içinde anılıyor. Hakikaten öyle oldu. Abi peki güldük eğlendik. Maliko'nun öldüğü bölümde bu kadar eğlenmemiz doğru mu bilmiyorum. Abi öyle öldürürsem ben eğlenirim yani. Maliko. Kapının önüne koyup kadın havayı uçurdular ya. Hani biz Royal Epic bilmem ne yok One on One Combat, Ochiwa falan kafa kesmece falan bekliyorduk. Abi kadını TNT'de uçurdular yani. Şimdi ben bunu da eğlenirim. Çok özür dilerim. Çok haklısın abi. Eğlenmek senin en doğal hakkın. Böyle bir şey olamaz yani. Umarım yani bir sonraki bölüm artık son bölüm zaten. Böyle şeyler karşılaşmayız. Abi biz geçen bölüm şey falan yaptık. Kilbil sahnesi olacak falan diye düşünüyorum. Tabii canım. Kadın kapıya dayandı öldü ya. Abi ben Ochiwa ile en aşağı en aşağı 12 dakikalık bir savaş, dövüş sahnesi bekliyordum. Ya bu motivasyonla açtım. Umarım mutlusunuzdur. Bunu, bu üzüntüyü bize yaşattınız. Bölüm şiir atışması. Aşıklar gibi birbirlerine gireceklerdi. Biz savaş bekliyoruz. Orada şiir yokmuş. Açmayan yapar düşermiş. Abi o şiirin kötülüğü ne bu arada ya? Çok özür dilerim. Ben yani Japon kültürüne saygısızlık etmek istemiyorum da. O mısra ne abi? Ben dedim ama müthiş bir şiir geçiyor abi. Kelimeden beni kaybettin. Abi en ufak bir yani hiçbir kafiyesi olmuyor. Rezalet bir mısra. Yani alakasız bir konu. Yani lütfen, lütfen yani. Özür diliyorum Japon halkından ama böyle olmamalıydı yani bu bölüm bence. Abi ben geçen hafta Şola'nın orijinal podcastini dinliyorum. Orada işte prodüsörler falan geliyor. Geçen bölüm şiir muhabbeti olunca yine berbat bir şiir okumuştu Toronaga'ya. Mariko hatırlarsın? Biz o zaman dalga geçmemiştik de. Bu bölüm artık geçmek zorundayız. O prodüsör diyor ki ben bu şiirleri yazmak için bin tane şiir okudum. Ondan sonra bu şiirleri yazdım. Ben de iyiyim okudum. Abi şöyle söyleyeyim. Bu kadar zaman kaybetmesine hiç gerek yokmuş. Ya ben şu halimle daha iyi şiirler yazarım. Özür diliyorum. Çok özür diliyorum ama gerçek bu. Gerçekten berbat bir şiirdi ya. O şiir ne abi? Bu değil mi? Yani bence bulma bile yani. Muhtemelen bulamazsın çünkü tarihin sayfalarına silinmiştir o şiir. Ya ona zaten şiir denmesi bile ben doğru bulmuyorum. Ya ona sözcük diyelim. Şiir demeyelim. Buldum ama okumayacağım abi. Dediğine katılıyorum. Okuyup insanları rahatsız etmeyelim. Eğer çok merak ettiyseniz gidelim oraya. Yapraksız ağaç falan öyle bir şeydi ama neyse devamını getirmek istemiyorum şu an. Kimseyi üzmek istemiyorum. Altun senle bu bölümün sonunda şöyle bir şey yapmak istiyorum. Mariko ölü Mariko dizinin en önemli 2-3 karakterinden birisiydi. Bizim de çok sevdiğimiz bir karakterdi. Mariko ile ilgili bir reflection yapalım ya. Bir şey yapalım. Retrospective yapalım. İkimiz de Mariko ile ilgili çok sevdiğimiz bir yönünü ve sevmediğimiz bir yönünü konuşalım. Ne dersin? Güzel fikir. Başlamak ister misin? Peki başlayayım. Önce sevmediğim yönüyle başlamak istiyorum. Sevmediğim