Succession S01E08: Prague

AI konuştuğumuza bakmayın, bu bölümün yapımında AI'in gerçekten hiç katkısı yok! Ama kabul edelim, bu bölüm biraz durgundu, biz de AI muhabbetine daldık. Kapalı döngüsünü tamamlayan Tom ve geri dönüş hamlelerini hızlandıran Kendall dışında öne çıkan pek bir şey yoktu. İzlemeseniz de olur mu? Olabilir.
Ama durun! Konu sadece diziyle sınırlı değil. Şehir mimarilerinin neden bir yerden sonra 'bozulduğunu' hiç düşündünüz mü? Ya da Hollanda’nın tam olarak kaç yıldır zengin olduğunu? İşte bu sorulara verdiğimiz, araştırma kokan ve biraz da keyifli cevapları kaçırmak istemezsiniz.
Biraz dizi, biraz şehircilik, biraz da genel kültür muhabbetiyle dolu bu bölümde farklı bir yolculuğa çıkıyoruz. 9. bölümde görüşmek üzere, mikrofonlarımızın başında sizi bekliyor olacağız. Ve evet, tabii ki abone olmayı ve bizi takip etmeyi unutmayın!

Bölüm İncelemesi

Benim kafamı karıştırdı Bu bölüm niye bilmiyorum ama Öyle hissettim izlerken Anlamadın mı? Anladım. Kendall'dan Beklediğimiz rebound geldi önceki bölüm Onun devam edeceğini de umuyordum zaten O da devam etti ama şey hoşuma gitmedi Hani Kendall'ın reboundunu Böyle başka karakterleri harcayarak Vermek istemişler sanki biraz Mesela bir sahne vardı sonlara doğru Dördü bir tarafta duruyordu Bardaki bütün işleri bitmiş Bardan çıkıyorlar dönecekler Kendall en sağda duruyor Diğer tarafta da dört tane adam duruyor Sanki böyle işte sağda winner var Soldakiler loser gibi Ama tabi oraya gelmemiştim Gelmeden önce ne yaptılar? Roman'ı harcadılar mesela birazcık Roman loser çocukmuş aslında Da Kendall winner çocukmuş Halbuki biz şu ana kadar hiç öyle görmemiştik Yani ilk bölümlerden itibaren Kendall sanki loser'mış gibi sunulmuştu Babası işte sen losersun falan diye takılıyordu İlk bölümden beri Halbuki Roman mesela asıl loser'mış Da Kendall değilmiş Ve bunlar bana biraz böyle zorlama sanki Hani oturmadı bende bir şekilde öyle söyleyeyim Roman'a en azından harcamalarını beğenmedim Tamam hani neydi Carol Şu çiftlik çiftliklerinden birisi var ya İlk bölümde iççi adamın harcanmasına bir itiraz mı yok? Tom'un harcanmasına bir itiraz mı yok? Oğlum bölüm başlamadan isimleri tekrar hatırlattım sana Dedin ki beş bölümden izberledim Carol dedi ya Christmas Carol evet Conner okey Ya Conner'ın harcamasına bir itiraz mı yok? Zaten başından beri öyle Ama Roman Roman'a ne oldu? Niye harcadılar Roman'ı o kadar? Oğlum geçen bölüm dedim ya ben sana Roman zaten ezinti ki Onun spin off'unu yapsalar 20 yıl sonraki Conner çıkar diye sen inanmadın mı? Onun spin off'unu yapsalar 20 yıl sonraki Conner çıkar diye sen inanmadın mı? Onun spin off'unu yapsalar 20 yıl sonraki Conner çıkar diye sen inanmadın mı? İnanmamışım Sen görmek istemedin bence Roman'ın ezik olduğunu Belki benden karşı dediğin gibi bilmiyorum ama yani Roman ve Conner arasında gerçekten bir şey görmüyorum o kadar Tabii Roman'ı mı seviyorsun genel? Sevdiğimden değil ama cool bulduğum tarafları var En azından womanizer herif biraz böyle dürüst brutal bir adam falan Şimdi hem womanizer diyorsun hem dürüst diyorsun ikisi nasıl olabiliyor? Hem dürüst hem womanizer olabilirsin Örnek Ayberk Ayberk seni yazmışlar o zaman Ya bu bölümde adamın önceki bölümlerde gördüğümüz karizması falan bir şekilde yoktu Biraz fazla zorlama geldi bana siz öyle hissettiniz mi o sahnelerde? Özellikle hani adamı dışarıda bıraktılar ya şu negotiation sahnesinde ya da işte asansörde Candle'la beraber inerken Candle buna omuz vurdu falan O sahneler bana çok zorlama geldi Hani örtüşmüyor gibiydi önceden gördüklerimizde Niye ona gerek duydular onu bilmiyorum tamam Candle'ı icat etmek istiyor olabilirsin de hani Roman'ı ezmeye ne gerek var? Şimdi ben başka bir taraftan bakayım Roman bir kere doğru düzgün bir parti ayarlayamamış Dandik bir yere götürmüş milleti bence bu bir eksi, eksi yazar İki millete olmayan hikayeleri anlatıyor Diyor ki sen bana şunu yaptıydın ben küçüklüğüm de falan deyip duruyor Bu iki oldu galiba bir kere daha demişti yanlış hatırlamıyorsam Sürekli bir olmayan hikayeleri anlatıyor ki kimse de bunu doğrulamıyor Bir üçüncüsü de hem babasının hem de Candle'ın arkasından iş çeviriyor Benim şeylerimi de alsınlar stoklarımı alsınlar ben gideyim falan diyebiliyor Bence bunların üçü de falsolu hareketler Hiç bir cool'luğu da yok açıkçası bu üçün Hadi bakalım var mı bunlara cevabı? Yok cevabım yok da anlamadığım zaten şey de o hikayeler mesela çocukken bunlar evcilik gibi bir şey oynuyormuş Roman güya köpeği oynuyormuş Candle da işte bunu bir yere kapatıyormuş köpek maması ile beraber Halbuki o köpek maması Connor'dan öğreniyoruz diğer kardeşten Köpek maması falan değilmiş gerçekten bir pasta mıymış neymiş Kendisi diyormuş onun öyle oynamayı Aynen aynen ama Roman bunları