Dünya clickerlarla doluyken Jackson’daki hastanede terapist onayı olmadan taburcu olamamak… gerçekten post-apokaliptik dramın doruğu 😅
Ellie resmen "baba figürü" değil, direkt baba oldu; senaristler duygusal yıkımı üst düzey ebeveynlikle çözüyor 👨👧
Seattle’da clickerlar sadece metroda çalışıyor, sanki zombilere özel ulaşım kartı verilmiş 🧟♂️🚇
Yeni gelen karakterin adı Karin mi, Sepharite mi, Scar mı hâlâ anlamadık ama kesin dini tarikat indiriminden geliyor gibi ⛪😬
Abby hâlâ protein bar peşinde, Ellie ise travma yaşarken yan karakterler yoga yapıyor gibi 🧘♀️
Jackson'da “sistemi yıkalım” diyemiyorlar çünkü önce form doldurmaları gerekiyor 📋
Clickerlar bile bu bölümleri izlemiyor olabilir; tempo o kadar düşük ki yer yer doğa belgeseli havası var 🌲
Terapist onayı olmayan duygusal patlamalar, dizinin resmi sponsoru gibi 🎭
Bu sezon, “hikaye anlatımı” değil, “sabır testi” gibi ilerliyor 🕰️
Yani bu bölümleri izlerken zorlanan sadece biz değiliz, clicker bile sabırsızlanıyor olabilir 🤯
Çekim alanına hoş geldiniz. Bugün Last of Us'ın ikinci sezonun üçüncü ve dördüncü bölümlerini konuşacağız. Üçüncü bölüm The Path, dördüncü bölüm Day One. Bugün Cenk ve Altuğ var yine. Cenk satmadı. Cenk size olmaz bu. Last of Us uzmanımız burada. Nasılsınız? İyisiniz gençler? Kendimi hiç bu konuda uzman hissetmiyorum. Doğruyu söylemek gerekirse. Hatta gitgide dizi beni kaybediyor gibi bir hisse kapılıyorum. Tabii ki bunları konuşacağız. Hepimizin belli başlı görüşleri var şu an dizinin gittiği yönle ilgili ama biraz rahatsızlık duyduğum şeyler oldu. Onu söyleyeyim. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Boğazımızın düğümlenmeyi bölümlere geldik. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı noktadayız. Kifayetsiz kaldığı... Bilmiyorum yani nasıl olacak? Biraz zorlandım yani ben bu iki bölümü izlerken açıkçası. Üçü ve dördü. Ben beklediğim kadar zorlandım. Zorlanmadım. Tamam mı? Şimdi bir beklenti vardı. Beklenti birkaç taraftan belirlendi. Bir nedir? IMDB puanı bu iki bölümün çok düşük. İkisi de 7'nin altında. Birisi 6-9, birisi 6-3. Tarihsel anlamda bile çok düşük rakamlar. Dolayısıyla beklentim çok düşüktü. O açıdan baktığımda benim beklediğimden daha sürükleyici izledim iki bölümü de. Ama o kadar garip mantık hataları var ki özellikle dördüncü bölüm. Yani bugün konuşacağımız ikinci bölümde. Beni aşırı rahatsız etti. Bu arada şeyi söyleyecektim ben. Ben de aynı şeyi desteklemek için söyleyecektim açıkçası. Böyle bazı yerlerde acayip şeyler oldu ya dizide. Yani şoka girdim yani ben. Çok garip şeyler oldu yani bir anda. Onları zaten konuşuruz. İstersen üçü de sen girişini yap. Hadi başlayalım. Üçüncü bölüme nasıl giriyoruz? Aslında ikinci bölümde Joel ölüyordu. Joel öldükten sonra giriş tabii biraz zor olacak. Elinin hastane görüntüleriyle başladık. Eli hastaneden çıkarken yine o psikologdan ya da terapisten bir onay alması gerekti. Ben burada başlayayım abi. Bu hani zaten insanlığın sonu gelmiş. Terapisten onay almak ne abi hastaneden çıkarken. Bravo. Harika bir noktaya değindin. Ben de şunu hemen eklemek istiyorum. Daha birinci dakikada. Şimdi üç ay geçti diye başladı dizi. Bu eli üç aydır niye hastanede abi? Daha hani terapi bölümüne gelmeden. Bir de hastanede sadece mental mi yani mevzu? Ben öyle anladım. Ben mental anladım. Yani sanki... Arada Gale gelip kontrol ediyor o zaman. Bir de şu da var. Yakın zamanda bir yeri kesilmiş bir insan olarak konuşuyorum bunu. Bazı yaralar uzun sürede iyileşmiyor arkadaşlar. Benim elim hala acıyor. Yani üzerinden üç buçuk ay geçti. Hala adam akıllı kullanamıyorum elimi. Dolayısıyla orada yediği dayak sebebiyle belki... Yani tam üç ay da hastanede kalmazsın. Bence de o kadar abartılı değil. Ama büyük ihtimalle o kadar hassas bir environment'ta ki... Onu mental sağlığı yerine gelmeden bırakmak istemediler. Diyeceğim. Tabii biraz zorlama. Öyle de pro. Öyle pro bir yaklaşım var yani. Dünyanın sonu olmasına rağmen. Yapmaz. Bayağı önemseniyor bu konu. Ama o pro yaklaşım onları şeyden kurtardı. Büyük bir mantar saldırısından kurtardı. Evet. Eli çıkıyor hastaneden. Çıkınca Jackson'ı görüyoruz. Jackson tabii... O büyük ikinci dünya savaşı... Pardon. İkinci Clicker savaşından kurtulma aşamasında... Yeniden şehri inşa etmeye başlıyorlar. Yine tahtlı kullanıyorlar. Amerikalılar bu tahtlı kullanımından vazgeçmiyor. Los Angeles'i yangından ders almamışlar. Gördüğümüz kadarıyla. Meclis tabii bar olmuş. Ortalık çok güzel olmuş. Benim bu sahnelerden çok hoşuma giden kısım şu. Size sormak için can atıyorum. Oradaki beyzbol sahnesi benim aşırı hoşuma gitti. Bir hani ümit verdi bana. İnsanlığın kurtuluşuyla ilgili. Çocuklar sanki geleceğin New York Yankees ya da Dajers oyuncuları yetişiyormuş gibi hissettim. Sizin de hoşunuza gitti mi orası? Yoksa saçma mı buldunuz size? Ben sevdim. Ama bir yandan da şey dedim. Üç ay önce dünyanın sonu gelmişti. Üç ay önce bütün kasaba yıkıldı. Öncelik olarak beyzbolu hemen aktif hale getirmeleri beni biraz şaşırttı açıkçası. Baya hızlı bir recovery sürecini geçirmiştik. Çok duyarlı bir yani çok duyarlılar abi. Aşırı duyarlılar. Çocukları düşünmüşler falan. Hemen adapte olunuyor vesaire. Yani o kısım şimdi hani hep böyle dizinin en başından beridir şeyi var ya. Hani hızlı geçiyor bazı yerlere. Yani şimdi bu çok kötü bir şey değil. Yani şimdi burada 8 saat bir bölüm recovery izlesek o da bayar yani anladın mı? Dolayısıyla belli bir noktada iyi tamam hadi iyileşin de ne yapacaksanız yapın moduna girmememizi sağladığı için ben teşekkür ediyorum yazarlara. Yani en azından fast forward. Fast forward doldurmuş o bölüm yani. Abi ben zaten 3 ay sonra yazısını gördüm. Direkt aklıma altı geldi. Aa altı bak sevecek bunu dedim. Aynen. O bölüm geçtiği için sevindim. Yani buradan da tekrar huzurumuzda teşekkür etmek istiyorum. Yazarlarımıza