yönü şu. Saçını aynı kestirdiği an Oçiba ile aynı. Mariko. Yani o saç aynı olunca Oçiba mı Mariko mu belli değil. Bu beni birazcık üzdü. Bu benim negatif yorumum bu. Ya pozitif yorumum ise seviyorduk be. Değil mi? Yani şey bir o böyle bir royal bir duruşu vardı. Onu seviyordum yani açıkça söylemek gerekirse. Ama yani o birazcık daha böyle epik ölüm bekledim ya. Ya onun gelmemesi beni biraz üzdü. Ciddi söylüyorum. Bu kadar mevzuyla dalga geçmemin sebebi de bu olabilir yani. Birazcık daha böyle respectful bir epik bir ölüm bekledim yani. Sen olayı artırdın bir de hayal kırıklığını söyledin. Üç şey söyledin. Çok güzel yaptın abi. O zaman ben de şey yapayım. Benim hayal kırıklığım şu abi. Burito'ya bu çay serüvanesinde bir atar yapmasını beklerdim. Böyle kibar kibar laf sokması yerine orada böyle peki peki diye böyle bir bağırmasını falan beklerdim abi. Evet. Sevdiğim yönü politikayı çok iyi yapıyor abi. Bir de insanları çok iyi dengeliyordu. O çok hoşuma gidiyor Mariko'nun. Abi sevmediğim yönü de bu Suji'yi durdurduğu sahneyi hatırlıyor musun ilk bölümde? Hani Suji çocuğunu eline alıp öldürmeye çalışıyordu ya böyle. Evet. Kocası bingillik yapmış. O sahnede abi bir şekilde kocasını da böyle cezalandırmasını falan isterim. Yani demeye çalışayım. Güdünü tam kullanamıyordu. O yönü. O yönü. Evet. Güzel. Mariko bizden feedback alsak durumda değil de Mariko izlenimlerimiz böyle. Evet evet. Çok çok güzel özettin. Güzel bir yorum. Çok hoşuma gitti. Mariko çok sevdiğimiz bir karakterdi. Bu gitti. Şu an elimizde bir Fuji var abi. Sevdiğimiz karakter. Şu an okeydi. Torunaga bu bölüm hiç yoktu. Bakalım ne olacak. Aynen. Fuji'yi de göstermiyorlar. Hoş Torunaga da yok piyasada. Zaten son bölüm artık görürüz herhalde bir arada. All in one. Peki abi Fuji şöyle bir şey olsa hoşuna gidelim mi? Son bölüm işte artık savaş olacak herhalde. Bilmiyorum ama. John savaştan kurtuluyor. Köye dönüyor. Fuji ile takılıyor böyle. Ne haber Fuji? Merhaba ben geldim. Yok mu bir miso supun içeriği gibisinden bir saniye güle olmaz mı? Yani benim için okey. Bu benim kabulümdür yani. Çünkü Fuji'yi de bir şekilde seviyorum ben ya. Ya o kadın böyle birazcık arka planda ama niyeyse bana çok sempatik geldi o. Bakalım son bölüm Fuji'yi bekleyeceğim abi. Benim artık savaş beklentim yok. Ya bu Söley ne olur hiç umurumda değil. Fuji ne olacak benim şu an tek beklentim o. Zaten bu dakikadan sonra gelen savaşın yani hiçbir hiçbir yararı yok yani. Gelmişiz 10. bölüm bitti. Bilim bitti. Dizi bitti yani olay bitti. Hala savaşacaklar yani. Torunaga da piyasada yok Torunaga yani. Neyse bakalım. Son bölüm ne kadar sürecek acaba ya? Çok merak ettim. 10 dakikada biter abi. Son bölüm ben sana söyleyeyim. Böyle böyle giderse 10 dakikada hareketlerler bölümü. Son bölüm şöyle olur bence. 