reddediyor Sanki hiç hatırlamıyormuş gibi ki bence mümkün değil Candle hatırlamıyor gibi o da bir garip Ama sonra Connor diyor ki ya gerçekten öyleydi falan Neydi orada amaç pek anlamadım Ben bu arada Candle'ın geri döndüğünü düşünmüyorum Sen Candle'dan böyle bir hep geri dönüş Geçen bölümde de bir yeni dönüş var diyordun galiba ya da bir öncekinde Yine bence geri dönmedi Bir şeyler yapıyor ama henüz geri dönmedi yani ona hemen evet geri döndü demememiz lazım diye düşünüyorum Candle da bu bölümde yine babasını satma üzerine kuruldu ama Daha böyle arkasına birilerini alarak babasını satma üzerine kuruldu Yeni bir oyun geliştiriyor diyebiliriz Daha ayakları yere sağlam basabilir çünkü tek başına hareket etmiyor Ama Candle'ın da burada herhalde benim soyadım Roy dediği sahnelerden sonra yaptığı işleri düşününce Tam da babasının oğluymuş dediğimiz yerlerde var galiba Önce kızlarla buluştu o startup'ı satın almak mı istiyordu Böyle bir şey yapmak istiyordu gitti böyle saçmaladı bir şeyler falan Ama sonra kızlar vazgeçti Bu şeyin Logan'ın oğlu diye vazgeçtiler Başkasına satma kararı aldılar ya da ortaklık kurma neyse Sonrasında en son sahnede gördük ki Candle dedi ki onların işlerini bitirin Bunlar Cash, bunlar Junkie Basın haberleri, yayın haberleri kıvamına geldi Tam bir babasının oğlu oldu yani orada Aslında babası görse mesela alnından öperdi herhalde onu Aynısını düşünüyorum Araya gireceğim çünkü çok yanlış şeyler söylüyorsunuz Birincisi süper bir parti Pırağa gitse bunlar ne yapacaktı abi Bir otel odasında takılacaklardı Uyuşturucu Bir dakika bir şey sorayım orada hemen Pırak mı orası ya Pırak adında bir yer mi Amerika'da Abi yine izlememişsin ya Bunlar Pırağa partiye gidecekken Roman ayarlayamıyor Çünkü çok yoğun beyefendi O arada Stevie bunu kullanmak için bir partiye çağırıyor ama diyor ki Candle'ı da getir diyor Daha sonra o partiye gidiyorlar Pırak yerine Okey Pırak var Ve bu harika oluyor bence çünkü Pırak'ta böyle bir ortam bulamazlardı İkincisi Abi Roman'ın o çocuklukta hatırladığı hikayeler Çocukken oyun oynamayı seviyor Candle'ın ve Connor'ın dediği gibi O kafese giriyor Yemeğini bitirene kadar onun içinde kalıyor Öyle hatırlamak istemiyor Çünkü her zaman ezildiğini ezildiğinden dolayı böyle olduğunu göstermeye çalışıyor Yani aslında victim'ı oynamak istiyor Yapmak istediği şey o Daha doğrusu yaptığı şey o Bilinçli olarak değil Ama olaylar böyle gelişmiş Yani bir çocukluk travması Victim oynamak istiyor dedin değil mi? Yani şey değil onlar şikayetçi değil Tersine onun üzerine oynayan bir adam Siz beni hep yüz ettiniz kafasını tabi Aynen bunun demesi daha çok hoşuna gidiyor Okey Üçüncüsü de Candle konusunda Erkan'a katılıyorum Yani daha rebound'u yapmak üzere bir çıkış yolları Aslında rebound'una başladı Bence de iyi oynuyor ve babası gibi oynuyor o da çok güzel Rolelerden başka bir şey beklemezsin Bu da aslında şirketi ona satmayan kadınların Ne kadar doğru karar verdiğini gösteriyor Tabi bundan sonra şirketin değeri sıfır olacak O kadınlar için çok kötü ama Yapacak bir şey yok Roleler böyle oynuyor Doğrusu kadınlarla yaptığı toplantı harika bir sahneydi Yani bölümün en hoş sahnelerinden biri orasıydı Geldi işte yeni bir ayakkabı aldı Bunlarla buluşmadan önce kendini cool göstermek için Sonra hatta bir de bunu görüşmede azıcık böyle bir falso falan olunca Tansiyon düşünce falan buna itiraf etti Açık böyle bir köprü kurmaya çalıştı Sonra hatta gerekiyorsa ben ayakkabılarımı çıkartacağım dedi Ha şimdi çıkarıyorum ya falan dedi İyiydi yani o sahneler Kendall yükselişte bence baya gazda kendine güveniyor İlk 3-4 bölümde pek öyle değildi 2 ile 3'e katılıyorum soner 1'e de parti kısmına katılıyorum Evet parti güzeldi ama dediğim gibi Prague'da ayarlanabilecek bambaşka bir partiyi buradaki partiye de yayılayabilirsin şimdi O zaman Erkan Prague'da bir parti ayarladı gerçekten Görelim Crossbar'da ayarlarsan sevinirim çok güzel bir yerde Hep beraber Berghain'e girmeye çalışalım ya da Ha Prague herhalde ne olacak yakın zaten Prague underrated bir şehir bence beyler Bilmem gerçi turistten de kaynayan bir yer hani böyle artık Venedik gibi oldu underrated lafını geri alırım ama Çek Cumhuriyeti underrated desek Hepsini görmedim öken ama Prague Çek Cumhuriyeti'nde ya o yüzden böyle underrated edilmiş Çek Cumhuriyeti'nde ya o yüzden böyle underrated edilmiş Bir saniye seni durdurmam gerekiyor burada Ayberk çünkü Çek Cumhuriyeti değil Çek ya ilk önce bunu bir şey yapalım anlaşalım isimleri değişti Birkaç yıl da oldu artık bunu biliyor olmuyoruz Türkiye'nin Türkiye olması gibi galiba Tabii ki tabii ki Özür diliyorum dinleyicilerimizden teşekkür ederim Erkan Çek ya da başka yer say Prague'dan başka neler var o zaman Hiç bilmiyorum Bak gördün mü Halbuki