The Last of Us – Sezon 2, Bölüm 5-6

“Yürüdük, Koştuk, Tırmandık… ve Hâlâ Seattle’dayız!”
🧍‍♀️ Yarım Saati Aşan Yürümeler
Bu bölümde karakterler o kadar çok yürüdü ki, biz bile koltukta otururken diz ağrısı çektik. Sanki GPS "en uzun rota"yı seçmiş! Bir ara düşündük, belki de Ellie adımlarını Apple Watch’a saydırıyordur.
🧟‍♂️ Stalker ve Clicker'lar Sadece Yer Altında mı?
Seattle’ın üstü pırıl pırıl, altı ise “Canavarların Survivor” sahnesi gibi. Üstte kahve iç, altta ölümüne kaç. Gerçekten, bu mantar kafalılar neden hep yer altında yaşıyor? Güneş kremi mi yok?
🏹 Scar’ların Acımasızlığı
Scar’lar bu bölümde “barış ve sevgi” kelimelerini kamptan kovmuş. Sessiz geliyorlar, sonra bir bakmışsın ok enseye... Bize bile psikolojik travma yaşattılar; şaka değil, duvarlara sessizce bakmaya başladık.
🩸 Dina'nın Okla Vurulması, Jesse'nin Dönüşü, Tommy ile Buluşma
Dina okla vuruluyor (ve biz yüreğimizle vuruluyoruz), Jesse bir anda beliriyor (hani sen ölmüştün?!), Tommy ile buluşma ise bir aile dizisi tatlılığıyla geldi. Hani bir ara “Yemekteyiz”e bağlayacak sandık sahneyi.
🧠 AI Hepimizi Aptala Çevirdi
Yapay zekâ karakterleri o kadar garip kararlar alıyor ki, biz artık joystick elimizde hayalden komut veriyoruz: “Ellie, sağa dön!” Ama yok, o yine düz gidiyor... Duvara çarpması an meselesi. AI = Aklımızla İlgilenmeyenler.
🎮 Oyun ile Dizi Farklılıkları
Oyun başka, dizi başka... Ama ikisi de ayrı lezzet. Fakat bazı farklar var ki, oyuncular "Böyle bir şey oyunda yoktu!" diye Twitter'da dava açacak neredeyse. Dizide Jesse ninja gibi geliyor, oyunda 3 saniyede kurşun yerdi.
🎧 Yeni bölümü kaçırmayın! Dinleyin, gülün, şaşırın... belki bir clicker da dinliyordur 👂💀

Bölüm İncelemesi

Çekim alanıma hoş geldiniz. Bugün artık Last of Us'ın ikinci sezonunu kapatmaya çok yakınız. Beşinci ve altıncı bölümleri konuşacağız. Altı ile beraber konuşacağız. Geçen hafta bizi satmayan Cenk bu hafta sattı. Evet her hafta zaten bu bölümde Cenk var mı yok mu sorusuyla giriyoruz. Diziden daha fazla reyting alıyor yani bu. Cenk'in olup olmaması durumu. Bu hafta katılamadı ama finali birlikte yapacağız diye konuştuk. Umarım uygulayabiliriz. Ya bir şey itiraf edeyim. Ben altıncı bölümü çok seviyorum. Beşinci bölümü de diğer bölümlere göre çok sevdim. Daha action falan vardı. Ama beşi izlerken birkaç yerde uyuyakaldım. Ya çok geç izliyordum ya çok yorgundum. Ya da alerji yapıp bende kafa yapıyor. O da uyku yapmış olabilir. Önemi yok. Belli kısımlar yok. Bir de bir hafta falan oldu benim onu izleyeli. Hatta dokuz gün falan oldu. Biraz şimdi baktım ama biraz yavaş kalırsam beni düzelt. Beşinci bölümde fena değilim gibi hissediyorum. Ben de altıya altıncı bölüme çok güvenemiyorum kendime. Aynı sebeplerden dolayı. Orada da artık sen taşırsın yani duruma göre. Abi süper. Altıyı da ben çok iyiyim. Onu dün izledim ve çok heyecanlıyım altıncı bölüm hakkında. Peki. O zaman beşinci bölümde başlıyorum. Ya bir kere ilk önce şunu söyleyeyim. IMDB puanlarını hani böyle arada bakıyoruz dedik. Hangi bölüm kaç puan almış diye. Yani o puanlardan biraz daha sapıyor gibi. Sanki yani o puanlardan daha iyi gibi bence bu bölümler. Çünkü o puana bakıp izleyince böyle çok birazcık beklentimi düşürüp izliyorum ben bölümleri. Benim beklediğimden biraz daha iyiydi. Abukluklar olmadı mı çılgınlar gibi oldu. Konuşuruz zaten onları da. Ama hani beşinci bölümde altıncı bölümde hani benim beklediğimden iyiydi yani. Biraz böyle farklı mevzular vardı. Beşinci bölüme nasıl girdik dersen. Zaten genelde bölümleri böyle bir ufak tefek flashbacklerle giriyoruz malum. Hani nasıl geldik o noktaya kısmını böyle fast forward tarzında böyle flashbackler alıyor. Burada da beşinci bölümde bu Wolf'lardan VLF'lerden bir ablamız var. Ve bir Asyalı bir çavuşla, çavuştu galiba onunla konuşuyor. Direkt öyle başlıyor konuya. Evet. Bu Asyalı VLF'den arkadaşımız da Park'tı galiba ismi. Zaten biliyorsun Korelilerin çoğu Park ve Kim oluyor genelde. Ya da Yong oluyor. O da olabiliyor sürpriz olarak. Bu Park yani Asyalı çavuş mertebesindeki arkadaşımız kendi ekibini seal'lamış, kapatmış. Böyle bir binanın eksi katlılığına. Böyle bir binanın eksi katlılığına. Böyle bir binanın eksi katlılığına. Böyle bir binanın eksi katlılığına. Bunun nedenini de zaten karşılıklı oturarak konuşuyorlar. Yani bu VLF'deki baş kadın, yani onun ismini şu an hatırlayamadım. Kimdi bil. Ben de hatırlıyamadım. Hatırlayamadım kadının ismini ama. O baş kadın çavuşumuz Park'ın karşısına geçiyor ve bunu neden yaptın diyor. Yani neden kendi ekibini oraya seal'ladın diyor. Ki o ekibinde de anladığımız kadarıyla daha sonradan aslında kendi oğlu da var Park'ın. Evet. Dolayısıyla orada da hemen bir giriş yapıyorlar. Ve diyorlar ki çünkü it's in the air dediler. Açık bir süre sonra radyo geri döndü. Kordosu, kapağı, yüzeyde. Olumlarıyla da bir eksi katlılığı bulacaklar. Ama oraya düştüklerine de baktık. O yüzden onlara devam etmemi söyledim. 