10 dakika Torunaga'nın tarafını görürüz. Obsturalarda ne yapıyor falan. Sonra artık savaş diyorum. İsmail'le şiir yarışı falan da olabilir. Bir 20 dakika ona geçer abi. 30 dakika oldu. Sonra Oçiba'yla bir sahnesi olur. 10 dakika. Son 20 dakikada artık closure olur işte. Karakterler birbiriyle konuşur. Torunaga gider. Ancim'e teşekkür eder. Ancim Fuji'yle helalleşir. Yavuz ile sepuku yapar falan böyle bir tane bölüm. Aynen öyle. Abi bir de şu Portekizlileri aradan çıkarırlar muhtemelen. Muhtemelen onlara hiçbir şey olmaz ve ticaretleri de devam eder. Biz de sinir oluruz. Portekizlileri sinir olmaya devam ederiz. Abi çok güzel dedin ya. O dingillere ben gıcık oluyorum ya. Neden biz bunlara gıcık oluyoruz? Ne bileyim dilde kötü karakter oldukları için mi? Kötü de değiller o kadar. Abi aslında hiçbir etkileri yok da bu olayları sadece olayın ticareti bağlı ya adamların. Yani başka hiçbir şeyi umursamıyorlar. Evet. Yalandan işte hırıptayanlık satıyorlar. Yani tamamen olayın yani aslında orada bir tabi mesaj var. O ayrı bir mevzu da. O mesajı da alıyoruz hepimiz. O da ayrı bir mevzu. Ama bu mesajı da mesajdan da hoşlanmıyoruz. Yani onu da söyleyeyim. Çok doğru dedin abi. Yüzde yüz katılırım abi. O mesajdan nefret ediyorum. Aynen ya. Bu mesajı istemiyoruz ya. Ama işte aslında olayın birazcık da gerçeği de bu yani. Yani zaten olayın en gerçek kısmı o yani. Aslında işte vakti zamanında oradan geçen ticaret yolları ve o ticaret yolları üzerinden kar eden alakasız insanlar yani. Orada bambaşka bir savaş oluyor ama bir yandan da işte bambaşka bir taraf zarar ediyor ya da kar ediyor yani. Birazcık işin can sıkıcı kısmı o yani. Ya biz bunları saatlerce anlatırız. İstiyorsanız anlatırız. İstemiyorsanız yenip kendinize bakın. Ama istiyorsanız da onu bir bölüm bittikten sonra dibine kadar anlatırız bu olayları. Portekiz nasıl zengin olmuş? Bunların hepsini çok iyi biliyoruz. Konuşturmayın biz düşünce. O zaman var mı eklediğin soru? Daha ekleyeceğim bir şey yok. Artık son bölümü bekliyoruz. Bir şey diyemeyeceğim başka. Yani şey biraz gramatik oldu benim için. Ben bu bölüm Crimson Sky olduğu için. Crimson Sky oldu mu şu an o soru hala aklımda. Crimson Sky nedir? Onu anlamış değilim. Ve son bölümde de pek bir şey olacağını hissetmiyorum artık 9. bölümden sonra. Bu bölüm son sahnesine çok kadar çok güzeldi. Mariko'yu efsanevi bir şekilde öldürselerdi bölüme puanım 10 olurdu. Şu an bölüme puanım 8-9 arası bir şey son sahneden dolayı. Son bölümden beklentim de artık ne olsaydı olsun ya. Beklentim yok. İzlemek istiyorum sadece. Aynen ya ben de artık savaş mavaşı hiçbir şey demeyeceğim. Yani hiç savaş olmasa da benim için sürpriz değil. Onu söyleyeyim. Yani böyle hani olayı kağıt üstünde bitirirse de okeyim yani. Ya o kıvamı getirdiğimiz Allah da kahretme. Allah da dolsun yani böyle şokanlık diyorum ve önümüzdeki bölüm artık son bölüm görüşmek üzere diyorum. Önümüzdeki hafta görüşmek üzere. Hoşçakalın. Hoşçakalın. Altyazı M.K. Altyazı M.K. Altyazı M.K.