öğrenmiştim de unuttum Çek yerle ilgili bilmem Çek yerle ilgili bildiğim tek şey Prague ve Çek Cumhuriyeti'nin Çek yolması teşekkür ediyorum Evet dilleri slovik çok zor öğrenmiş o yüzden onları da ekleyebiliriz İlginç tatlıları falan var metal müzikten anlıyorlar kadınları güzel Bilmem aklıma bunlar geldi mimari süper Prague'da Gotik falan meraklılara gitsin lütfen diyerek bitireyim Prague'da da merkezi arkitek yani mimari çok güzel de dışlarına çıktığın zaman bir ulusa dönüyor o da keçi öğrenene dönüyor Anında dönüyor hemde yani böyle İlk istasyon dışarı çık çok fena Erkan güzel mimariyi neden skate edemiyor insanlar ya Pahalı Pardon ben Erkan değilim ama Attuk yani Çabuk bozuluyor olabilir Yani mesela yapıyorsun bir şeyler böyle harika binalar dikiyorsun belki sokaklara da gerekenin üzerini gösteriyorsun ama çok fazla insan yaşıyorsa mesela çabuk bozulur Roma'da İstanbul'da herkes yürüyor abi yani Ona şey mi dayanır kaldırım mı dayanır yol mu dayanır asfalt mı dayanır hepsi yamuk yumuk bir şekilde girer diye düşünüyorum Sürekli temizlesen de artık nereye kadar temizleyeceksin hani o da bence bir problem Ama Ayberk birazcık haklı olabilir Yani güzel bina yapan adam sayısı artı güzel bina yapmak isteyen adam sayısı bunları değerlendirince over all da böyle şeydir Toplama oranında çok az bir sayıdır bu eminim ki Öyle olunca da yap geç işte birileri nasıl oturuyor falan kafası oluşuyordur Genelde de şehrin böyle merkezi yerlerini değiştirirlerse işte yeni güzel binalar falan yapılacaksa oralarda yapılıyor Geri kalanlarını da birazcık daha böyle sallıyorlar Ama ne olabilir mesela Hollanda örneğini verirsiniz siz dersin ki Amsterdam'da hiç öyle değil Şehrin merkezinden gittiğimizde de hala güzel şirin şirin evler çıkıyor dersiniz Ona da diyecek bir şey yok demek ki Hollandalılar bu işi biliyor Hollanda çok zengin derim ben Prak tabii ki öyle bir yer değil Hollanda 300 senedir zengin bir yer Yine para kazandı ya Herifler dünyanın geri kalanına üstten bakıyor boşuna değil bu kadar Dinleyicilerimiz tiksinsin benden Hep şey oluyor ya böyle şehrin merkezinde geziyorsan geziyorsan çok güzel çok güzel her yer Avrupa'da da böyle hatta Amerika'nın büyük şehirlerinde de böyle Acayip böyle tertemiz yapmışlar her şeyi falan birazcık diyorsun ki şehrin merkezinden dışına çıkarayım azıcık yürüyeyim Hemen işler karışmaya başlıyor asfalt yamaları gelmeye başlıyor Şehirler toplanmamış sağda solda garip şeyler marketler verilmeye başlıyor falan derken işin tadı kaçıyor Aslında Amerika'da işte suburblerle falan birazcık olayı toplamışlar ama onların da muhtemelen bizim gördüklerimiz dışında çok fena mahalleleri vardır illaki diye düşünüyorum Bakımsız suburbler Kesin vardır ama fakir ülkelerde mimari pek değişmiyor o güzel orada bir şey var tutarlılık var abi Merkez boptan dışı boptan Ben mesela Belgrad'a gittim Sırp seyirciler dinleyiciler beni affetsin kocaman bir ulustu ya bütün şehir bütün şehir yani her yer abi ulustu yani hiç var ya en ufak bir fark yoktu binalar hep aynı hepsi çirkin abi siyah bina dolu ya Sırbistan Çok ilginç Bir ülke ya bir insan neden apartmanı siyah boyar Kömür falan mı yakıyorlar Vav otelde kömür yoktu yani en azından kömür sobası yoktu ama neden olmasın abi Hava çok kedi idi ben şubatta gittim şubatta gitmeyin yani ciğerlerinize yazık Binalar zamanla siyah falan çalıyorlar ya böyle taştan yapsan bile Notre Dame'ın yeni içini gördünüz mü mesela bembeyaz eskisiyle alakası yok çünkü eskisi böyle yüzyıllardan sonra aşılmış haliydi baya bir siyahlar falan içeriyordu Yenisi pasparlak bir şey olmuş insanlar eleştirdiler ilk dediler ki bu ne lan böyle Notre Dame böyle değildi hani halbuki orijinal ilk yapıldığında öyleymiş ama zamanla eski değil ki Biz de o eskiyi gördüğümüz için son yıllarda yenisini bir şey yapamadık içimizde sindiremedik bembeyaz falan böyle bir parlıyor şu an gidip görmek lazım O kadar mum yakarsan olacağı bu abi Ya ben Belgrad'da bir gün falan gördüm iyiydi gibi gelmişti bana ya şehir merkezliği bir denir neresiydi tam bilmiyorum ama eski binalar falan o kızımlar iyi gibiydi Sen mantar mı yapıyorsun Ne mantarı Yani olabilir Belgrad'da mantar niye olmasın Ne mantarı lan mantar mı yapıyorsun Ne mantarı lan mantar mı yapıyorsun mı dedim ben? Magic Mushroom adlıydım ben. Yok mu? Yok. Valla hiç öyle bir şey ağzımdan çıkmadı. Tamam. Sen devam et. Diyorum ki şehir merkezi falan, eski binalar falan sanki iyi gibiydi dedim ama hani her yerini görmediğim için bir şey de diyemem. Dediğim gibi bir gün falan kaldım. Magic Mushroom demedim ama bir de şey yeni AVM'ler falan yapıyorlardı. Bir de bir iki AVM'sini gördüm. Onun haricinde başka bir şey görmedim tabii. Soner ne kadar kaldı orada onu bilemeyeceğim. Ben 3 gece kaldım daha var ya. Ama