5 dakika sonra radyo tekrar döndü. Bu sefer de ağrıyamıyordu. Sadece konuşamayabilirdi. Belki de çöktü. Ben de Leon'u çöktüm. O da, bu da, bu da. O da, bu da. Diyor. Yani mantar mevzusunun hani sadece ısırarak değil aslında havada da olduğunu söylediği için oradan kendilerini kapatmalarını söylediklerini söylüyor park. Ve dolayısıyla park da bu nedenle onları oraya seal'lamış oluyor. Ve sonra zaten tekrar mevzuya dönüyoruz. Abi it's in the air zaten bölüm adı. Ben şimdi hatırladım. Ve o it's in the air dediği zaman ben havada bir şeylerden dolayı bulaştığını anlamadım kesinlikle. Ya ben direkt anladım ya nedense. Ya it's in the air deyince aha artık havadan da soluyarak bunları alıyor şeyini algıladım ben. Çünkü hani o parkta böyle orada çok morali bozuk. Kötü durumda işte sonuçta kendi oraya en iyi ekibini yollamış. O ekip aşağıdayken işte bunları kapatmış. Ve direkt orada it's in the air deyince. Dedim ya bu demek ki artık havadan da kapıyorlar. Ben direkt orada aldım yani bir şekilde. Benim uykulu ve yorgun olduğum olduğu için tekrar diyorum abi. Kafa çalışmamış. Bu aralar zaten alt çalışıyor. Ya sana şunu söyleyeyim. Altı alakasız bir konu ama kafamın çalışmadığını şundan söyleyeceğim. Chat GPT ya da bu AI ile ilgili işler. Yapmaya başladığımdan beri ben beynimi daha az kullandığımı hissediyorum abi. Sende de oluyor mu böyle bir şey? Ya oluyor ya. Bu biraz korkutucu bir şey bence. Yani çünkü hani onu orayla çok rahat bir şekilde yapıp halledebileceğini biliyorsun. Ve inanılmaz zaman kazanacağını da biliyorsun. Ve hemen kolayına kaçıyor insan yani. Ve bu ne kadar alışkanlık olabilecek bir şey gibi ve biraz ürkütücü yani bence. Aşırı can sıkıcı abi. Ben çok tembelleşimi ve beynimin gerçekten hani böyle daha zayıfladığını falan hissediyorum. Yani ne kadar onu kullanırsam beynimi çalıştırmak için farklı şeyler yapmam gerekiyormuş gibi geliyor. Yoksa yakında aptal bir insan olduğumu kabul edecek duruma gelmeme çok az kaldı benim. Abi Indie Air sahnesinden sonra uzun süre yürüyorlardı galiba. Abi evet. Çok fazla muhabbet ediyordu. Ya bu bölümün klasik sendromu ya. Yani ilk başta böyle bir gazı veriyorlar. Böyle bir heyecan alıyorsun. Yani hani olayı hemen vurguluyor. Yani o bölümdeki ne işlenecekse onu böyle baştan bir veriyor sana. Daha sonra detaylarına giriyor. Ama o detaya da en sonuna doğru giriyor. Yani bölümün arasında koca bir boşluk oluyor yani. Çok abi. Bunda da öyleydi. Bence zaten en büyük bu işte puanları düşüren şey bu yani. Hani o böyle çok yukarıda başlıyor bölüm. Sonra ortada bomboş bir duraklama dönemi. Sonra sona doğru tekrardan hareketleniyoruz yani. Bu düşürüyor yani diziyi düşürüyor. Yani ilk başta o yukarıda aldığı enerjiyle devam etse çok daha güzel olacak bence. Bu niye bu şekilde bilmiyorum. Belki de yani adamın tarzı bu. Çok tabii orayı bilemeyeceğim ama. Bunda da öyle yani. Dediğin gibi bu şeyi veriyorlar hemen. Yani direkt işte o VLF işte bu It's in the Air mevzusu. Sealed'a falan filan acayip bir atraksiyonla başlıyor. Sonra bir anda yine Ellie'nin Unplugged şovuna dönüyor. Mevzu. Bu sefer konser salonuna giriyor. Aynen. Konser salonunda. Konser tarafına, salonuna gidiyor. Orada yine bir tane gitar müzik. Gitar bir şeyi, bir vurmalı çalgı falan bir şey buluyor. Yine orada bir unplug dinliyoruz yani. Neyse ki bu sefer Take On Me'yi söylemiyor da başka bir şey söylüyor. Şarkıyı hatırlıyor musun? Ben hatırlamıyorum tabii ki. Hatırlamıyorum ben de yani o bölümleri gözüm kapalı izledim yani. Bir an önce bitsin diye. Ama gitar çaldığını hatırlıyorum yani. Evet. Gitar ayını aldığını hatırlıyorum. Bende gerisi yok yani. Umarım çalmıştır. Umarım. Sonra ne oluyor? Abi daha sonra hatırladığım kadarıyla bunlar yine. Bir yere giriyor ve orada clicker'lar saldırmaya başlıyor. Ya da stalker'lar. Evet. Aynen süper. Boş boş binaları dolaşıyorlar yine anlamsız. O sırada yine bu Allah'ın unuttuğu bir yere giriyorlar. Ne hikmetse. Çünkü oraya girmezlerse olmaz biliyorsun. Yani illa böyle karanlık ve zifiri böyle sıkışık bir alana girecekler. Yine böyle bir alana giriyorlar ve orada daha önce konuştuğumuz ve nereye gitti ulan bunlar dediğimiz zeki clicker'lardan rastlıyorlar. Böyle arkadan bakıyor clicker. Böyle bir utanıyor geri kaçıyor falan. Böyle değişik bir interaction oluyor orada clicker'larla. Ama en azından ben orada sevindim. Aa tamam bunları silmemişler. Yine bu salak olmayan clicker'lar da tekrardan involved oldu diye düşündüm yani. Abi orası çok iyiydi. Zaten ne yapıyor bunlar? Direkt bir şekilde Ellie ile Dina'yı ayırıyorlar. Ve Ellie'nin üzerine çullanıyorlar ve onu yemeye başlıyorlar. O sahne çok güzeldi abi. Direkt yiyorlar abi o sahnede ya. Haldır haldır girişçiler yani. Dediğin gibi orada yine zibilyon tane var bu clicker'lardan. Ve bu clicker'lar yine biliyorsun ne hikmetse dışarı çıkmıyorlar yani o bölgede. Genelde kapalı alanda takılıyor. Takılan clicker'lar var. Abi Ellie'yi her bölüm beş kere ısırıyorlar bu arada. Yani bu da biraz artık şey oldu yani. Hani ilk başta ısırdı dönüşmedi immune falan filan okey o hikayeyi anladım. İkinci yani yine bir şey. Abi her bölüm. Birileri