ve sevgili yönetmenimize. Her kimse. Kendisi. Hadi ben de iyi güzel bir kısmını söyleyeyim o zaman. Hani ilk başlarda olan. Şimdi hep böyle gömmeyelim. Çıktıktan sonra Elin'in, Joel'in evine gidip eşyalarına... ...dokunup ağladığı sahne çok iyiydi. Katılıyorum. O harbi dokundu yani. O şeyi çok iyi vermişler. Böyle hakikaten duygusal bir sahneydi yani. Ben orayı da çok hissettim yani. Yüzde yüz katılıyorum. Ben de hissettim. Hastaneden çıkarken rol yaptı Elin. Değil mi? Şeye karşı, psikolog kadına karşı rol yaptı. Aa ben çok iyiyim havası verdi. Hatta o kadar iyi rol yaptı ki belki biz de ona inandık. Gerçi çıkarken öyle olmadığını yüz ifadesinden biraz abartılı şekilde anladık. Sonra eve geldi ve o duygu patlaması yaşandı. Ben de hissettim aynısını. Ama hemen akabinde gelişen sahne için aynısını söyleyemem. Bence oradaki diyaloglar çok içi boştu. Şeyin geldikten sonraki Dina geldi. Ben de orada aslında isimleri tuttum aklımda işte. Bu şu, şu şu falan filan gideceğiz bilmem ne. Orası bana çok boş geldi. Evet. Ben de bunu konuşmak istiyordum. Eli Dina geldiği zaman gözyaşlarını kurutup... ...işte kendine gelir. İçeri giriyor ya. Bu Türk dizisi ya da Türk filmlerinde biz o sahneyi sonuna kadar yaşarız. Dina gelir beraber sarılır ağlarlar yere yatarlar. Ama hiçbir Amerikan dizisinde filminde böyle olmuyor. Herkes sürekli bir güçlü gözükmek zorunda. Bu toplumsal bir şey mi yoksa sadece filmlerde mi böyle? Biraz bireysellikle alakalı sanki ya. Ya bu Amerikalıların hödüklüğünden kaynaklanan bir... Daha açık bir ifade oldu. Evet orada hep aynı şeyi veriyorlar. Ya onlar da... Onlar da hep işte çok güçlüyüz asla. Hani yıkılmayız ne olursa olsun. Biz neler yaşadık hey gidi hey sendromu olduğu için. Onlar da hep öyle oluyor. Bütün dizilerin tamamı da böyle yani. Hiç böyle çöküp şey bir pozisyonu kendilerini göstermiyorlar yani. O da gerçekçilikten biraz uzak gibi geliyor bana işte öyle olunca da. Yani çok şeyi hissetmiyorum. Yani hani gerçekte de böyle belki adamlar ama... Ama bence gerçekte de öyleler bu arada. Yani bu arada belki siz de bazen gerçekte öyle olabilirsiniz. Yani bazen böyle çok bir şeye üzülürsünüz. Ama başkasına yansıtmak istemezsin. Ve gömersin onu. Yani ben yaptım hayatımda siz de yapmışsınızdır diye tahmin ediyorum. O yüzden aslında biraz daha gerçekçi de geliyor bana. Yani her şeyi de böyle hadi beraber ağlayalım da olmuyor yani. E tabi canım yani o sonuçta ortama duruma göre ayak uydurmaya çalışıyor insan da yani. Hani bunlar her seferinde aynı noktada ya. O da değişik. Her seferinde evet. Ona katılıyorum. Bir de şey nasıl abi bu Dina nereden öğrendi anasını satayım. Yani nasıl bir istihbaratı var. Herkes öğrenmiş yok. Wolf'ları bile kadar öğrenmiş. VLF'lere kadar. Her detayı biliyor yani. Çok iyi gözlemci çok. Hiç insanın bilmediği detayı. Maşallah muhteşem araştırmacı olduğu için. Onlar da bir şekilde öğrenmiş bu arada. Bu bölümde zaten Dina karakteriyle ilgili. Daha sonra bu iki bölümde Dina karakteriyle ilgili çok sinir olduğum şeyler var. Daha geleceğiz oralara. Ama bence bölümün yani 3. bölümün en önemli yeri aslında konsey sahnesi. Evet. Değil mi? Şimdi konsey sahnesi. Konsey sahnesi nedir? Dina ile Eli konuşuyorlar. Dina Eli'ye söylüyor. Diyor ki işte ben kimler olduğunu biliyorum. Kimseye söylemedim. Sana da söylemedim. Orada böyle bir yalandan bir kızgınlık yapıyor mesela Eli. Bence şey sezon başında hatta paradan dizinin başından beri Eli karakterini canlandıran kişinin oyunculuğunun en zayıf olduğu nokta. Hiç sıfır kızgınlık hissi alıyoruz orada. Böyle yalandan bir işte diyor ha sen bizi kandırdın falan. Falan filan şeyler diyor. Sonra şeye karar veriyorlar işte bunu Tommy'ye söyleyelim ve karar veriyorlar. Ve Tommy'ye gidiyorlar. Tommy de bunu konseye sunacağız diyor. Konseyde bu oylanacak. Eğer konseyden onay çıkarsa en iyi adamlarımızı gönderip bu kişileri bulup öldüreceğiz diyorlar. Yani tabii burada nasıl bir özgüven patlaması bunu da bir düşünmek lazım. Hani karşınızdakiler kim? Dina Wolf'ların kim olduğunu bildiğine göre. Biraz ne olduklarını da biliyordur diye tahmin ediyorum. Acayip bir özgüven patlamasıyla böyle bir oylama yapmaya karar veriyorlar. Şimdi benim size sorum burada şu. O kasabanın bir bireysiniz. Hatta konseydesiniz ve oy hakkınız var. Neye oy verirdiniz? Adamları göndermeye mi göndermemeye mi? Ben şeyden başlayayım. Tommy aslında ilk başta konuştuklarında Joel bunların arkasından gitmezdi. Çünkü o hayatta kalmaya çalışıyordu. Durum biraz farklı diyor. O zaman? Bunu düşünmeliyim. Ne düşünüyorsun? Bu adamları alalım. Nelly, bu çok basit değil. Kutu hala kurtulmuyor. Sen de aynı zamanda. Sizin gelişinizden bahsediyoruz. Hayır, sizin gelişinizden bahsediyoruz. Ben sizin gelişinizden bahsediyorum. Siz olsaydınız, Joel, güneşin gelene kadar Seattle'a yukarı çıkardığında, Yeni bir hayatı kurtarmak için yukarı çıkardığında, Ama insanları kaybettiklerinde, O'nun suçlu olduğunu, onu kırmak gibi. Bunu tekrar ve tekrar gördüm. Ve onu tanımadığım gibi konuşma. O benim kardeşimdi. Ben de aslında o Jackson'da yaşayan bir konser üyesi olsam, Ben de herhalde artık bu iş bitti deyip göndermem, Olayın biraz kan davasına çevirmemeye çalışırdım. Abi zaten 2,5 milyon kişi öldü orada. Sadece Joel'in ölümü arkasından gidelim mi oylanıyor? Aşırı saçma değil mi? Niye böyle bir şey? Onu çok algılayamadım yani. Çünkü 2,5 milyon kişiyi mantarlar öldürdü. Ama Joel'i başka bir insanlar öldürdü. O yüzden diyorum ama, Bana yine de, Saçma geliyor. Çünkü dediğin gibi, Onları öldürmenin amacı eğer tamamen, Öç alma duygusuysa, Aşırı saçma. Sizin orada öç almak için, Adamlarınızı gönderecek lüksünüz yok. Baktığında. Ama eğer, Amacınız şuysa, Abi bu adamlar bizim yerimizi öğrendi. Ve bizim bununla ilgili bir şey yapmamız gerekiyorsa, O zaman