belki şehirde ne yaşadığının ilgisi de olabilir. Gittiğin mevsim de olabilir. Bunlar şeylere olan bakışını, ona olan sempatini değiştiren şeyler biliyorsun. Evet. Sıcaktı odanın. Benim ittiğimde. Sıcak değişim bile sıcak ya. Ağzından bal damlıyor. E Şubat zor olur. Şubat'ı çekilmez Belgrad'ın abi. Şubat'ın yani sevgililer günü çekilir bir yanı yok. Sevgililer günü çekilir. Asıl o çekilmiyor lan Şubat'ta. Ay bak sevgililer gününü sevdiğini anlıyorum ben buradan. Öyle midir? Mesela iple çekiyor musun onu? Yok neydi? Aynen iple çekiyorsun. Deyim oydu değil mi? Şubat'ı iple çekiyorum. İple çekiyorsun diye bir deyim var. Ben çekiyor muyum emin değilim. Sanki bunu dememen lazımmış gibi geldi ama neyse yani. Evet sarkastiktim belki de. Hadi bakalım. Aynen. Benim şarabım bitti ya. Şarap doldurmaya gitsem şimdi olmayacak. Şarabı iple çekebilsem keşke. Sevgililer gününü çekecek. Partide uçursa en çok giden şey neydi? Tom Mal bir adam bayağı. Şirle yaptığı işte birbirini aldatabilme anlaşması var. Ama bunu kafasında döndürüp duruyor. Şüpheleri var. Kendinden emin olamıyor sürekli. Ben bunu yapabilir miyim? Yapamaz mıyım? Falan gibi. Şimdi bachelor partide falan herif ondan bile emin değil. Ben yani Şir'i aldatsam mı şimdi? Aldatsam Şir ne der? Bilmem ne. Bütün gece böyle bir git geldi falan. En nihayetinde bir tane kadın bunu buluyor. Kadın zaten yürüyor ilk başta Tom'a. Tom da böyle inanamıyor zaten. Böyle bir herifin kendine güvensizliği her tarafından akıyor falan. En nihayetinde böyle üç beş adama bunu anlatıyor, anlatıyor, gidiyor. Kendini anlatan da da ikna ediyor. Kadına dönüyor ondan sonra. Kadınla beraber bir şeyler yaşamaya gidiyor. Zaten parti öyle bir ortam. Kimle ne yaşarsa orada kalıyor. Bitiyor gibi bir yer. Gidiyor güya kadınla iyi yaşıyorlar. Falan filan. Ondan sonra kadın buna oral seks yapıyor ve kadın onun semenini yutuyor. Kalkıyor, öpüşmeye başlıyorlar. Öpüşürlerken de semenini ona geri veriyor. Böyle bir senaryo. Adamın bunu it was a closed loop şeklinde ifade etmesi beni koparmıştı. Hani böyle bir sürekli başka şeylerle analoji yapıyor ya bu işte. Atıyorum nükleer savaşlarla falan filan analoji yapıyor. Böyle garip garip mühendislik terimleriyle falan analoji yapıyor. Orada da öyle bir şey. Abi orada ben de çok korktum. Benim de en çok hoşuma giden sahne Tom'un giyişenlerin olduğu bir odaya böyle ağzı açık şekilde bakmasına çok şey oldum. Korktum. Bu hani Greg de partiye gitmişlerdi tek başlarına abaza abaza insanlara bakıyordu ya. Yine aynısını yaptı. Orada bayağı güldüm ya. Gerizekalı Tom. Bu adam şivle nasıl buluştu? Nasıl şivi tabladı? Bu bende bir muamma tamamen. Çünkü herif malın önde gideni. Şiv de tam tersi gibi görünüyor. Ama tabii Loganur. Şiv onu bulmuştur. Demiştir ki bu bana iyi gider. Benim kredibilitemi yükseltir. Olamaz mı? Belki de öyle bir şey vardır. Tom'dan iyi eş olur demiştir belki. Çünkü görünürde gerçekten hani şivi nasıl diyeyim şivin yaptığı hareketleri birazcık da gitleyebilecek bir potansiyeli de var gibi. Ya şöyle görünürde iyi bir uzun boylu yakışıklı bilmem ne. Ama pratikte rezaletmiyorum. Zaten Logan da gömüyor yaşını bu yüzden. Sen ne biçim bir adamlısın falan filan diye. Neyse bilemeyeceğim ben. Onu da hiçbir zaman öğrenmeyeceğiz muhtemelen. Herhalde bunlar evlenecekler. Ben o evlilik muhabbetinin geçeceğini düşünmüyorum. Şimdi çünkü Nate miydi diğer çocuğun adı? Flirt ettiğinin. Nate'le de böyle pek ciddiye bindirmeyecek gibi geldi bana bu bölüm itibariyle. O yüzden muhtemelen bunlar evlenecekler. Zaten babası demedim işte. Sen yaptığın hareketlere dikkat et falan. Lafını çıkartırım. Muhabbeti yapmadı mı? Kocanı aldatıyorsun falan. Muhabbet yaptı. Böyle yaptığı için de Shiv'de şey oldu zaten. O gün hatta Nate'in yanına gitmesinin nedeni de babasına hani çaka satmaktı galiba. Babası da biliyor tabii Nate'in yanına gittiğini. Ben sizi takmıyorum gibi. Aynen ben de gelmiyorum dedi. Orada ültimatomlar verildi. İyi doğrular. Bilmiyorum nereye varacak ama. Baba iyice yalnız kalıyor gibi geliyor bana. Hani bu adamın sanki hiç seveni yokmuş gibi. Her geçen bir bölüm öyle düşünmeye başlıyor. Baba çok iyi oyun oynuyor bence. Seviyor da bu oyunu. Yani istediği gibi oynuyor. O yüzden yani tamam sevmediği olaylar olsa da işinden alışık. Yani istiyorsa gidiyor kızına şantaj da yapıyor. İstediği neyse ona elde etmeye çalışıyor. Bence oyun gibi görüyor her şeyi. O yüzden onun için bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum ben. Hıh. İlginç. Son sahnede Shiv'i arayıp düğününe gelmeyeceğini söylemesi baya üzücüydü ama. Ben orada üzüldüm Shiv odana ilk defa. Shiv çok iyi kaldırdı o sahneleri. Sanki bekliyor gibiydi. Zaten Nate'in yanına gitmesinin olayı o değil miydi? Gidiyor ona ultimatom veriyor. O