ısırıyor Ellie'yi yani. Yani tamam immune'sun da yani. Ellie'yi ısırmıyor. Isırmayan kalmadı abi. Zaten 100 bin tane clicker var. Sekiz tanesi ısırdı yani Ellie'yi. Abi bu bölümde o ısırılma sahnesinde Ellie artık hani her tarafından birisi ısırıyor gibi. Tam ne olacaktan derken Jessie geliyor. Aynen. Hani Ellie'nin onlardan kurtulması imkansız. Burayı çok abartı yapmışlar bence. Bu biraz abartı geldi. Evet. Ya çok bir bölümde yine bunu tartışmıştık yani. Çok fazla clicker koyuyorlar mesela o alana. Ama sadece ikisiyle uğraşıyor Ellie. Ya o sırada hatırlarsan zaten Dina da orada. İşte Dina'yı da bir böyle elektrik odası gibi bir yere kapatıyorlar. İşte o sırada Ellie ısırılarak oyalarken clicker'ları. İşte Dina kaçıyor. İşte o elektrik odasına giriyor. Daha iyi clicker olmazsa en azından çarpılarak öleyim diye oraya giriyor. O sırada Ellie sadece iki tane clicker'la mücadele ediyor. Yani. Yani bir şeyler 800 tanesi Dina'nın kafesine gidiyorlar. Ama tabii hiçbir şey olmuyor falan filan. Yani o noktada zaten Jessie geliyor ve Ellie'yi kurtarıyor dediğin gibi. Bu sefer de Jessie'ye aslında yalan söylüyor. Jessie de tabii onu o an alıyor. Bakalım Jessie ne zaman öğrencek. Ama Jessie'nin gelmesi de hani güzel oldu. Bir karakter gerekiyordu gerçekten. İkisi çok zayıf gidiyordu zaten. Jessie buraları dolduracak. Biz ya Tommy ya Jessie gelir diyorduk ya da ikisi gelir diyorduk. Şimdilik Jessie geldi. Jessie ölünce de Tommy gelir artık. Bu diziyi tahmin etmek biraz kolaylaştı abi. Zaten Jessie Tommy'le birlikte geldik dedi. Tabii Tommy'le birlikte geldik ama işte sabaha karşı bir yerde buluşacağız demişti. Yani aslında Tommy'le birlikte geliyorlar o mekana. Ama diyor ki işte Tommy bilmem nereden gitti. Ben de bu taraftan geldim seni arıyorduk. Sadece ikimiz geldik. Hani konseyi monseyi sallamadık siktir ettik daha sonra ikimiz karar verdik işte. Ve arkanızdan geldik o sırada da ayrıldık. Tommy'le de ertesi sabah. İşte bilmem nerede buluşacağız dedi orada. Ben yine büyük bir şey kaçırmışım. Ya ben bu diziyi ciddi izliyorum. Bu arada hani taşak geçtiğim her zaman. Bakmayın da yani ama ben alerji yapı kullandığım için o mahvediyor beni uyuyakalıyorum. Neyse bunlar bahane değil. Altıncı bölüm ve yedinci bölümde daha iyi olacağım. Hiçbir şey kaçırmayacağım söz veriyorum. Daha sonraki sahne çok güzeldi. Geçen bölüm biraz konuşmuştuk. O Scarlar ya da Seraphites'lar yine bir tane WLF askerini işte Wolf'u tutmuş. Ve onları nasıl cezalandırdığını görüyoruz. Ve bir önceki bölümde aslında çok dar bir sahne dediğimiz sahnede insanların nasıl öldürüldüğünü canlı olarak görüyoruz. Jesse, Dina ve Ellie ormanda ilerlerken birden ormana giriyorlar. Tabii clickerlardan falan kaçarken kendilerini bir tane ayinin ortasında buluyorlar. Aynen. Scarlar'ın olduğu yere kaçıyorlar. Yani şeyleri işte o Jesse gelip kurtardıktan sonra bunları işte koşarak kaçıyorlar. Ve oradan da Scarlar'ın gittiği yere giriyorlar. Çünkü o sırada bu Wolf'lar da geliyor mekana. Ve bunları kovalıyorlar aslında. Daha sonra Scarlar'ın alanına girince Wolf'lar bunları bırakıyor kovalamayı. Çünkü onun Scar hinterlandı olduğunu biliyorlar. Dolayısıyla orada bir böyle hani yüz yüze bir battle olmasın diye de girmiyor onlar. Daha sonra bunlar ilerliyorlar işte o orman tarzı yerin içerisinde. Ve senin dediğin sahneye geliyor. Ve işte bu yine birini bağlamışlar tepeden. Sarkıtmışlar. Yine orada böyle bir ciddi bir şey var. Böyle bir ritüeller, mitüeller. Ve karın deşen Jack durumu oluşuyor. Orada çok karizmatik bir tane adam vardı. Bunların başı herhalde. O bir konuşma yapıyor. Detaylarını hatırlamıyorum ama ne olursa olsun biz bunu affetmeyeceğiz. O cezalandırılacak gibi bir şey deyip adamın karnına dediğin gibi bir tane bıçak gibi bir şey sokuyor. O aletin adını bilmiyorum. Daha sonra adamı yukarı çekiyorlar. Ve bıçakla işte göbek deliniyor. Ve bütün iç organlar dışarı çıkıyor. Tam bu anda da diğer sahneyi yani tam bu anda da bir tane ok Dina'nın ayağına saplanıyor. Fark ediyorlar çünkü. Yine böyle ıslıklar mısıklar, ışıklar mı ışıklar yanıyor. Bunları fark ediyorlar. Ve o sırada da senin dediğin gibi işte sağdan soldan oklar geliyor. Bir tanesi de Dina'nın bacağına saplanıyor. İşte o noktada, o noktada Jesse Dina'yı kucaklıyor. Ve diyor ki ayrılalım. Ellie de diyor ki yani siz böyle kaçamazsınız. Ben şimdi dikkati üzerime çekeceğim. Ve buradan koşarak gideceğim. Yani ses çıkarıyor. Sağa sola ateş ediyor falan filan. İşte teorik olarak da Jesse ile Dina o sırada kaçıyor. Ya da kaçtığını varsayıyoruz. Ellie de bu sefer oradan, mekandan uzaklaşıyor. Ve ne hikmetse mucizevi bir şekilde o günlerdir aradıkları hastaneyi buluyor Ellie. Bir anda o kaçış sırasında. Ve karşısında hemen Nora çıkıyor. O da nasıl olduysa. Nora'yı buluyor Ellie. Ve tabii ki buna aslında işte arkadan yaklaşarak işte sessiz olmasını söylüyor. Yani yakaladığını gösteriyor. O sırada silah da var galiba Ellie de. İyi hatırlıyorum. Evet. Ya hiç hatırlamıyorsam. Daha sonra işte aralarında yine böyle