da yapacağın oylama, 16 adamımızı gönderelim mi göndermeyelim mi değil, Nasıl bir stratejik plan izleyelim? Burayı terk mi edelim? Bizden güçlüler mi, güçsüzler mi? Birilerini gönderip analiz ettirelim. Adamların durumunu anlayalım. Ona göre yapacağımız hareketleri belirleyelim. Hani biraz böyle düşünürsün. Ben orada çok, Zaten bu oylamayı saçma buldum. Oylamanın sonucu beni hayli memnun etti doğruyu söylüyor. Gerekirse. Evet. Hadi gidelim deselerdi daha böyle bir zırva olacaktı yani. Evet. Biraz da şey oldu aslında hani, Joel ve Ellie yerine, Joel gitti, yerine Dina girdi. Hani Last of Us'ta yine iki kişi kalacak gibi bir hikayeye döndü galiba. Bu da benim pek hoşuma gitmiyor. Yani Joel'in yerine gelecek karakter Dina olmamalıydı. Belki de olabilirdi. Doğru işlense olabilirdi. Direkt onu replace etmiyor bence. Ama anladım hani, Last of Us ismine yakışsın diye iki kişiye düşürüyorsun, Düşürüyorlar gibi yaklaştın. Ben hiç öyle düşünmemiştim doğruyu söylemek gerekirse. Hatta eğer amaçları oysa, Bence büyük bir şekilde kaybedilmiş, Bir fırsat bu yani çünkü, Hikayenin aslında Jackson üzerinden dönen kısmı da bence fena değil. Yani orada bir yaşam kurulmuş, Onun üzerinde dönebilirdi. Dina ile Ellie üzerine dönüştürünce her şey bence biraz sıkıcı hale geliyor. Konseyde konuşan adam benim çok hoşuma gitti. Bu bölümde bizi baya duygusal bir sahneleri sürüklemek istiyorlar. İşte biraz önceki o bahsettiğiniz sahne, Ya da işte terapistle Ellie konuşurken, Terapist hani sizin aranız kötüydü, böyle closure oldu, Bundan memnun musun gibi bir şey söylüyor. Orada da biraz duygusal oluyor. Sonra bu işte Christmas bölümünde, Bu ikisi öpüşürken, Joel'in ittiği adam da çıkıp çok güzel bir konuşma yapıyor işte. Böyle böyleydi, biz onun peşinden gitmeliyiz. Ama bölüm dönüp dolaşıp biraz boşluğa geldi. Bölüm sonuna doğru bende. Baya bir koptum izlerken. Hangi adamın konuşmasından bahsediyorsun? Yani adamın konuşması dediğin için iki adam konuşuyor. Tamamen zıt iki görüşlü iki adam konuşuyor. Ben şahsen ilk adamın konuşmasını, yani, Göndermemiz çok saçma diyen adamın konuşmasını sevdim. O diğer kişilik bozukluğu olan, Ne zaman ne isteyeceği belli olmayan yaşlı adamın konuşmasını değil, Bir anda adam Redneck'e bağladı. Orada, o adam hiç sevmedi o adamın konuşmasını. Hani o biraz gaza getireceği de. Beni getirmedi abi. O adamı zaten özellikle gazlamak için yapmışlar. Çünkü bir şekilde yok, at mat bilmem yardım etti ya bunlara. Ya ona bağlayabilmek için, Bir kişiyi de bari bunu destekçisi yapalım demişler yani. Hatta daha güçlü olsun diye de, Daha önceden onların düşmanı olan adamı yapmışlar. Aynen. O kişi. Ama ben o adamın o konuşmayı yaptığı yerde hiçbir şey hissetmedim mesela. Sıfır his verdi bana. Zaten ne oluyor? O sahneden sonra artık Ellie ve Dina gitmeye karar veriyor. Sabah kalkıyorlar, atı alıyorlar. Tabancalarıyla gidecekken o adam geliyor ve Alın bu silahla gidin, bu daha iyi bir silah diyor. Ben bunu da anlamadım abi. Bu konseyi bunlara izlemiyorlar. İzin vermiyor. Abi bunlar en iyi silahları falan beleşe almaları gerekmiyor mu? Ya da en iyi atları? Nasıl yani beleşe alacaklar anlamadım. Kafalarına göre gidiyor. Tommy oranın neredeyse başındaki adam. Onlara güzel silah falan neden vermiyor ki abi? Ama Tommy onların gitmesini desteklemiyor ki. Ah bak güzel nokta. Tommy evet mi oynuyor, hayır mı oynuyor? Tommy bence evet oynuyor. Tommy bence evet oynuyor. Tommy evet oynuyor. Jesse evet oynuyor. Ve şey Tommy'nin karısı evet oynuyor diye ben anladım. Açıkçası ya veya öyle varsaydım. Ama konsey kararı çıktıktan sonra Tommy'nin bence onlara silah vermek, onları iki kişi göndermek gibi bir düşüncesi yok. Zaten bana sorarsan o ikisinin biz ikimiz bu işi hallederiz deyip o yola düşmesi kadar gerizekalıca bir şey de yok. Bence de çok saçma abi o ikisinin biz hadi bunu öldüreceğiz deyip tek başlarına gitmesi. Daha anlamadım yani. Ama hikaye bu. Hani orayı anlıyorum. Oyun bu. Tamam. Ama biraz saçma. Sen biriyle oynuyorsun. Sen biriyle oynuyorsun. Sen biriyle oynuyorsun. Fakat sen bir de alamadın adamları. Beş kişiyle baş edemedin orada yani. Girdin tak ağzına vurdular indirdiler seni yere yani. Sen sonra kalkıp neyin artistliği bu ben anlamadım yani. Ben gidip öldüreceğim falan. Abi çok bana saçma geldi açıkçası. Abi bir de şey de garip yani şimdi sen niye konsey gibi bir sürece giriyorsun ki yani. Abi bir de şey de garip yani şimdi sen niye konsey gibi bir sürece giriyorsun ki yani. Ben gidiyorum anasını satayım da var mı gelen de işte sor sağa sola git yani öyle x bir insan senin de niye gelsin ki zaten yani. İşte Jackson kurallarına bakıyorsun. Böyle böyle yani. Yani böyle yani. O bu. Bu. Git yani öyle X bir insan sende niye gelsin ki zaten yani. İşte Jackson kuralları bilmiyorum abi. Daha fazla güç toplamaya çalıştı büyük ihtimalle hani yanında giderken. Ama sonunda da gelmiyorsanız ben yine de gidiyorum'a bağladı. Mesela şey kim bilir ne yapacak şimdi hani Tommy onların gittiğini anlayınca sence ne yapacak abi? Ne olacak? Sence arkalarından birilerini gönderecek. Yine aynı şey. Yine Ellie süper bencil bir şekilde kendi istediğini almış olacak aslında. Evet bir bakıma öyle. Ama bir bakıma da şey diye düşünüyorsun aslında öteki de gitmek istiyor da işte o kurallarla kendi duygusu arasında sıkışıp kalmış falan gibi bir pozisyonda kalıyor. Büyük ihtimalle Tommy kendi çıkıp gelecek zaten. Muhtemelen. Zaten kimse kalmadı. Başka adam kalmadı anasını satayım zaten. Yani başka kimse kalmadı abi çoluk çoluk kaldı. Jesse ile ikisi gelirler. Bir de Jesse var ya Jesse adamımız var. Şey sahnesi çok cringe değil miydi sizce böyle? İşte Tommy böyle şeyi çakmıyor. Çakmaya çalışıyor. Çakmayı beceremiyor. Sonra Jesse. Aynen. Acayip büyük kollarıyla. Niye o kadar büyük gözüküyordu o kollar bilmiyorum ama. Onlarla gelip lak lak çakıyor falan. Böyle bir orada bir aralarında bir artık buranın lideri benim sen değilsin gibi bir bakışmalar falan. Yani baya orada cringe oldu. Bir de konseye seçildi herif yani. Hangi kim nasıl seçtiyse konseye. Konseye seçilmiş herif falan. Neyse hani o kadar da tabii şey yapmayalım zorlamayalım ama. Tabii bir takım şeyler var yani anlayamadığımız. Ellie bir önceki bölümde şey diyordu ama Jesse'ye. Sen işte Jackson'ın ilerideki başkanı olacaksın. Biraz yavaş davranabilirsin gibi bir şey demişti. Aslında Jesse'nin çok. Onun altyapısını yaptılar. Abi konuşurken aklıma şöyle bir alternatif senaryo geldi. 