da ona ultimatom veriyor. Babası da ben gelmiyorum diyor. Tripli. Trip atıldı. Zengin tripler bunlar. Görünce anlarız hemen. Shiv evlenecek mi ya beyler? Neyse şu spoilerı ben bilmiyor. Evleniyor işte oğlum. Nasıl evlensin? Her şeyi ayarlamışlar. E daha belli değil canım. Üzülür müsün evlenmesi? Çok sevinir misin? Hemen bir womanizer olarak. Nasıl rebound o zaman göreceğiz Erkan? Aslında sen womanizer'san ikisi de seni etkilememesi lazım. Sadece game planı değişmesi lazım. Demi doğru. Yani bunları anlattım ama sen zaten daha iyi biliyorsundur diye. Tabii şimdi çok şey etmiyorum ben. Azıcık gizli kalsın. Karnal'ın müzik sevgi hakkında ne düşünüyorsunuz? Benim çok hoşuma gidiyor da. İlk bölümde ilk sahnede kulaklığını takıp müzik dinliyordu orada baya Beastie Boys dinliyordu galiba. Öyle bir şeydi. Bu bölümde de arabanın arkasına biraz daha basıver deyip Fikret'e komut veriyordu. Orada baya hype bir müzik dinliyordu. Onu hiç hatırlamıyorum. Bilmiyorum. Ama baya güzel. Hafif funky gibiydi ama emin değilim. Güzel. Ben de hoşuma gitmişti diye hatırlıyorum. Hatta bulayım da yarın arabada dinleyeyim. Rap gibi bir şey dinliyordu herif. Rap doğru ya. Funky değil. Ama arkaya verdemem muhtemelen. Kendim değiştirerek bası öne açarım. Niye? Çünkü arkada oturmuyoruz. Basıver de mesela hep Apache değil miydi ya? Neyse. Demek ki bas çok kremitör bir şey. Apache'den düzey girene kadar tüm spektrumu oynuyor. Ya bu hani her uygulamada olur ya. Müziğin ekolayzını değiştirsin, bir şeylerini arttırsın falan. Ben onu hiç yapmayı bilmem. Hatta birkaç sene işimdir daha iyi gelmiştir falan. Daha sonra dedim bunu araştırayım ya. En doğrusu nedir gibisinden. Sonra aradım Reddit'de bir tane Sound Engineer şey yazmış. 25 yıldır bu sektördeyim. En iyisi default olan neyse odur demiş abi. Çok sevindim buna ya gerçekten. Şu an eksik hissetmiyorum kendimi. Sağ olsun. Ben önceden değiştiriyordum böyle işte bası falan arttırıyordum bilmem ne şarkıya göre. Ama çok saçma iş değil mi? Her şarkıda bunu değiştireceksin gibi bir olay oluyordu. Sonradan Apple müzik kullanırken bundan vazgeçtim. Ne yapıyorlar ne ediyorlar bilmiyorum ama ekolayzı kullanmadığında da hiçbir şey değişmiyor. Gayet güzel alıyorsun gibi müzik geldi. Bıraktım. O gün bugündür ben de kullanmıyorum. Çünkü hayatım bunu adaman gerekir. Her şarkı çıktığında ekolayzı değiştirilir mi? Bunun tizini artırayım. Biz tone ile software'ı kullanıyoruz. Arkadaş default ekolayzıra AI, MI ya da mapping ile falan çözmeleri lazım. Yapsınlar software'ı seçsin default ekolayzıra otomatik değiştirsin şarkıya göre. Çok zor değil yani. Ben mi başlıyorum? Şarkıyı yapan adam onun basını fazla versin. Basını fazla vermek istiyorsa ben niye basını artırıyorum? Tamam onu diyorum zaten. Her şarkıya göre yazılımı seçsin sana. Biliyor çünkü yazılım ne frekans var ne pitch var hangi dakikada ne var. Dinamik bile yapabilir. Başlangıçta bir ekolayzı seçer. 3 dakika sonra değiştirir ekolayzı. Şarkı bittiğinde başka bir şeye geçer falan. Bu bir startup fikri mi? Buradan dinleyicilerimiz için güzel bir startup fikri yaparsanız artık bize bedava... Dinleyicilerimiz arasında hırslı olan programmerlar falan varsa. Bakın dinleyiciler artık programmer olmak çok daha kolay. Eskiden öyle değildi. O yüzden oturun yapın. Sizin hayatınız kolaylaştı mı bu AI muhabbetinden sonra? Artık daha kolay mı? Kod yazıyorsunuz ya da kod yazıyor musunuz artık bilmiyorum. Ben yazıyorum hala. Ama yardım ediyorum diye biliyorum. Yani bir falaj falan şey yapmıyor ama elimizden tutuyor öyle diyelim. Abi AI bence harika bir şey. Şu ana kadar kullandığım şeyler. Bu arada hangisi AI hangisi Gen AI falan hiçbiri umurumda değil de. Ya kod konusunda benim günümü güne diyor yani. Güzel oluyor. Benim en çok işime yarayanlarım. En şahane şeyi şu abi. Daha core junior developerlar daha produktif çalışıyor. O da benim işimi azaltıyor. O hoşuma gidiyor. Çünkü onlar artık iki dakikada bir gelip bir şey sormuyor. Gidip bakıyorlar. Hallediyorlar. O güzel oluyor. Sorsalar bile sen şey diyebilirsin. Hatırlar mısınız? Eskiden 15 sene önce falan bir şaka vardı. İnsanlar sana soru sorardı. Bir site vardı. Let me google that for you diye. Sen de onlara o linki gönderirdin. Sordukları şeyi pasted. Şimdi de let me AI that for you gibi bir durum olabilir herhalde. O yüzden juniörler zaten AI ile beraber her şeyini halledip sana bir şey sormuyorlardır. Sorarlarsa da komik duruma düşüyorlardır. Birkaç yerde gördüm zaten. Birileri bir şeyler sormuş. Bu atane falan. Millet de gidecek çiftçiye sor demiş. Açık ve net şekilde. Hoşuma gidiyor yani bunları görmek. İnsanlar da çekinmiyor. O çok güzel bir şey aslında. Bana soracak olursan. Kimse AI'de kod yazdığını inkar etmiyor. O harika bir şey. Çok hızlı