bir karizmatik konuşmalar vesaireler geçiyor. İşte o sırada bir şey fırlatıyor Nora Ellie'nin üzerine. Ve koşarak kaçmaya başlıyor. İşte o sırada bir yandan da bağırıyor işte. İşgalci var burada vesaire gibi bir şey söylüyor. Ve daha sonra da işte o ilk sahnede anlatılan, o sealed olan, mühürlenmiş olan bölgeye kaçarken. İşte bu asansör boşluğundan iniyor Nora. Ve bunu takip eden Ellie de iniyor. Tabii aslında diğer Wolflar bunları görüyor, duyuyor. Ama onlar da o bölümün sealed olduğunu bildikleri için o asansör boşluğundan sonra kimse girmiyor. Çünkü herkes biliyor mevzuyu. Aşağı girdikleri zamanki sahneler çok güzeldi. Böyle havada uçuşan spor parçaları. Orada işte benim jeton düştü. Bunlar burada şey olacak diye. Tabii Ellie olayın farkında değil. Ellie'nin tek amacı Nora'dan Abby'nin nerede olduğunu öğrenmek. O direkt ona fokus oluyor. Ve Nora diyor ki işte sen o immune kız sen misin diyor. Onun da jetonu orada yeni düşüyor. Yanlış hatırlamıyorsan böyle bir muhabbet geçiyordu. Aynen, çok iyi hatırladım. Yani orada zaten işte havadan kapıyor mantarı. O noktada işte Abby'nin yerini soruyor vesaire. Ama ondan önce bir de şey muhabbet oluyor ya. İşte bu Abby'nin yerini öğrenmeden önce aslında Nora, Joel'in ne yaptığını söylüyor. İşte buraya geldi. Herkes Joel işte geldi. İşte seni aldı. O sırada herkesi öldürdü. İşte bilmem kaç tane birini öldürdü. Bu sırada öldürdüğü birisi de Abby'nin babası olan o masum doktor amcamızdı vesaire gibi şeyleri anlatıyor. Ama Ellie bunların hiçbirini sallamıyor burada. Biz iki. Ben mi? O immune kızın. Gerçeksin. Evet. Abby var. O yaptığını biliyor musun? Buna neyse değilim. Buna neyse değil. O herkesi öldürdü. O tüm o hastaneye. Ayrıca sadece bu insanın yaşadığı tek kişi. Buradan bir çözüm yapabilirim. O Abby'nin babasıydı. Ve Joel. Joel onu kafaya attı. O yaptığını biliyorsun. Biliyorsun. Ve orada şey diyor. Biliyorum diyor. Ben orada anlamamıştım. Şaşırmıştım yani. Niye böyle ne alakalı falan olmuştum. Daha sonra tabii altıncı bölümde nasıl bildiğini öğreneceğimiz için onu orada konuşuruz. Orada bir şaşırdım yani hani biliyorum mevzusuna. Sonraki bölüm zaten onu üzerine birazcık fokus zaten mevzu. Ya bu bölümde en son sahnede işte bu olduktan sonra Ellie gidip oradan bir tane boruyu alıyor. Abby'nin Joel'i öldürdüğü gibi o da aynı şekilde Nora'ya işkence yapmaya başlıyor. Ya aslında intikam için yaşadığını gösteriyor. Evet. Hatta orada Dina'ya gidip ben baba olacağım falan dedikten sonra Dina'yı bile sallamıyor. Hani tek amacı artık o gidip o intikam almak. Orada net bir şekilde karakteri ortaya koyuyorlar. Tabii Nora Abby'nin nerede olduğunu söylemiyor. Söylemiyor. Ya zaten abi söylemesinin hiçbir anlamı yok. Ya çünkü Nora zaten orada fucked up da olduğunun farkında yani. Mantarı koklamış. İçinden çekmiş ya da ne yaptıysa zaten hani. Öleceği belli. Ötekinin ölmeyeceği belli. O noktadan sonra söylemesinin anlamı yok ki yani. Yani ben Nora olsam ben de söylemem yani. Siktik'in de nasıl buluyorsan bul derim. Zaten ölmüşsün çünkü. Aynen öyle abi. Niye söyleyecek ki hani dediğin gibi kurtulma şansı yok ki. Yok yani. Ya mantar ha mantardan ölmüşsün ha boruyla dayak yemişsin. Yani zaten ölmüşsün günün sonunda yani. Söylemesinin hiçbir anlamı yok. Ama şey çok hoşuma gitti. Altı hani Abby'nin babayı öldürmesiyle Joel'i öldürmesiyle. Bu kızın elinden oraya saldırma sahnelerini yan yana koysam böyle ikisi birebir aynı. Evet evet. Orada prodüksiyon iyi iş yapmış. Ya bölümün son bu akış kısmı mükemmeldi. Oradaki saldırmalar, skar sahneleri falan. Hele bu alttaki sahneler kıpkırmızı oda falan mükemmeldi yani. Evet evet güzeldi. Keşke böyle sahneler çok fazla olsa. Aynen. Joshua olarak beni çok eğlendirdi. Evet ben o havada uçan mantar sporlarını falan da sevdim yani. O böyle hoşuma gitti o şey. Ya işte diyorum ya o ilk giriş ve son çıkış bölüm. Bölümden. Yani baya iyi yani. Ama işte arada böyle birazcık gereksiz sahneler var ya. Aslında bütün bunlarla doldursalar da çok daha aksiyonlu bir şey olacak yani. Bu arada bölümün adı Feel Her Love'mış. In The Air değilmiş. Ben yanlış hatırlamışım. Feel Her Love. Kim kimin love'ını hissetti burada onu anlamadım ama. Sende var mı bir bölüm ismiyle ilgili teorin? Yok. In The Air benim için hala In The Air değil. In The Air o bölümün adı. Ben gayet satın almıştım yani sen dedikten sonra. Abi ben de neden söyle atın dedim. Çok işte abi benim böyle saçma sapan şeylere inandırıyor. Bunların hepsi A.I abi. E.I olmasa ben bunu unutmazdım. Altur bu kısmı sana bırakmam lazım. Bölümün bitişi inanılmaz iyiydi ya. Evet evet. Ne oluyor son sahnede? Ne oluyor? Pedro Pascal kapıyı açıyor. Hey kiddo. Hey kiddo diyor. Orada böyle bir romantik anlar yaşıyoruz. Eski günleri iade ediyoruz ve hey giddy hey diyoruz. O noktada. Altıya geçiş yapabilirim o zaman abi. Joel'in çocukluğuna gidiyoruz. Joel ve Tony'yi görüyoruz orada. Tony korkmuş bir şekilde. Babasının gelip onu döveceğini düşünüyor. Joel ben onu handle edeceğim diyor. Bu arada babası geliyor. Polis. Ve