2 ile 3. 2'nin sonunda bizimkileri Joel'i öldürüyor. Oradaki Wolf'lar gidiyor. Daha sonra 2. Clicker savaşı oluyor. 2. Clicker savaşında Jackson'daki herkes ölse. Clicker'ların da büyük bir kısmı ölse. 2. Clicker savaşında Jackson'daki herkes ölse. 2. Clicker savaşında Jackson'daki herkes ölse. Bizim Dina ve Ellie Jackson'a dönse. Baksalar herkes ölmüş. 3-5 Clicker öldürseler. Oradan Seattle'a gitseler güzel olmaz mıydı ya? Ama şöyle olmazdı. Şöyle olmazdı. Çünkü medikal yardıma ihtiyacı var. Elinin orada. Elinin terapiste ihtiyacı varmış abi. Çünkü kızı alıp yere koydular. Terapiste ihtiyacı var. Onu alamazdı. O zaman olmazdı herhalde. Zanaksa ihtiyacı vardı Ellie. Zanaksa. Zanaksa olmadığı için de Gale'le çözmeye çalıştılar yani problemi. Bu bölüm bir de ona 14. yüzyıldan kalma arkadaşlarımızı tanıştırıyorlar bizle. En sonunda bölümün değil mi? Yani bir ortada bir gösterdi. Şu yanaklarında kesikler olan tipler değil mi? Aynen aynen. Neydi? Scar. Seraphite. Bravo. Scar bir de işte VLF ile tanıştırıyorlar. Hani kim bunlar kısmında. Yani işte kızların VLF olduğu. Abby'lerin VLF olduğu. Bir de Scar'lar diye bir mevzu var. O adamları tanıtıyorlar ve daha sonra anlıyoruz ki. Çünkü bu Dina ile Ellie yola çıktıktan sonra bu gösterdikleri Scar'ların hepsinin öldüğünü görüyorlar falan. O şekilde aralarında bir husumet olduğunu anlıyorlar gibi bir mevzu vardı. İkinci daha sonra dördüncü bölümde oluyor değil mi? Onları orada dördüncü bölümde görüyorlar diye hatırlıyorum ben. Üçüncü sonunda görüyorlar. Böyle ıslık çabalar falan. Üçte gördüler sanki. Orada ufak bir sahne görüyoruz ama hani kim kimden kaçıyor kim kimle savaşıyor bilmiyoruz. Onu dörtte görüyoruz. Ama ben dördüncü bölümde görüyorum. Üçüncü bölümün artık bence sonuna geldik zaten üçüncü bölümün. Bilmiyorum başka söyleyecek bir şey var mı üçüncü bölümde ama. Dördüncü bölümün ki dördüncü bölüm 6.2 puanı olan bölüm kötü bir bölüm biliyorsunuz hani IMDB'ye göre. Ben dördüncü bölümün başlangıcını çok sevdim. Böyle yeni bir karakter tanıtılıyor. İşte Fedra elemanları bir kamyonda gidiyorlar. Böyle çok pislik bir hikaye anlatıyor bir tanesi. Hepsi böyle gülerek dinliyor falan. Bir tane çocuk var yeni belli aralarında. O anlamıyor tam. Bir tane de bunların komutanı var. Bunlara bir çok güzel laf sokuyor. Ve sonra bir yere geliyorlar. Orada canlı birilerini buluyorlar. Komutan iniyor arabadan. Onlarla konuşuyor. Birini selamlıyor. Sonra gelip o kamyondaki herkesi öldürüyor. Bomba atıyor ve öldürüyor. Sadece o yeni çocuğu çıkarıp kurtarıyor. Mesela ben girişi çok beğendim o bölüme. Aha dedim tamam şu an yeni bir şeylerle tanışıyoruz. Isaac. Isaac evet. Yeni bir karakterle tanışıyoruz. Fedra ile tanıştık. Fedra'dan ayrılan bir adam belli ki bu Isaac. Ve tanıştığı kişilerin kim olduğunu o an bilmemekle beraber ben Wolf olduklarını tahmin ettim. Evet onları zaten şeyde gösteriyorlardı. 3'ün sonunda bu Wolf'lar işte tanklarla, toplarla, tüfeklerle böyle bir askeri geçit gibi bir şey yapıyorlar. Evet. Orada zaten her yerde WLF diye yazıyor yani. Orada anlıyoruz bu adamların zibilyon tane tankı, topu, tüfeği. Çünkü o ana kadar eliyle dine tek başlarına işte böyle mal mal dolanıyorlar sağda solda. Sonra işte o sesler mesler geliyor. Çünkü bunlar hala Abby ve 3-5 kişi var diye düşünüyorlar aslında. Yani böyle büyük bir topluluk beklemiyorlar. Ondan sonra işte o topları, tüfekleri falan görüyorlar ve ahanda ne yapacağız moduna giriyorlar. 3'ün sonunda. 4'te de işte zaten o Wolf'ların nasıl Wolf olduğunu biraz anlatıyor başında o işte flashbacklerde. Ya Fedra'dan işte kaçmış adam. Zaten Fedra'yı zaten darma duman etmişler. Yani yok etmişler. 2 tane şey kalmış. 14. yüzyıldaki tipli okla mızrakla savaşan bir güruh var. Scar. Bir de toplu tüfekli her türlü teknolojisi olan bir şey var. Bir güruh var Wolf. Artık bunlar bir şeyi represent mi ediyor bilmiyorum ama yani. O okla. Niye ötekiler okla falan onu bir garip yapmıyorlar. Okla savaşan güruh farkındaysanız bir kadına tapıyorlar. Bir tanrıçaları var. Daha onun kim olduğunu ne olduğunu bilmiyoruz ama biraz böyle dini bir tarikat durumu var. İşte kendilerini kesiyorlar bilmem ne falan filan. Böyle bir vahşi bir tarafları var. Daha ne kadar vahşi olduklarını bölümün ilerleyen anlarında daha iyi anlayacağız ama. Ben şeye aslında bu bölüme niye giriş yaptım. Mesela çok kötü bir bölüm olarak görülüyor. Bence de çok iyi bir bölüm değil. Özellikle çok saçma yerleri var. Ama bu Fedra, Wolf, Scar üzerinden dönen kısmı benim hoşuma gitti. Benim bu bölümle ilgili sevmediğim şey Last of Us kısmı. Dina ve Ellie'nin üzerinden dönen hikaye. Evet. Bu bölümdeki saçmalıklara gireyim biraz o zaman. Gelelim gelelim. Bugüne kadar ne gördük? Herkes kendini bu clickerlardan ya da işte bloaterlardan korumak için bir duvar falan örüyorlar. Ama Seattle'da hiç duvar mu var yok ve askerler böyle kafalarına göre geziyorlar. Bu bana çok saçma geldi abi. Diğer yerdeki insanlar çok mu manyak? Neden öyle bir şey? Seattle'a yapmamışlar onu anlamadım. Bildiğin bir açık cephe savaşı var orada. Bu üç. Aynen. Ve clicker da yok zaten piyasada farkındaysan. Yine böyle zorla bulacağız clickerları