geçtik buna. Çünkü bu o kadar gurur duyulacak bir şey olmayabilirdi. Bak her şeyi AI'ye yaptırıyor gibisinden. Çünkü herkes belli bir şekilde diğerinden üstün olduğunu göstermeye çalışıyor. Şu an çok iyi bir kod yazıp ben bu kodu işte AI ile yazdırdım diyor insanlar. Şaşkınlıkla sizi dinliyorum. Hakikaten öyle mi? Çok iyi. Çok iyiymiş. Bayağı yazıyor mu ya? Mesela ben sonuçta yazdığımdan çok anlamam. Ben de yazdırabilir miyim kod? İstediğim şeyi yapabilir miyim AI ile? İstediğinin ne olduğuna bağlı eğer. Uygulama yazmak istiyorum mesela. Çok yapılan bir şeyse bayağı yardımcı olur. Yani genel bir şey istiyorsan çok niş bir şey değilse bayağı yardım eder. Çünkü ben genelde bir paragraf text veriyorum. Diyorum ki bunu bir değiştir. Düzgün yaz. Daha düzgün yaz diyorum. Onu daha düzgün yazıyor. Güzel kelimeler falan kullanıyor. O hoşuma gidiyor. Benim yapabildiğim tek şey bu şu anda. Aslında o daha sofistike bir şey. Çünkü senin verdiğin kontekst anlayıp başka bir şey yapıyorsun. Kod da öyle olmuyor. Git mesela şunu database'e yazdıracak bir kod yazıyorsun. Çok daha statik bir şey aslında. Ama onun nasıl doğru olduğunu da sonuçta anlaman gerekecek değil mi? Yani o bir şeyler yazacak ama sen belki onu audit edeceksin o kodu ve diyeceksin ki evet doğru yazmış. Aynen. O zaten standart. Okey. Senin için o kodu yazma süresini aradan çıkartıyor. Sen sadece bir kodu alıyorsun. Kontrol ediyorsun ve sonrasında değişiklik yapmak gereken yerler varsa değişikliği yapıyorsun. Çok iyiymiş. Aynen. Testini meslini yazıyorsun. Hatta testini de yazdırıyorsun bazen. Pıt pıt. Bu şey gibi ama çoktan seçmedi sınav versus her şeyi baştan yazman gereken sınav gibi. Hiçbir şey görmeden. Yani bazı şeyleri sıfırdan düşünmek bir şeyi görüp hatırlamaktan çok daha zor. Şey var. Bu beyaz yakın insanlar hakkında uzun zaman düşündüğüm bir şey. Konuşulan da bir şey zaten. Hani biz işte haftada beş gün çalışıyoruz. Sabah bilmem kaçtan akşam bilmem kaça kadar. Belli bir reliability bekleniyor bizden. Ofis insanıyız. İşte kalkıyoruz, işe gidiyoruz. Akşam geliyoruz. Akşam belki dört saat vaktimiz var hayatımız için. Kendimizi ayırabileceğimiz. Beş saat. Whatever. Hani niye böyle yaşıyoruz falan filan diye düşündüğünüz zaman AI aslında bu şeyin absürtlüğünü biraz daha gözler önüne seriyor. Çünkü aslında bu kadar vakit ayırmamıza gerek yok. Haftada beş gün çalışmamıza gerek yok. Ya da günde x saat çalışmamıza gerek yok. Çünkü aslında bizden beklenen işverenin bizden beklediği orada olmamız sadece reliability. Wait for work. Kimse böyle sürekli belli bir oranda belli bir verebilirlikte iş üretmiyor. Saatte şu kadar iş, on saatte şu kadar iş ama işte project planning de sürekli. Duyarsanız man hours, man weeks whatever. Bunlar baya bullshit aslında. Üretim hiçbir zaman öyle linear değil. Baya non-linear bir üretim şekli var. Özellikle programlamacıların. Ya da artistler falan da böyledir. Ya da yazarlar da böyledir. Bir şeyleri bir anda üretirsin. Burst halindedir. Sonra da uzun süre pek bir bok yapmazsın. Dinlenirsin ya da salarsın vesaire. Şimdi AI hayatımız derken işte ne yapıyoruz? Ben yazmıyorum bir şeyi iki saat harcayacakken. AI çat diye önüme koyuyor üç saniyede. Ben belki bir audit ediyorum. On dakikada. Deniyorum belki bir test yapıyorum. Beş dakikada. Çalışıyor. Eee ne oldu? Baya bir iş gücü kazanımı var burada kağıt üstünde. Ama yine de ben haftada beş gün sabah akşamdan, işte sabahtan akşama kadar çalışmayı bekliyorum. Hala daha bu sistem böyle yürüyor. O bence çok enteresan çünkü hiç gerek yok. Niye haftada üç gün çalışmıyoruz da beş gün çalışıyoruz? Ya da niye üç saat çalışmıyoruz da sekiz saat çalışıyoruz? Neden bizden böyle bir reliability bekleniyor? Neden hala eski tarım insanları gibi davranıyoruz ya da eski endüstri devrimi insanları, fabrika insanları gibi davranıyoruz? Bu nereye kadar sürecek çok merak ediyorum. Neyse çok uzak. Bunu ben şöyle düşünüyorum. Hemen bir örnek vereceğim. Acayip örneğim de acayip geliyor bak. Beş gün çalışıyorsun. Senin de dediğine göre de işte haftada aslında yüzde ellisini çalışıyor ol. Tamam. Yüzde ellisini de çalışıyorum diyorsun. Geri kalımda çalışmıyorum aslında diyorsun. Değil mi? Ama bekliyor olman önemli yani. İşveren senden hazır. Hazır kıta bekliyor. Beklemede olmanı bekliyor yani. O da biliyor senin. Hepsi çalışmadı da. Diyelim ki beş günde hakikaten yarısında çalışıyorsun. Yarısında çalışmıyorsun ama seni orada bekletiyor. Bu mantıklı da olabilir. Çünkü atıyorum üç gün çalışsaydın da bu sefer yine yüzde ellisi olacaktı. Bu sefer de bir buçuk gün çalışacaktın. Bir buçuk gün bekleyecektin. Yani üç gününde full üç gün çalışacağım abi falan desen de çalışmayacaksın muhtemelen. Gibi bir durum olabilir. O yüzden de işveren de beş gün