ne oldu bana anlat Joel gibi sahneler geçiyor. Ama abi karakteri görünce ben baya bir mutlu oldum. Lalo ya Better Call Saul'da benim en sevdiğim karakterlerden birisi. Aynen ben de seviyorum onu. Ve dizide görünce biraz daha oynasın falan filan oldum. Süper karakterdi. Joel'in babası çok sinirli bir adammış. Ama diyor ki benim babam çok daha kötüydü. Ben ondan daha iyi bir babayım. Ve umarım sen de bir gün benden daha iyi olursun diyor. Yani aslında nesillen nesile ben seni döveceğim ya da kardeşini döveceğim. Ama ben babamdan az dövüyorum. Yani daha iyiye gidiyorum sen de daha iyi gidersin gibi bir muhabbet geçiyor. Ve aslında Joel'in neden bazı şeylerini söylüyor. Bazı şeyleri tolere ettiğini Ellie'ye karşı biraz anlatan bir ekleme olmuş. Bu benim çok hoşuma gitti. Ya o girişteki iki dakikalık sahne bölümü tamamen değiştiren bir şey oldu. Yani dört nesil sonra Optimum babaya ulaşacaklar yani. Ben onu anladım. Dedesi psycho'ymuş babası hani bir tık daha şey işte Joel birazcık daha uysa falan derken. Dört nesil sonra yakalayacaklar Optimum'u. Ya orada şey yani. O detayı anlatmışlar yani tabii iyi bir şey sonuçta. Joel'in Tommy'yi her zaman kolladığını da bir anda vurguluyorlar. Tommy'nin başı belaya girince işte Joel ona orada da abilik yapıyor. Ben orada bir de şey detayını yakaladım. Sen fark ettin mi bilmiyorum. Babasının kolundaki saat Joel'in sonra taktığı saat. Aa hayır. Babasının kolundaki saati bir yerde gösteriyor. Hani en son işte bu konuşmalar bittikten sonra böyle bir omuzuna dokunuyor Joel'in. İşte anlayacaksın falan falan gibi bir şey yapıyor. Evet. Ben fark ettim yani adamın kolundaki saat sonra Joel'in taktığı işte hani bir tane delik olan saat var ya. O onunla aynı yani. Aynen. Bu gereksiz detayı da paylaşmış olayım herkeste. Abi müthiş bir detay. Müthiş bir detay ve Joel ölünce de o aslında eliye geçiyor dediğin gibi bir delik var. Ya orada da şeyi gibi düşündüm ben hani yani evet tough bir baba vesaire hani bir sürü şeyler var. Ama işte hani günün sonunda babası ve hani onu da anısını yaşatıyor gibi bir şey. Bir düşünceye kapıldım. Belki de son derece saçma bir düşünce de olabilir yani ama öyle gibi hissettirdi bana. Ya oyunda da bu sahne yok. Aslında yani yönetmenin yaptığı ya da senaristlerin yapmak istediği şeyi yapmışlar. Benim buradan anladığım. Bize böyle şeyleri düşündürtmeye yöneltiyorlar. Ve Joel'i daha içselleştirmemize yol açıyorlar. Aslında ya çok güzel başladı bence bölüm. Daha sonra işte 15. doğum gününe gidiyoruz. Ellie'nin. Ellie doğum gününü kutluyorlar. Bir tane pasta alıp gelmiş Joel. Daha sonra ona bir gitar veriyor. O gitarı nasıl yaptığını görüyoruz. O gitarda harika bir şekilde yapıyor. Gidip böyle işte onun sevdiği, tasarladığı bir tane deseni gitara kazıyor. Orada Ellie hadi bana bir şarkı söyle diyor. Pedro orada Joel hemen bir şarkı söylemeye başlıyor. Ya orada şöyle bir de bir sekans oluyor. Yani her yıl Joel'in Ellie'nin doğum gününde yapmış olduğu şeyi gösteriyorlar. Hep bir yıl bir yıl bir yıl atlayarak işte 15. doğum günden ne yapmıştı. 16. doğum günden ne yapmıştı. 17. doğum günden ne yapmıştı. Hep böyle bir Joel'in bir çabası var yani. Ellie'yi mutlu etmek işte ona bir doğum günü sürpriz yapmak için. Ya oradaki bağı vurguluyorlar tabii ki falan. Ama ben açıkçası şöyle düşündüm yani. Onu vurgulamaya gerek yoktu bence bu kadar. Ya zaten biz Ellie ile Joel arasındaki o bağı kurmuştuk. Zaten hani o bir baba kız ilişkisi gibi görüyorduk zaten. Yani bunu bu kadar vurgulamanın bir anlamı yoktu bence yani. O biraz bana o kısım boş geldi o yüzden. Hani iki saat her doğum gününde ne yaptı. Aslında ona işte ne kadar da önemsedi vurgusuna ihtiyaç yoktu bence. Tek yaptıkları ekstra hani bizim üzerimize bilgi olarak attıkları şey her yıl biz aralarının ne kadar daha geliştiğini ve nerede aslında biraz koptuklarını gördük. Pek bu bölümün bize etkisi oldu. Hani ilk başta 15-16 yaşında her şey iyi giderken işte ergenliğe girdiği zaman her şey alt üst oluyor gibi bir bilgi oldu. Başka da pek bir şey olmadı. Doğru. Ama memori şeyler çok güzeldi. Hatıralar yani 16 yaşında gittikleri o müze sahnesi orada işte bir spaceship'in içine girmeleri Apollo 15'li galiba onun içine giriyorlar. Daha sonra Ellie orada tam olayı kavramaya o oyun oynamaya başladığı zaman Joel bir tane kaset veriyor. O kaseti ne olduğunu yani şöyle anlatayım daha toparlayayım. Joel bir kaset uzatıyor. O kaseti Ellie dinlemeye başlıyor. Joel diyor gözünü kapat kesinlikle değil. Deneyecek diyor. Ellie kapatıyor play tuşuna basıyor ve işte Apollo 15'in gerçekten fırlatma sahnesindeki sesleri dinlemeye başlıyor. Tabi hani o dünyada bunu nasıl bulacaksın inanılmaz imkansız bir şey. İşte Joel baba olarak ya da işte çok sevdiği bir kıza karşı yaptığı güzel bir jest oluyor. Kaseti verdiği zaman ben kesin David Bobby falan çalacak dedim abi. Aklıma hiç o kalkış sahnesi gelmedi. Evet. O da çok hoşuma gitti benim için aşırı sürpriz oldu. Evet evet gayet güzeldi o sahne ben de beğendim. Happy birthday kiddo. Bu ne? Bu bir şey. Bu bir şey ki çok çalışma için bir işlemi çekti. Çalış. Aç gözlerini. Olacak. 