ilerleyen zamanlarda. Yok ya piyasada clicker yok. Zaten o şeyden sonra o işte Isaac'in hikayesinden sonra uzunca bir bölüm hiçbir şey olmuyor. Uzunca bir dakika bölümde hiçbir şey olmuyor abi. Gitar çalınıyor. Müzik markete giriyorlar. Müzik markete giriyorlar. Brand new bir tane Gibson buluyor. Belli mucizevi bir şekilde. Ve şarkıların üzerinde. Üzerinde naftaliniyle. Naftalinde. Pırıl pırıl Gibson'ıyla. Nevlenmiş bir Gibson. Ben abi şimdi gitarda çalan biri olarak o sahneden ne kadar rahatsızlık duyduğumu size anlatamam. Birisi kıza şeyi öğretmiş. Sol elini nasıl kullanması gerektiğini öğretmiş tamam mı? Çok güzel. Okey falan. Ama abi o kadar çalmıyor ki o gitarı yani. Yok abi bu seviyede bir şeyde dizide bu kadar kötü bir gitar çalma sahnesi yapamıyor olmaları lazım. O kadar rahatsız olduk ki anlatamam yani. Bir de ne gerek vardı yani. Ben duygulanmadım şahsen. Bana hiçbir duygu vermedi. Orada böyle Dina geliyor işte hüzünleniyor ağlıyor falan bir duygu. Yok abi ben hiçbir şey hissetmedim yine yani. Abi zaten sessiz sedasız girmişler mekanı. Hani böyle aman ses olmasın falan. Birisi batari çalıyor. Öteki gitar çalıyor. Abi. Ya havayı fişek atın bir. İsterseniz ki daha rahat bulsunlar. Abi inanılmaz gerçekten. Abi o sahnede Dina Take On Me'ye ağlayan ilk insan oldu. Ben onu da anlamadım. Yani orada daha duygusal bir şarkı çalın ağlasın abi. Take On Me'ye ağlamak nedir ya? Ya işte şey diye düşünüyorlar işte. Zaten dünyadaki müzikmiş. Müzik diye bir şey adam akıllı kalmamış. İşte kız orada biraz daha böyle soft bir şekilde çalıyor onu. Falan. Ama abi. Unplugged yaptı ya. Unplugged. Take On Me'ye unplugged yaptı. Evet ama playback. O da öyle bir şarkı ki böyle yavaş yavaş çalınca slow. Hızlı çalınca. Şu Hababam sınıfı müziği gibi anasını satayım. Hızlı çalınca neşeli. Hay Allah ya neyse. Çok sıkıntı abi. Bu arada benzetmene bayıldım altı. Yavaş çalınca hüzünlü. Hızlı çalınca mutlu. Neşeli. Hababam sınıfı. Evet ya. Lütfen buraya bu müziği koya. Altyazı. Soner tamam mı? Bunu bir hızlı bir yavaş. Ve bunu şey yapmamız lazım. Göstermemiz lazım. Kız cayır cayır ağladı arkadaş. Cayır cayır. Take On Me'ye. Mahvoldu mahvoldu. Ama şimdi bak. Şimdi önemli bir şeye geliyoruz. Fark ettiyseniz bu bölümde Dina iki kere kustu. Evet. Ben ilk kusmasında bu kız hamile bence dedim. Anladım abi süpersin. Valla helal olsun. Ben hiç anlamadım yani. Ben anladım. Ya bu kadar da saçmalık beklemiyordum ki. Aynen. Ben anladım. Çünkü bir şeyleri zorlamaya çalıştıklarının farkındayım. Dina karakteriyle şöyle bir şeyim var sadece. O ana kadar bin bir tane çirkin pislik şey görmüş. Hiç öyle bir mide bulantısı olmamış işte güçlü bir karakter izlenimi verirken bir anda kusması bana direkt tamam anladım bu kız hamile iyi düşündürdü. Ve şimdi inanılmaz bir aşk üçgeninin ortasında kalacağız düşüncesine getirdi. Ve çok sinir oldum. Ya bu arada. Ondan önce aslında onu sona doğru söyledi. O söylemedi. Bu hamile mevzusunu. O söylemedi daha evet. Aslında söylemedi. Orada işte bunlar hep o ulaşmak istedikleri kuleye gittiler. Yanılmıyorsam Dina ve Ellie. Orada da işte bu wolfları öldürülmüş buluyorlar. Değil mi? Bak orası çok güzel mesela. Doğru. Bence orası süper bak. Şey çok hoşuma gitti benim orada. Zamanları farklı işlemiş ya işte bir o Isaac'in hikayesini anlatıyor. Bir geri gidiyor bir ileri gidiyor. Orada anlamıyoruz ama en sonunda şeyi görünce. Anlıyoruz. Bütün oradaki wolflar ölmüş ve bence çok dark bir sahne. Güzel de bir sahne. Böyle bağırsakları dışarı çıkmış bir şekilde asılmışlar. Şeyi anlıyoruz orada. Bu skarlar manyak. Onu anlıyoruz. Adamların kanlarıyla duvarlara işte tanrıçalarına adak adamışlar yazmışlar falan. Böyle manyak manyak şeyler. Mesela bence dizinin karanlığına uygun bir sahne orası. O benim çok hoşuma gitti. Çok güzel bir sahne gerçekten. Ama bu sahneler çok kısa kaldığı için bölümler çok zayıf kalıyor. Ne yazık ki sıkıntı bence bu. Biraz action istiyoruz ya da dark şeyler istiyoruz. Onlar çok az olduğu için biraz sıkıntı duyuyorum. Zaten şöyle şimdi abi skarlarda aksiyon böyle yok yani. Adam maksimum okla mızrakla öldürdüğü için ve orada gerekli o şeyi adrenalini alamadığın için bunları da böyle bir ritüel yapalım. Milletin kıçının başını kestirelim. Duvarlara bir şey yazdıralım. Zorlaması var. Çünkü öteki türlü adam ok atıyor. Öyle. Böyle bir yapıdalar. Hatta yani wolflar falan şey telsizi falan özgürce kullanıyor. Çünkü biliyorlar ki onlar teknoloji kullanmıyor ve telsizi dinlemiyorlar yani. Umurlarında değil. Her şeyi bütün oradaki taktiği falan anlatıyorlar falan. Öyle değişik bir mevzu var yani. Ama adanmışlıkları benim hoşuma gitti yani. Mesela şeye maruz kalırken, işkenceye maruz kalırken bile şey yapmıyorlar. Vazgeçmiyorlar ekiplerinden yani. Skarl'daki adanmışlık büyük ihtimalle başka hiçbir grupta yok. Bir de bunların yüzleri niye? Çizik onu bilmiyoruz değil mi? Böyle hepsini çizik. Bilmiyoruz ama bence şeyle ilgilidir ya. İşte kendilerini tanrıçalarına adıyorlar. Ve bunu kanıtlamak için de yanaklarını kurban ediyorlar. Herhalde bir yanak alıyor şeyde. Ne bileyim tanrıçaları da bunlar. Tam adanmışlık ya. Başka bir açıklaması yok bence onun. Yani dinin etkisini iyi göstermişler. Yani yavaş yavaş onu hissediyoruz. Aslında 6'yı izlediğim için orada da biraz daha fazla bunu açıklar gibi oluyorlar. Hmm. Böyle spoiler etmeyeyim ama. Ya bence şey. Hani kendilerini tanrılarına hep şey şey diyorlar. Değil mi? O bir peygamber var. O peygamber ölmüş bence anladığım kadarıyla. Ölmüş. Ölmüş. Ve onun izinden gidiyorlar. Tam tarikat muhabbeti. Skarl'lar bence bu bölümün bu iki bölümün en güzel yanıydı. Evet bence de. Evet en azından değişik bir mevzu oldu yani. Herhalde bunların peygamberi Hasan Sabbah gibi bir şeydi. Evet. Şeydi anlıyorum. Haşoşinlerin başı gibi bir durum var yani