orada durmanı istiyor olabilir. Bunu örneğinde şöyle açıklayayım. Eskiden, eskiden değil aslında şimdi de öyle. Şey var. Çamaşır yıkayacaksın. Deterjan var değil mi? Deterjanları mesela beş litrelik yapıyorlardı. Diyor ki işte yirmi yıkama atıyorum tamamen. Sonradan bir onu azalttılar. Dediler ki iki litrelik deterjan konsantre. Bu da dediler işte yirmi yıkama yapıyor falan. Bilmiyorum bu arada sayıları da. Konsantre dediler. Sonra yirmi yıkama yaptılar. Abi o sonradan o yaptıkları konsantre çamaşır yıkadığın deterjanlar kaldı. Baya bildiğin sanki normal deterjana dönüştü. Sonra bir baktık daha az yıkamaya başladılar. Çok iyi değil mi yani? Önceden beş litreydi. Sonra iki litreye düşündü. Sonra hakikaten bu sefer yine az yıkamaya başladı. İnsanlar da bir başta üç gün olsa mesela hakikaten asılırlar, çok çalışırlar falan. Ama sonradan herhalde yine az çalışabilirlermiş gibi geliyor. Baya baya valiz bir nokta. Ben de düşündüm hatta onun üstüne. Ama yine de insanların o üç günde, beş günde salacaklarından daha az salacağını düşünüyorum. Ve overall daha kaliteli bir hayat yaşayacaklarını düşünüyorum. Çünkü insanlar kendilerine vakit ayırdıkça daha çok yaptıkları işe de daha çok özen çeklerdi. Şu an basitçe böyle iki sınıf var gibi geliyor. Bir tanesi çalışmayı iple çekiyor. Bir tanesi de aman falan diyor. İşte bu daha çok haftada beş gün çalışanlar aman diyenler, pazartesiden nefret edenler. İple çekenler de pazartesiyi de iple çeken adamlar. Çünkü equity'leri var genelde. Ya da işte business sahibi insanlar, bir şeyleri yöneten çeviren insanlar, whatever. Bence üretimini had safhada yapıyor olursan, bu sefer pazartesileri sen de iple çekmeye başlayabilirsin. Çünkü başka şeyleri yaşayacak daha çok vaktin oldukça hayat kaliten artacak. Hayat kaliten arttıkça da aslında çalışmaya o kadar kötü bir şey olarak da bakmıyor olacaksın belki. Bence bunu bizim patron olarak gözlemlememiz lazım. Sen bir iş kur, ben bir iş kurayım. Sonra biz bu sefer oradan bakarken diyelim. Bakalım sen yine aynı şeyleri söyleyebilecek misin? Yalnız beyler aşırı sapsınız ya. Gerçekten. Yani patron ya da firmalar hiçbir zaman ben bunları beş günden üç güne düşüreyim demez. Beş kişiyi üçe indireyim o üç kişi beş günlük iş yapsınlar. O yüzden zaten işten çıkarmalar başladı. Baya şu an piyasa durgun. Kimse mühendis almıyor. Evet ama mesela senin dediğin eyvallah. İlk bunu derler katılıyorum ona. Çünkü bunlar finans insanları, egzel insanları ama büyük resme baktığımız zaman bunu scale edemezsin. O zaman insanların yarısı işsiz kalır. Ne olacak o zaman? Sistem nasıl dönecek? Bu insanlar da mesela ürünlerini satamazlar işsiz bir topluma. Değil mi? Geçen bir haber gördüm. Amerika'da son yıllarda kurulan start-up sayısı ikiye mi katlamış, üçe mi ne katlamış? Yani lay-off'lar işe yaramış. Start-up kurmaya başlamış herkes lay-off'lardan sonra ve bu da aslında yeni işlerin ortaya çıkmasını sağlamış. Tabii ki bu şey demek değil yani. Hepsi başarılı olacak demek değil. Ama başarı oranını artırabilecek seviyede insanları start-uplara kaydıran bir sistem haline gelmiş. Bu da çok ilginç yani. Aslına bakarsan bence ilginç değil. Tamam. Bence ilginç değil ama. Şey diyebilirim diye dedim. Pardon. İlginç haklısın da şeyden dedim. Yok yok estağfurullah ilginç falan değil. Start-up nedir? Start-up parayla dönen bir şey ya. VC parasıyla. VC'ler de daha çok kumar oynama hakkına sahip. Son birkaç senede özellikle COVID'den sonra aşırı para yaptı bu insanlar. Daha çok kumar oynuyorlar. O yüzden daha çok seed parası var öyle söyleyeyim. Ortada da aynı zamanda insanlar start-up kurmaya, early exit yapıp erken retire etmeye de daha meraklı. Çünkü böyle bunun çok örneği var. Sosyal medyadan da yayılıyor bunlar. İşte insanların üçü artık Google'a gireyim, iş sahibi olayım değil. Ufak bir şirkete gireyim. Private olsun. İşte bilmem ne VC ekuitesi olsa işin içinde bana da bir şeyler versinler. Sonra public olalım. Early exit yapıp emekli olalım kafasında falan. Birazcık yani o içinde bulunduğumuz zamanın zeitgeist'in mi desem dese. Yani böyle şeyi göstergeleri bunlar. Herkes early exit kafasında. Herkes get rich quick kafasında. Herkes çalışmaya gerek yok kafasında kısaca. Ama bak Kendall'a bak. Hiç verdi mi şeylerini sattı mı? Satmadı. Dedi ki ben satmam. Hostile takeover mu dedi? Ne dedi? Ele geçiriyoruz. Bütün her şeyi ele geçiriyoruz. Kendall bunu dedi. Senin o çok beğendiğin Roman da hala hisselerini satma peşinde. İşte görüyorsun bak. Hem fikirlerin hem de Roman tam terse düştü. Kendall ama ilk başta ne yaptı? Çok sıcak bakar gibiydi. Sonra babası bununla ilgilendi diye böyle hoşuna gitti. Bu bir change of heart yaşadı bence. Ben sonuca bakarım. Oğlum Roman hisselerini satmaya mı çalışıyordu? Ben orayı