30 saniye ve bekliyoruz. Astronotlar da belirtiyor ki iyi hissettiriyor. T-25 saniye. 20 saniye ve bekliyoruz. Orada biraz da şey gibi oluyor sanki değil mi böyle işte her yıl Ellie'yi doğum gününü kutluyoruz vesaire flashbackler yaşıyoruz. Sonra 17. yaşına geldiği zaman böyle Ellie'nin o ergenlik problemleri devreye giriyor. İşte yok lezbiyenlik mevzusu işte tatu yapıyor falan koluna ne bileyim işte weedler midler içiliyor falan. Böyle some kind of ergenlik problems devreye giriyor. Aslında o noktada birazcık araları bozulmaya başlıyor gibi. Abi aynen öyle. O sırada da tekrardan böyle Joel aslında adapte olmaya çalışıyor yani hani bütün o ergen problemlerine rağmen işte onu bir şekilde alttan almaya şey yapmaya çalışıyor. Ve ondan sonra da zaten işte o bir sonraki noktaya geliyoruz. İşte bu beraber devreye çıkma konusu. Oradan da zaten aslında işte bizim ana o yaşadığımız mevzuya bağlanacak mevzu. İşte bu da nedir devreye çıkıyorlar Joel ve Ellie ve bizim bu psikiyatrist Gail'in kocasını buluyorlar. Ve Gail'in kocası da adını asla hatırlayamadım neyse artık. Eugene. Eugene mi? Eugene'i buluyorlar. Eugene de ısırılmış halde böyle güzelinden ısırmışlar böyle göğüs bölgesini. Yani bir Ellie ısırığı gibi değil yani bunu parçalamışlar herifi. Ellie de biliyorsun sadece üç tane diş izi oluyor ama Eugene'i almışlar yani. Etini koparmışlar. Koparmışlar yani. İşte o da ısırıldım falan diyor Ellie ve Joel de yapma ya diyor. Öyle demiyor tabii ki çünkü çok bariz çünkü burada kopuk bir parça var. Neyse bu Eugene'i buluyorlar ve ne oluyor sonra? Eugene ben karımı görmek istiyorum. Ona söyleyeceklerimi, onun bir haline ilgili söyleyeceklerini duymak istiyorum diyor. Harikasın. Joel bunu yapmak istemiyor çünkü potansiyel risk yani o riski alır mı Joel'a? İmkanı yok yani adam hani altımız survival modunda. Ama Ellie tabii ki Joel'e karşı gelecek çünkü ergenliğini taban yaptığı zamanlar. Eugene'in öldürmesini istemiyor. Hadi onun daha vakti var diyor. Elini kaldırıp bir ufak test yaptırıyor ona kadar sadece el titremediği için. Daha vakti var diyor. Biz bunu götürelim diyor bağlayalım. Atla beraber götürürüz sonra onu orada öldürürüz. Job karısıyla konuşsun. Joel de tamam diyor hadi sen git bakalım diyor. Atları getir diyor. Atları getirdikten sonra buluşup aşağıda beraber gidelim diyor. Joel ve Eugene yürürken bir silah sesi duyuyoruz. Orada ufak konuşmalar var. Alakasız onlara girmeyeceğim. Joel bir şekilde Eugene'i öldürüyor. Ellie geliyor atlarla beraber. Eugene yerde ölmüş bir şekilde. Ondan sonra. Sonra da tabii ki moral bir şekilde bozuluyor. İyice sinirleniyor. Ergenlik patlaması yapmasına bu kadar kaldı diyoruz. Daha sonra Jackson'a dönüyorlar. Jackson'a dönünce de Gina karşımıza çıkıyor. Çünkü kocası ölmüş. Ve Joel diyor ki işte bir çatışma vardı. Orada ölmüş. Orada ölmüş mü diyordu yoksa hani çok geç kaldık ben öldürdüm mü diyordu. Yo süper hatırladın. Yani orada aslında Joel yalan söylüyor Gale'e. Yani onu öldürdüğünü söylemiyor. Ya Joel orada niye böyle aşırı ofensif onu da çok algılayamadım. Yani tamam riske girmek istemiyor falan ama zaten riskli bir ortam yok. Yani adam dönüşmüş değil bir şey değil. Yani aslında bağlayarak götür edebilir yani. Biraz fazla gereğinden fazla korumacı yani. Hani gibi bir durum var orada. O biraz şey geldi mesela bana. Ya adam çünkü Ellie'ye karşı işte böyle daha şefkatli olmaya çalışıyor. İnsani duygular had safhada falan. Ama dışarı karşı. Başkası. Ruh hastası bir o***. Abi gözü hiçbir şeyi görmüyor. Hiçbir riski almıyor. Hiçbir yani yok. Suçsuz, günahsız doktorları headshot yapar. Daha zamanı olan Gale'ın yarısı yenmiş kocasını gidip ıssız bir yere götürüp öldürür falan. Hani böyle bir arada sert iniş çıkışlar var yani. O biraz değişik yani. O beni şeyde zorluyor yani hani. Ben niye böyle ki falan oluyorum yani. Yani korumacılığı anlıyorum da. Yani çok uçlarda ya. Evet. Ya böyle duygusallıktan ölüyor herif. Ya da yani cold blood'ı arası yok adamın. Yani o biraz değişik geliyor. Abi çok güzel soru bak. Ben bunu düşünmemişim. Bunu önümüzdeki haftaya kadar düşüneceğim. Bakalım bir şey bulabilecek miyim. Hani o babasıyla olan sahneden bir ipucumuz var mı? Pek oradan da yok gibi benim gördüğüm. Yo. Orada da çok bir şey yok. Yani orada da kardeşini koruyor yani. Hani orada da böyle bir... Psycho bir yaklaşım yok yani mevzucaz. Sosyopat bir durum yok yani. Bilmiyorum. O birazcık fazla uçlarda gibi olmuş gibi geldi bana. Bu Yujin'i öldürmesi ve arkasından geçen olaylar biraz aslında dediğin gibi abartı. Hemen şey sahnesine gireyim. Jina'ya diyor ki işte böyle oldu. Ölmüştü ya da işte onu öldürmek zorunda kaldık diyor. Orada tam olarak ne dediğini hatırlamıyorum ama yalan söylüyor Jina'ya. Ve daha sonra ne oluyor? Pardon. Yo. Aynen aynen doğru söylüyorsun. Tam dediğin gibi oluyor. Bambaşka bir şey anlatıyor. He was bit when we found him. Well he wanted to tell you that he loved you. And he