burada. Değişik ya oradaki durum. Onu herhalde ilerleyen bölümlerde şey yaparlar. Yani böyle biraz daha derinlemesine bir mevzuya sokarlar onu yani. Neden böyle olduklarını falan izleriz. Neyse bunlar Skarl'ları şeyleri pardon. VLF'i, Wolf'ları ölü olarak buluyorlar girdikleri kulede. Değil mi? Evet. Daha sonra da oradan ayrılmak isterlerken. Tabii bu olay da yeni olmuş belli ki. Yardım ekibi çağırıyor. Çağırmış. Ölmek istiyorlar. Ölmek üzere olan Wolf'lar. Dolayısıyla da tam bizimkiler içerideyken bu yardım ekibi geliyor. Ve bizimkiler de saklanmaya başlıyor. Sonra ne oluyor? Sonra? Burası aslında çok güzel bir oyun sahnesi. Yani oyun içinde bunu hissedebiliyorum. Sırf oyun için. Yani oradan yavaş yavaş üst katı çıkıp kaçıyorlar. Bu kaçma sahnesi yine çok bayıktı. Çok iyi. Oyun oynarsan çok eğlence edilir ama böyle izleyince çok komik oluyor. Yukarıdan ateş ediyorlar. 5 metreden tarımalı tüfekle vuramıyorlar eli falan. Abi ben oyun oynayan bir insan olarak. Söyleyeyim. Hiç keyifli değildir. Yani en sevmediğim sahneler abi bunlar. Oyunlarda da böyle gillenerek kaçmaya çalışmalar. İşte böyle şey yaparsın falan. Bence eminim çok bayıktır. Hiç hoşuma gitmedi. İnanılmaz bayık. Bir sahneden daha bayık bir sahneye giriyoruz. Ellie ve Dina bir yerlere kaçıyor. Alttan tünele falan giriyor. Tabii orada ne olacak? Bunları sıkıştırıyorlar. Sesler yapmaya başlıyorlar. O dışarıda olmayan hiç görmediğimiz clickerlar bir anda tünelin içinde binlerce clicker oluyor. Ve 3. Dünya. 3. Dünya clicker savaşı. Başlıyor. 3.sünü. Ama sadece 2 kişi savaşıyor bu sefer. 3. Dünya clicker savaşında 2 kişi var sadece. Evet. Orada biraz tabii çok şey ya. Milyonlarca var ve yani şeyin içine sıkışıyorlar falan. Çok kötü. Orada ölmeleri gerekiyor. Artık. Yani oha artık yani ya. Evet. Bari biraz daha böyle 8 milyon clicker çıkarmayın piyasaya anladın mı? 5 tane olsun. 5-10 tane çıksın yani. Evet. Orası biraz şey. Orası net bir şekilde. Bunların ölmesi gereken yerdi. Ölmediler. Yani nasıl ölmediler? Aynen. Bu sahneyi ama fena kapatmıyorlar. Tam yakalanacaklarken Dina'yı clickerlar ısırmak üzereyken eli elini uzatıp kendi elini ısıtıyor. Dina'yı ısıtmıyor. Yani en azından. Abi o da saçma ya. O da yani bir al beni ısır falan. Aynen. Abi bir de yani Ellie'yi artık 8.yi mi ısırdılar? Yani her iki bölümde bir. Biri ısırıyor abi Ellie'yi. Yani ısırıp ısırıp bırakıyorlar kızı. Isırıklar da tertemiz yalnız. Tabii böyle pırıl pırıl. 4 tane diş izi. Hani böyle ısırıyor çekiyor. Yani hiç bir koparma moparma yok yani. Öyle 3 tane diş iziyle tertemiz ısırıklar izliyoruz. Bir ısırıkla 3. clicker savaşını kapatıyoruz. Çok zarar almıyoruz. Oradaki şey de çok saçma bana sorarsan. İşte şeylere sıkışıyorlar. Metro çıkışındaki demirlere sıkışıyorlar. 2 kişi itmek. İtmeyi başarıyorlar o demirlere. Ama milyonlarca clicker itmeyi bir türlü başaramıyor ya o demiri. Beni delirtiyor mesela. Aynen. Abi burada şöyle bir itirazda bulunayım mı? Ya da bir sıkıntımı anlatayım yine. Ne güzel abi biz 2. bölümde hani daha akıllı clickerlar görmeye başlamıştık ya. Yine ben oradan baya bir şey çıkacak diye bekliyordum. Daha stratejik davranacaklar. Daha güzel sandalye olacaklar ona. Şu an hiçbir şey yok abi. Yine zombi gibi clickerlar görüyoruz. Evet abi biz o akıllı clicker olayını ne zaman yaşadık? Yaşayacağız. Mesela olacak mı onunla ilgili bir şey? Yani atıyorum en sonunda Scar'ların tanrıçasına bağlayacak mı bu iş? Bilmiyorum yani. Çünkü şu anda başta bir akıllı clicker gördük. Gitti. Umarım bir yerde geri gelecek bu. Çünkü bence yeni bir katman getirdi aslında diziye. Biraz onun üstüne gitmelerini tercih ederim. Evet yine mal clickerlarla 3. Dünya Clicker Savaşı bitiyor. Ellie'yi ısırıyorlar. Daha sonra ne yapıyor? Dina. Bunlar tabii bir safe zone'a gittikleri zaman Ellie'ye silah çekiyor. Çünkü. Ellie niye immune olduğunu bilmiyor. Şimdi bu noktada dizinin en sinir olduğum yerlerine geliyoruz arkadaşlar. Evet ben de oraya geldim. Sana bırakıyorum. Senin bura. Öncelikle kesinlikle bir gay fobim yok tamam mı? Hatta bilakis Ellie ve Dina'nın ilişkisini de desteklerim. Bunu da belirtmekte fayda var. Ama şimdi çok sinir olduğum bir şey oldu orada benim. Ne olduğunu söyleyeceğim. Ama oraya gelmeden önce şimdi ne oldu? Isırıldığını fark etti Dina Ellie'nin. İşte silahını doğrulttu. Ellie ona çok rasyonel bir şekilde dedi ki bak sabaha kadar sen beni bekle burada. Hiçbir şey olmayacak. Garantisi benim abi dedi. Tamam. Kız da bu şekilde inandı. Hadi inandı bekledi. Orada da okeyiz. Sabaha uyandık. Her şey güzel. Çok güzel uyandık. İşte Dina elinde bir ışıkla uyandı falan böyle. Niye? Kesin yüzünü göstermediler orada Dina Hanım bize bir türlü. Ben başka biri çıkacak falan diye şüphelendim. Niye öyle bir gerginlik yaşadığımızı da bilmiyorum. Abi sonra kızın canlı olduğunu ve hakikaten bir şey olmadığını anlayınca içgüdüsel olarak Dina bir anda bir şey söyledi. Ne dedi? Ben hamileyim dedi. Ben hamileyim. Ne? Ne? Değil mi? Evet. Ben hamileyim. Şimdi niye o anda onu söyleme gereği hissettiğini zaten anlamadım. O bir. Ama burada size soruyorum. Birisi size ben hamileyim dediğinde ona vereceğiniz ilk tepki ne olur? Yani bu öyle zor bir soru ki. Yani bir kere o an yani seni ne trigger etti de bir anda hamile olduğunu söyledin. Evet. Bir saniye önce silah tutuyordun abi. Kızın kafasına silah tutuyordun. Dönüşecek mi dönüşmeyecek mi diye bekliyorduk. Bir anda hamileyim deyip öpüşmeye başladılar abi. Ben oradaki inanılmaz silsile ve sekansı yakalayamadım yani. Ya ben atlamış da olabilirim yani. Ben hiç anlamadım. Yani o kadar sinir oldum ki. Yani biri size hamile olduğunu söylüyorsa yapacağın ilk şey gel o zaman hadi yatalım. Ya hadi niye sevişmiyoruz o zaman. Hani madem hamilesin hemen sevişmemiz lazım. Ve çok hızlı yani bunu yaptığımız lazım. Yani