kaçırdım. Ben de kaçırdım orayı doğrusu onu hatırladım. O satmaya çalışıyorsa onlar neden almadı? Kendall'ınkini almaya çalışıyorlar. Çünkü onun hisselerine ihtiyaç yok. Yani paraları var. Kendall da onlarla beraber hareket edecek ve şirketi ele geçirecekler. Kendall istiyor ki ben CEO olayım. Hisselerimle sizin yanınızdayım diyor. Herhangi bir para harcamadan yanlarına geliyor. Diğeri de geldi. Benim de hisselerim var falan dedi. Satayım matayım falan dedi ama onun hisselerine duymuyorlar zaten. Onların hisseleri artı Kendall'ın hisseleri hostile takeover'a muhtemelen yetecek. O yüzden de bir sürü onay şey yapacaklar. Oyalayacaklar falan. Sonra da sallamayacaklar gibi bir durum söz konusu. Evet her programın sonunda olduğu gibi bu programın da bir kaç puan aldığını söylememiz gerekiyor. Programın diyorum bölümün. Bu sefer 100 üzerinden. 100 üzerinden kaç verirsiniz? Bu sefer zorlamadın bizi ya. Belki de zorlamışımdır. 100 üstünden puan verebilmek daha zordur. Bilmiyoruz. Şimdi antrenmanı. Fiyatoloji istitler şey derdi buna. 10 tane parmağımız var. O yüzden zor değil. Tamam o zaman dur. Hayvanlar üstünden yapacağım. 3 hayvandan birini seçeceğiz. Birisi aslan, birisi zebra diğeri de tavşan. Bunlardan birini seçeceksiniz. Puanlamayı bunun üstünden yapıyoruz. Aslan mıydı, zebra mıydı, tavşan mıydı bu bölüm? Zebra. Zebralar çok güzel hayvan ya. Tavşan da öyle. Ben karar veremedim ya. Ben ikisi arasındayım. Bence bu bölüm tavşandı. Kötüydü yani öyle mi? Hiç sıralamada bulunmadım. Ben aslan iyi, tavşan en kötü demiyorum ki. Kusura bakma. Öyle yargı yaptım. Yok. Tamamen farklı şeyler. Bunların aralarında bir matematiksel ilişki yok şu anda. Ben kafamda kim daha çok violence inflict edebilir şeklinde dizdim. Aslan, zebra, tavşan. Zebra böyle bir çifte tepti mi senin kafana ölürsün var ya. Zebralar çok şanslı hayvanlar ya. Düşünsene at, eşek, öküz gibi insanların altında çığışıyor. Zebralarda öyle bir şey yok ya. İyi ki evcilleştirmemişiz. Yaygın bir hayvan değilmiş. İyi dedin. Güzel dedin. Evcilleştirseydik acaba zebraları boyar mıydık biz beyazlarını? Yok. Pars Hilton'ın zebrası olduğunu düşünsene abi. Kesin boyardı. Pembe siyah. Siyah ayağı artıyorlar ya da mesela. Açık rengi. T-time gibi. Açık gri. Yalnız bu bölüm daha eğlenceli, daha ciddi bölümlere pilot eden bir bölüm gibi geldi bana. Birkaç şey netleşti artık. Candle nasıl oynayacak biliyoruz. Shiv'in düğün hazırlıkları falan başlayacak. Babasının pozisyonunu biliyoruz. Bir sonraki bölüm tamamen Logan'ın üzerine olacak. Çünkü bu bölüm çok az vardı etrafta. Orası da kesin. O açıdan bakarsan fena bir bölüm değildi. Bence komik bir bölümdü. 100 üzerinden puan ver deseydin de 62.5 verirdim abi. 62 tane de tavşan oluyor. 62 tavşan değil mi? Evet. Tavşan dedin. Tavşan. Valla. Biz zebramız 2 tane tavşamız var. Artık arada kalmadım. Tavşancıyım ben de. Benim bölümle ilgili sıkıntım şuydu. Yani gündüz izledim. Gündüz de çok aydınlık orta. Bölüm de çok karanlık bir bölümdü. Barda geçiyordu sürekli. Malum. Böyle bölümleri gündüz izleyemiyor insan. Konsantresi düşüyor falan. İmers olamıyor o kadar. Keşke ofiste aydınlık florasyon ışığında falan geçen bir bölüm olsaydı daha iyi konsantre olurdum. Perfeleri çekseydin ya da. Yok ki. Zengin dertleri. Ya telefonumu alıp tuvalete kapanabilirdim. Onu da yapmadım. Aa bir de ben bölümü izlerken şeyi hissettim ya. Bunu söylemeden geçmeyeyim. Tomla Gray o Nightclub'a gittikleri bölümde aa ne kadar güzel bir ortam falan filan demişim. Bu partiyi görünce aman Allah'ım o ne kadar paçoz bir ortam dedim. Ya zenginliğin de aslında kademeleri olduğunu ilk defa burada çok net bir şekilde hissettim abi. Falanımızı da verdik. Burası daha iyi ortamdı diyorsun herhalde. Of burası süper ortamdı ya. Bence mükemmeldi. Gitmek istemez miydiniz ya öyle bir partiye? Girişine bayıldım ben. Hani böyle bir kullanılmayan bir tren yolundan giriyorsun tünele. Falan filan ilginçti. İsterdim. Bunun bir sonraki aşaması Ice White Shot'taki partiler oluyor herhalde. Yüzünü de göstermedim. Bölümde de onu söylüyordu zaten değil mi? Aynen bir tane maskeyle eleman geliyordu. O da mesela ona öykünüyormuş. Ben o partilere de gittim. Venedik'te bu maskeleri satın alabiliriz biliyorsunuz değil mi? Uçakta buruşmazsa falan filan taşımak da mümkün. Ancak maskesini takarız. O zaman Venedik'te buluşup maske alıp Praha'ya gidip Arkan'ın düzenlediği partiye katılacağız. Ben buradan bunu anlıyorum. Bak o olur. Hedef konuldu. Aynen. Ben iki maskeyle gelip şaşırtacağım sizi. İlla bir şaşırt bizi ya. Bir normal tek maske alayım şu çocuklar gibi davranayım yok. O zaman bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın. Sağlıcakla kalın. Maskenizi eksik etmeyin. Bay bay. Saksesyon Saksaksesyon Saksesyon Saksak