wished he could say goodbye to you in person. But he didn't want to put you in danger. He wasn't scared. He was brave and he ended it himself. Tiamo sonra Ellie işte gözyaşlarıyla orada doğruyu söylüyor. Ya gitti o da kafasından vurdu mevzusunu açık açık anlatıyor Gail'e. That's not what happened. He begged to see you. He had time. Joel promised to take him to you. He promised to take you home. We promised us both and Joel shot ahead. Bir sonraki sahneye geçiyoruz. Bir sonraki sahnede aslında bu yeni yıl yemeğini yani ikinci bölümde gördüğümüz yeni yıl yemeğine dönüyoruz. Ama bu sefer aslında Ellie'nin gözünden görüyoruz. Daha önce biraz Joel'in gözünden görüyordur. Daha sonra orada işte itişmeler, kalkışmalar oluyor bildiğimiz gibi. İlk öpüşme oluyor Jina'yla. Daha sonra eve gidiyor. Evdeki sahnede Joel'i görüyoruz. Gitar çalıyor. Gitar çalarken yanından Ellie geçiyor. İkinci bölümü böyle kapatıyorduk aslında biz. Ondan sonraki sekansı görmemiştik. Ama bu sekansda artık altıncı bölümde Ellie'nin Joel'e geri döndüğünü ve konuşmaya başladığını görüyoruz. Bu konuşma çok güzel. Hani pek satır satır söylemeye gerek yok ama Ellie diyor ki ben sen bana yalan söyledin. Bugün Jina'ya söylediğin yalandaki suratından tanıdım seni diyor. Ne olduğunu bana anlat. Sana tek bir şans vereceğim. Ama eğer tekrar yalan söylersen benim için bitmişsin gibi bir şeyler söylüyor. Joel de Ellie'nin sorduğu sorulara evet yanıtını vererek işte gittim ben oradaki tüm Firefly'ları öldürdüm. Eğer öldürmesem sen olacaktın muhabbeti oluyor. Ellie de diyor ki belki benim ölmem gerekiyordu. İşte bunu yapmamalıydın gibisinden sinirle bir şeyler konuşuyor. Ellie'nin gözünden görüyordu ve yalan söyledi. Ve aynı yüzüydü. Aynı renk. Bence bunu biliyordum. Bunu da anlatacağım. Bir daha bir şans vereyim. Fiyatlarla ne oldu? Bana tekrar yalan söylersen bitti. Diğer tüm türetimler de vardı. Bir de bir türetim yapabilirlerdi. Sen mi? Ve Marlene? Bir türetim yapıyordu. Seni öldürecektim. O zaman ölmeyecekmiştim. Bu benim hedefimdi. Hayatım çok önemli olacaktı ama beni aldırabilirdin. Marlene'den aldırabilirdin. Evet. Ve ben ödeme paylaşacağım. Çünkü beni bırakacak olursan. Ama eğer o anda ikinci bir şansım vardı, tekrar yapacaktım. Çok iyi özetledim bu bölümü. Aynen böyle oluyor. Zaten aslında Ellie, Joel, Gay'le yalan söylediği zaman bir keyfi kaçıyor yani orada. Zaten o noktadan sonra sorguluyor hep. Doğruyu mu söylüyorsun, doğruyu mu söylüyorsun muhabbetinin oradan olduğunu anlıyoruz. Çünkü yalanını yakaladığı için. Ellie diyor ki yani bu göt yalan söylemişti daha önce. Dolayısıyla yine yalan söylüyor olabilir pezevenk diye düşündüğü için sürekli bunu soruyor dediğin gibi. Aslında orada bir soğukluk da hani bununla bağlantılı yani. Çünkü daha önce de sormuştu. İşte öyle. Orada ne oldu, o gece ne oldu vesaire diye. Neyse günün sonunda yine yeni yıl gecesi işte o son konuşmayı yapıyorlar aslında. Zaten aralarındaki de son konuşması zaten. Çünkü sonrasında ölüyor bizim Joel. Ellie'ye o gece ne olduğunu soruyor. Bu sefer de yani artık son bir şans veriyorum sana vesaire diye Ellie ve Joel bu sefer dediğin gibi, senin de bahsettiğin gibi anlatıyor her şeyi. Ama orada şey diyor yani Ellie affetmeyeceğim seni asla falan gibi bir şey söylüyor. Ve sanırım hani ondan sonra da böyle ölümüne kadar şey bir konuşma olmadığı için hani belki bu vurguyu bir daha görebiliriz yani. Hani böyle yarım kalmış bir şeyler gibi kaldı ya aralarında. Araları bozuk öldü adam falan gibi bir durum oldu çünkü. Ya aslında ikinci bölümde biz tamamen öyle olduğunu düşünmüştük. Hani araların kötü öldüğü gibi hatta bunu az biraz konuşmuştuk hatırlıyorum. Artık Joel bu olay tekrar olsa ben bir daha dünyaya gelsem ve bunu tekrar o anı yaşamak için. Artık Joel bu olay tekrar olsa ben bir daha dünyaya gelsem ve bunu tekrar o anı yaşamak için. Evet ve ben de ödeme ödeyeceğim. Çünkü sen benim için yürümeyeceksin. Ama eğer o zaman ikinci bir şansım olsaydı, tekrar bunu yapacaktım. Artık o dakikada hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. Yani çok duygusal sahneler. Ama Ellie dediğin gibi seni asla affetmeyeceğim diyor. Ama I would like to try diyor. Yani hani seni affetmeye çalışmak istiyorum diyor. Evet evet doğru. Yani aslında ilişkimizi düzeltmek istiyorum gibisinden geleceği bir mesaj veriyor. Biraz öyle ayrılıyorlar. Son konuşma biraz böyle. Ya duygusaldı ya çok güzeldi. Ya bir de Joel şey diyor ya hani sen bunu şu an anlamazsın ama bir gün çocuğun olunca benim neden bunu yaptığımı anlarsın diyor. O da ilk sahneye referans veriyor aslında. Aynen. Yani dizinin bu bölümü güzel bitiyor. Evet evet. O çocuğu da olacak bir gün. Dina'nın çocuğu olacak ve iyice canımız sıkılacak. Olsa nelerdi. Abi bölüm mekaniği olarak şeyi anlatayım. Bölüm bittikten sonra 10 dakikalık bir ekstra video vardı bunda. Dikkat ettin mi? İzledin mi? Ekstra sahneler koymuşlar. Yani sahneler değil de dizinin bu bölümünü anlattıkları bir 10 dakikalık sekans var. Orada şeyi anlatıyorlar yaratıcılar ve