oradaki eli değil bir erkek olsaydı da aynı şey geçerli. Ben anlamadım niye böyle bir. Abi çocuk ister misin diye bir muhabbet döndü ya. Evet ya. Hani bir de seviştikler çocuk ister misin ne abi. Ben baba oluyorum. Çocuğumuzu büyütürüz falan filan. Baba oluyorum falan ne abi. Delirdiler yani bir anda. Abi gerçekten oradaki diyalogları kim yazdıysa ya gerçekten inanamıyorum. Bak ben sana şöyle söyleyeyim. Dizi yani o sahneye kadar belki de 7.1 geldi. Ama o sahneden sonra 6.2'ye o sahne düşürmüştür o dizi. Bence 8 yani. O bölümünü yani. Bence 8 geldi. Oraya kadar 8 geldi. Orada 6'ya düştü. Gerçekten düştü. Çünkü sıfır rasyonellik. Soner sen ne düşündün orada? Abi ben unutmak istiyorum o sahneleri gerçekten. Ne hissettim bu yani. İlk hamilelik seksi gibi bir şey var herhalde bugüne kadar duymuştum. Bilmediğimiz. Direkt o yaşandı. Ve dünyanın en kötü sevişme sahnesiydi. Allah'tan o sahneyi çabuk geçtiler abi. Hemen kestiler. O beni biraz rahatlattı. Evet gerçekten aynı şeyi düşündüm. Birebir aynı şeyi düşündüm. Ve sıfır hissiyat oluştu bende. Yani böyle ikisinin arasında öyle bir bağ falan hiç kuramadım. Üstüne yaşadıkları o diyalog beni iyice geldi. Yani o diyalog işte Altun az önce söyledi. İşte ah baba. Ne oluyor? Allah'tan. Nasıl kesinlikle biliyorsun ki sen... Oh! Orada köyde köyleri gördükten sonra merak ettim. Çünkü daha önce bir şey görmedim. Ve gündem acısı bir şeydi. Ve ben geçtim. Hiçbir zaman normal değilim ama çok geçtim. Ve sonra bir evlilik testi buldum. Tepesi. Ve oda içindeydim. Oda içindeydin? Evet. Böyle bir şey. Sadece bir şeyle kusurum. İyi. Burası. İki kelime demek ki evlenmiş. Bu şey çok eski. Nasıl biliyorsun? Ve burada. Ve burada birkaç tane daha var. O zaman... Bebeğimiz var. Yani biz ve jesse de. O jesseydi değil mi? O zaman biz hepsimiz... Hay Allah! Babam olacağım. Evet. Bir yer brilli olmadı. Dinal труд şampiyonluğunu y decorative araç gün Süleyman RTR' começası geliyor. Aslında... Zaten hiçbir momosi ayrılmıyor.umsuz bir zamanda çok pahalı.η Ah bee. here var. Tabii... Böyle. çalışmaları benim için büyük sorun yani. Ben hiç anlam veremedim oraya. Abi işte orayı da fast forward yapmışlar. Aman hemen bir an önce seviştirelim ki bunları. Çocuk babasız kalmasın. Abi o zaman ya bir önceki bölümde bir önceki bölümde Allah aşkına şeyde seviştirseydiniz o zaman çadırda yatarken. Çok daha makul bir andı yani. Evet doğru. Yani abi o sekans çok şeydi ya çok ani hızlı üst üste yani çok edici. Zorlama. Biraz fazla zorlamaydı. Şimdi bölümün en kötü yerine geleceğim. Bitmedi daha da kötüsü var. Ama yani bu çok kötüydü. Şimdi daha kötüsüne geliyorum. Bilmiyorum beni iyice rahatsız etti orası. Ne yaptılar abi? Tamam sevişildi falan çok güzel işte baba olundu. Kutlamalar şampanyalar. Baba oluyorum. Büyük mutluluklar yaşandı. Sonra abi çıktılar ama dur bir dakika dur şimdi biz hala şu wolf'un peşinden bir gidelim. Gördük hayvan gibi mühimmatları var. Acayip bir ekipten bahsediyoruz ama biz ikimiz yine de bunları hallederiz. Bir gidelim peşlerinden. Ne oluyor bunları? Önce şu ebeyi bir öldürelim sonra baba oluruz. Onu ayrıca bir düşünürüz dendi. Çıkıldı tekrar yola. Aynen. Bu sefer tam yeri bulundu. Wolf'un yerini kestirdiler. Ama bu arada wolf'un yerini kestiler ama şeyi görüyorlar orada. Acayip bir savaş dönüyor. Böyle meydan muharebesi dönüyor. Yani orada 3. Dünya Savaşı dönüyor falan. Ama bizimkiler hala inançlılar. Alabilirler. Hem Scar'ı temizlerler hem wolf'u temizlerler. O kadar iyiler yani. Ama orada bir eli tabii çok mantıklı bir şey söylüyor. Ne söylüyor? Seni bundan sonrasına götüremem. Sen dönmek istersen dönebilirsin. Bak şey değil bu arada. Sen dönüyorsun ben gidiyorum da değil. Tamam mı? Dönmek istersen. Sen dönebilirsin. Oğlum az önce baba oluyordun lan. Babalık öyle bir şey değil. Bir anda bir korku bastı ediyor orada. Lan şimdi başımıza bir de onunla mı uğraşacağız falan dedi herhalde. Dönmek istersen dönebilirsin. Tabii ki Dina ne diyecekti o durumda? Hayır. Ben anne olacağım ama onu sonra düşünürüz. Önce gidip şu milyonlarca wolf'u öldürelim. Anca beraber. Kanca beraber. Abi o kadar cringe bir sahneydi ki delirdim. Yani böyle nasıl daha kötü olabilirdi o sahne bilemiyorum. Çok kötüydü ya. Çok yani. Evet. Vallahi yorumsuz ya. Bir de şeye dediğin gibi yani şeye de çok katılıyorum sana. O şey kısmı ya. Orada 500 bin kişi meydan muharebesi veriyor. Yani sen nereye gidiyorsun ya? Ebi'yi bulacakmış da. Nereye gidiyorsun abi sen? Abi inanılmaz girdik ağla. Yani mesela orada şunu yapsalar. Bak. Bana okeydi. Ya bak şimdi babada oluyoruz. Tamam mı? Babada oluyorum. Aile olacağız biz. Neyse. Ebi'yi falan biz dönelim. Tamam mı? Aynen. Tom'ya, Mobi'ye söyleyelim ya. Bir yardım isteyelim. Bir şey de yani. Aynen. Biz dönelim. Burada da zaten 500 bin kişi savaşıyor. Belli ki biz bu bokta yiyemeyeceğiz. Tamam mı? Biz dönelim. Ama bak birinci sezonun güzelliği bu tip anlarda hep insani kararlar verilmesiyle. Tamam mı? Mantıklı kararlar verilmesiydi. Ama bu sezonda ben bunu hiç görmüyorum şu anda. Evet. Çok spontane gidiyor mevzu yani. Evet. Abi dizi şeye döndü. İki tane ergenin gay romansına döndü. Ve hiç yani bak ikisi arasında o bağı kursam okey. Ama ben hiçbir bağı kuramıyorum. Yani hiçbir şekilde bir şey hissetmiyorum o ikisinin ilişkisiyle ilgili şu anda. Dibin dibine geldik. Bence bundan daha kötü olamaz dizi. İlerleyen bölümler bence daha iyi olacak. Ki sen izlediğin için biliyorsun da daha iyi olacağını. Zaten. Özellikle altıncı bölüm iyiymiş. Duydum. Dizi böyle gittikçe. Ben ikinci sezondan sonrasını izlerim diye düşünmüyorum. Aa Cenk sen bize kötü bir haber verdin geçen masraftan. Ondan bahsetsene. Bu dizi üç sezon olacak sanıyorduk. Ama. Of. Yıkıldım şu an. Unutmuştum ya. Şu an büyük bir yıkım yaşıyorum arkadaşlar. Yani normalde böyle bir