senaristler. Ellie'nin bir şekilde Joel'in neden yalan söylediğini anlaması gerekiyordu. O anlama sahnesi için aslında bu Eugene'in ölmesi sahnesini koymuşlar. Tam olarak dediğin gibi. Dina'ya yalan söylediği an Ellie aslında anlıyor. Yalan söylediğini, Joel'in Five Flies'larla ilgili. Zaten bölümün bir kısmında da şey vardı. Bu müzeye gittikten dönerken de bir yerde Five Flies'lar doğada vardı. Ellie orayı görünce de suratı bir değişiyordu. Yani Ellie'nin içinde aslında birkaç şey var, his var. O hisleri ama bir şeye koyamıyorduk. Kanıta koyamıyordu. Ve o yalan sahnesinde o kanıtı da kendince elde etti. Yaratıcılara göre böyleymiş. Evet evet. Evet çok mantıklı. Sen deyince şimdi oturdu bende de. Doğru söylüyorsun. Oyunda kesinlikle böyle bir sahne yok. Oyunda şöyle oluyor hatta. Ellie Salt Lake'de bir sahne geçiyor. Ve orada bir tane kasetçiler buluyor. O kasetçilerden dinliyor olan olayları. Ve Joel geldiği zaman ne oldu bana anlat diyor. Yani Salt Lake'de random bir sahnede öğreniyor aslında. Joel'in neler yaptığını. Ve dediğim gibi bu sahne yani şey sahnesi bu evin avlusunda konuştukları sahnede oyunun son sahnesi. O sandeden sonra aslında bir şey yok. Direkt ikinci bölüm bitiyor. Yani çok duygusal kapatıyorlar oyunu. Tabi Pedro Pascal artık bu bölümden sonra da yok. Evet. Bu sondu herhalde değil mi? Bir daha yoktur adam. Bir daha yok. O zaten 10 dakikalık arayı izle abi. 10 dakikalık arayın sonunda Pedro Pascal'ın setten ayrılışı falan herkesin 16'da iş muhabbeti falan var. Böyle güzel bir video koymuşlar buna. Apple TV bunu her büyük dizisinin sonuna yapıyor. Yani. Yani bölüm yöneticisi, yaratıcısı ve yönetmeni o bölümde ne anlatıldığını anlatıyor. Yani aslında güzel bir ekleme oluyor. Bazı şeyleri anlayamıyorsun çünkü izlediğin zaman. Evet evet doğru. Bu güzel oluyor. Bu bölümde böyle bitiyor altı. Ben bu bölümü çok sevdim. Arada boş yürümeler yoktu. Bir de hani Pedro Pascal'ı bol bol gördük. Eskiden neler olduğunu gördük. O kısımlar güzel. Diğer bölümlere göre yani ikinci bölümden sonra bu sezonda en çok sevdiğim bölüm bu oldu açık ara. Beşinci bölümde üçüncü sıraya koyarım. Ya beş de güzeldi bence. Ama arada çok boş yürüme vardı. Bence de. Ya zaten işte o şeyi düşüren biraz o aradaki boş yürümeler oluyor ya. Bir önceki konuşmamıza da söylemiştim yani. Bu aradaki bu boşluklar çok uzun tutulmuş yani. Ya onları biraz daha aksiyonla birleştirseler yani o başında ve sonunda verdikleri o böyle bir tapa vurduruyorlar ya konuyu. Ya oraları azıcık daha uzun tutsalar daha keyifli olabilir yani. Ama bu halini de beğendim. Onu da söyleyeyim yani. Yani çok da böyle gömeceğim bir ortam oluşmadı yani. Yok yok. Ya benim Seattle sahneleriyle ilgili en büyük sıkıntım abi açıkta clicker ya da stalker yok. Bravo. Bu çok saçma. Artık bununla bir çözüm bulsunlar yani. Çok mantıksız yani. Aynen. Bütün stalkerlar eksi katlarda bekliyor yani. Hiç yeryüzünde dolaşan yok yani. Ama bir an öteki bu kendi yerleşkelerinde karın altından fışkırıyorlardı yani. Ya her yerde sokaklarda falan clicker doluydu. Ya burada hiç yok. Yani o bir garip oluyor tabi. Bir de çünkü kapalı bir ortamda değil ya. Yani ne bileyim böyle fenslerle falan kapalı bir alan da değil yani neticede. Allah'ın açık Seattle'ı. Abi aynen öyle. Ya yerin altından sporlar patlayacak. Ortalıkta clicker yok ya. Aynen. O sporlar da bir şekilde yeryüzüne ulaşamıyor ya. O da ayrı bir şeydi. Hadi neyse oraya da girmeyeyim yani. Ya o kapıyı kapayınca hiç spor geçmiyor aradan. Öyle de bir... Bitmiyor. Havalandırma falan yok alt katlarda. Asla. Asla. Final bölümüne geldik. Finalle ilgili beklentim artık bilmiyorum. Skarmıkar eşinin içinde olursa çok iyi olur. Ama Abby peşinde koşarsak yine sıkıcı bir bölüm olacak gibi. Sezonu kapatacağız. Sezon son bölümü şeyi yapabiliriz. Sen, ben, Cenk online izleyebiliriz abi. Güzel olabilir. Olabilir yapabiliriz ya. İyi olur. Ben varım. Bitiminde de hemen çekeriz. O zaman Cenk'le koordine olalım. Tamam. Beraber izleyelim. Aynen güzel olabilir yani. Son bölüm ne bekliyorum bilmiyorum ama Tommy ile buluşurlar artık. Tamam. Tamam. Tamam. Bir de oraya eklerler. Lazım abi. Bir tane abi lazım bunlara. Dina'nın ayağına ok girdi. O oku çıkarmamışlardır umarım. Pedro'nun karnından tahta çıkardıkları gibi. Aynen. Çünkü kurtaramazlar. Zaten hamile. Aynen. Kurtaramazlar yani. Bir de orada baskı uyguluyor. Yani artık bunu açıklamayalım. Yıllarca House izledik. Şu oklar, saplanma okları çıkarmayın arkadaş. Ya bunu biz söylemeyelim artık yani. Altun, 3. sezona adım atacağımız son bölümde görüşmek üzere. Evet. Güzel bir bölüm umut ediyorum. Beraber online izlersek de böyle harika hemen sıcağı sıcağına yorumlayıp güzel bir bölümle kapatabiliriz 2. sezonda. Hatta şey yapsak nasıl olur? Reactionlarımızı yani diziyi izlerken ki konuşmalarımızı podcast olarak yayınlayabiliriz. O da olabilir. Her şeye varım ben. Sıkıntı yok. Mükemmel ya. Yaratıcılık bize gençler. Aynen. O zaman haftaya görüşmek üzere. Hoşçakalın. O zaman evet final bölümünde görüşmek üzere.