dizi uzayacak diye sevinmem gerekir benim. Tamam mı? Bir haber çıktı. Yapımcılar şuna karar vermişler. Oyunun havasını daha iyi yansıtabilmek için bu sezonu iki sezon yerine üç sezon olarak tutacaklarmış. Ve dördüncü sezonu da çekeceklermiş. Bunun anlamı şu. Para kazanacağız. Daha fazla para kazanacağız. Daha fazla bunlar gibi boş bölüm çekeceğiz anlamına geliyor. Abi pedrosuz çok zor yani. Ben pek şey zannetmiyorum ya. Yani bu dizi böyle pedrosuz çok gitmez. Bu adam çok fazla taşıyordu. Çok fazla taşıyordu diziyi yani. Bence de. Bu ikisiyle zor yani. Dina da çok kuvvetli bir karakter değil. Değil. Yani çok zor. Zaten dedik ya işte bir Tommy kaldı. Hani ne bileyim. En azından bir şey var yani adamın. Hani o da artık ne yapacak ne edecek bilmiyorum. Göreceğiz de. Göreceğiz mi görmeyeceğiz mi? Onu zaten ilerleyen bölümlerde göreceğiz. Ama onun dışında bu ikisiyle zor gider ya. Bir de hamilelik muhamilelik. Anlamsız muhabbet. Peki Soner sen şeyi ne yaptın abi? Gameplay izliyordun. Gameplay'i bu hafta zamanında kalmadı. Yani yoktu. Çok azı izleyebildim. Bu Seattle sahneleri biraz benziyor. Benziyor mu? Bu sevişme sahneleri daha önce oluyordu. Mesela geçen bölüm söyledim ya. Aslında o bloater savaşı olmuyordu. O sırada sevişiyorlardı falan. Baya gameplay'i aslında değiştiriyorlar. Belli zaten abi. Belli bak. Ne zaman bir dizide olayın merkezinden uzaklaşsalar sıçmaya başlıyor. Aynısı Game of Thrones'da oldu. Ne zaman yazarın yazdığından uzaklaştılar berbat bir diziye dönüştü abi. Bence burada da aynısı oluyordur diye tahmin ediyorum. Çünkü Last of Us 2 oyunu çok yüksek puanlı ve gelmiş geçmiş en iyi oyunlar arasında gösterilen oyunlardan bir tanesi. Sanmıyorum ki bunların yaptığı hataları oyunda yapmış olsunlar. O yüzden diziden çok korkuyorum. Daha da felaket yerlere gideceğiz diye. Evet. Artık bekleyip göreceğiz onları. Sonraki bölümleri izleyerek. Birinci sezon hepimizin hafızasında güzel kalacak ama değil mi? Yani birinci sezonla ilgili herhangi bir şeyimiz yok. Yok. Bir güzel de. Yok. Bendekiyle ilgili şunu söyleyeyim abi. Bence Ellie çok parlak oynuyor. Çok iyi bir oyunculuk sergiliyor. Ben diziyi Ellie için izlediğimi fark ettim. Şu dakikalarda. Yani 3 ve 4'te Ellie'nin oyunculuğuna yine bayıldım. 5-6'da 5'te yine çok iyiydi. Bu kız ileride çok büyük bir yıldız olabilir. Belki tipi Ellie vermez ama bu... Ben açıkçası 3. ve 4. bölüm özelinde bu söylediğine katılmıyorum. Ben Ellie'nin Ellie'nin karakterindeki yaptıkları oynamalar sebebiyle oyunculuğunun da bozulmaya başladığını hissediyorum. Yani karakterden çıktığını hissediyorum. Bu belki de benim hissim. Bilmiyorum. Ama iyi yerler yine vardı. Dediğim gibi sezonun başında. Ama özellikle bu bölümde hiç almadım ona. Sıfır. İşte o öpüşme sahnesi, sevişme sahnesi bilmem ne mesela. Hiç sıfır. Yani sanki aralarında herhangi bir aşk varmış. Herhangi bir istek varmış hissini iki taraftan da almadım yani. O hani hastanede kalkıp çığlık attığı sahneler. Sonra o... Çok iyi. İşte babasının mezarına Joel'in mezarına gittiği sahne. Bir de o mezara kahve bırakıyordu. Onu anlayamadım ben. O da açıklanmadı herhalde. Muhtemelen Joel kahveyi çok seviyor. Kahveyi seviyordu ya. Zırt pırt kahve yapıyordu. Herhalde Kolombiyalı. Aynen. Yumuşak içim. Medium roast. Ekstra şans. Ya Ellie'nin destekçisi önemli ya. Evet. Pedro iyi bir destekçiydi. Onu taşıyordu. Şimdi mesela Dina'yla çok olmadı bence de. Ellie tek başına taşıyamaz abi bence. O yüzden doğru düzgün bir adam yerleştirmeleri lazım. Şu hamile Dina'yı hamileliğiyle başka bir konuma koymaları gerekir herhalde. Yani koymayacaklar tabii ki de. Dina hep olacak. Çok büyük ihtimal. Acaba şey falan olur mu ya? Öyle şimdi bunlar hamileyken sevişti ya. Acaba İm'in yeni bir çocuk geliyor falan. Cenk sen o. İm'in muhabbetini bulacaksın. Abi benim için en önemlisi o. Yani o dünyanın kurtulması için o imünitinin bir şekilde genişletilmesi lazım ya. Oraya dönebiliriz bir noktada gibi hissediyorum. Belki güzel bir bağlama yaparlar yani. Bilemiyorum. Bir anlamda Dina'yla Ellie'nin sevişmesinden nasıl bir ırsi aktarım olur? Onu da tabii ki ayrıca değerlendirmekte fayda var. İşte belki birbirlerini ısırırlarsa falan bilmiyorum. Bak bu iyi fikir. Yoksa formül belli. Doğum yaparken ısırılacaksın. Aynen abi. Doğum yaparken ısırırsın. Isırıversin. Doğum yaparken Ellie ısırıyor. Göbek bağını ısırarak kesecekmiş. Dünyayı böyle kurtaracaklar. Her doğumda birini ısıracaklar. Her doğumda imyum doğacak o yüzden. Bence mantıklı bu arada. Bak şu an hiç fena fikir değil. Müze fikir. Alın abi doldurun. Laboratuvarı doğururken ısırttırın. Bir mantara olsun bitsin bu işe. Anneler ölsün. Kafayı kullanın biraz ya. Her şeyi biz mi söyleyeceğiz? Ama yeni doğanlar... Yaz onlarda lezbiyen olursa o zaman sıkıntı olabilir yani. Abi şu an aşırı bir şeye sinir oldum. Şu anda geldi veda aklıma. Şimdi Ellie imyon ya. Mesela bir çocuğu olsa o da imyon olacak mı? Olma ihtimali var. Ama olma ihtimali yok. Çünkü Ellie'nin çocuğu büyük ihtimalle olmayacak gibi bir durum var yani. İlk önce lezbiyenlik bariyerini aşması gerekiyor. Önce o bariyeri aşması gerek. Şu an dizinin gidişiyle ilgili bir takım kısıtlamalar var yani. Bilimsel konular bunlar. Ben birkaç kere de üstüne basarak söyledim. Tekrar söylüyorum. Daha önce izlediğim birçok dizide bu tip cinsel tercihlerin bana pozitif hisler yaşatabildiğini gördüm. Yani tamam mı? Mesela işte Sense8'de böyle bir şey yoktu. Hani gibi. Bana bir rahatsızlık vermedi. Burada da cinsiyetlerinin hiçbir önemi olmaksızın bir şeylerin zorlanıyor olduğunu hissetmek beni rahatsız ediyor. O zaman bu soruların cevapları hep bir sonraki bölümde diyerek dinleyicileri kandıralım. Ben şimdi beşinci bölümü izleyeyim en iyisi. O zaman haftaya görüşmek dileğiyle. Haftaya görüşmek dileğiyle. Görüşmek üzere.