Interstellar: İkinci Bölüm

Bu bölümde, Interstellar’ın nefes kesici bilim kurgu yolculuğunun derinliklerine iniyoruz! Cooper’ın uzaya çıkışı, Endurance ekibinin kritik görevleri ve zamanın akışına meydan okuyan olayları adım adım inceliyoruz. Miller ve Mann’in gezegenlerindeki hayati mücadeleler, Gargantua’nın devasa çekim gücü ve Cooper’ın en büyük fedakarlığı, filmdeki bilim ve duygunun nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor.
Filmin en çarpıcı anlarından biri olan Tesseract sahnesi, zamanın beşinci boyutta nasıl işlendiğini ve Cooper’ın Murphy’ye kritik bilgileri nasıl ilettiğini açıklıyor. Peki, Nolan bu sahneleri nasıl inşa etti? Gerçek bilimle ne kadar örtüşüyor?
Son olarak, Cooper İstasyonu’na varış, filmin kapanış sahnesi ve Interstellar’ın verdiği büyük mesaj üzerine konuşuyoruz. Aşk, keşif ve insanlığın sınırlarını zorlama temalarıyla bu destansı yolculuğu noktalarken, filmin zamanının ötesinde olup olmadığını tartışıyoruz. Eğer Interstellar sizi de derinden etkilediyse, bu bölüm tam size göre! 🚀✨

Bölüm İncelemesi

Çekim alanına hoşgeldiniz. Bugün Interstellar filminin ikinci bölümüyle karşınızdayız. Erkan naber nasılsın? İyiyim bomba gibiyim. Interstellar'ı bu bölümde bitireceğiz. Heyecanlıyım çünkü ikinci yarısı ilk yarısından daha heyecanlıydı. Değil mi? Tam böyle olaylar olaylar diyeceğimiz yerde ara vermiştik. Ama ikinci bölümde coşkuyu tavan yaptıracağınız gibi hissediyoruz. İkinci bölüme girmeden sana şey sorayım. Bu arada plansız konuşuyoruz o çok hoşuma gidiyor şu an. İlk bölümde söylemek isteyip söyleyemediğin bir şey var mı ilk yarı ile ilgili? Aklında kalan. Yani birçok şey söylemek isteyip söyleyemedim. Çünkü ikinci yarıda bazı şeylere ihtiyaç duyuyorduk. Onları söylemeden onları konuşmayalım diye. Ama onun haricinde yok şu an ikinci bölüm için çok heyecanlı. Benim aklımda tek bir şey kaldı. Bölümü bitirdikten sonra seninle konuşurken. Orada kum fırtınası gelirken New York, Yankee. Biz maç yapıyordu. New York, Yankee Amerika'nın en büyük bejbol takımlarından birisi. Yani aslında o distopiyada her şeyin ne kadar kötü olduğunu, her şeyin ne kadar anlamsız hale geldiğini gösteren güzel bir sahneydi. Onu söylemeyi unuttuk. Ben sadece bunu eklemek istiyorum. O zaman ikinci bölüme sen başla. İkinci bölümde neler oluyor? Nerede kalmıştık? Oradan al götür bizi. Ben de aralara gireyim. Kaldığımız yerden devam edelim. Nerede kalmıştık? Artık Profesör Brandon son zamanlarıydı. Hastalanmıştı. Yaşama gözlenmişti. Kullanılacak ama bir taraftan da Murph'le olan bir konuşması var. Onu izliyoruz. Brandon bir şekilde olayı anlatmaya çalışıyor. Yani korktuğumuz başımıza geliyor. Halbuki Brandon çalışmalarında meğerse bizi kandırmış. Bunu Murph'e söylüyor. Murph tabii başta inanmak istemiyor belki. O yüzden anlamamazlıktan geliyor ama daha sonrasında anlıyor. Ve diyor ki bu büyük bir problem. Bunu da gidip videoyla aktaracak. Yani çünkü inanılmaz kötü bir olay. Bütün insanlığı geride bırakmışlar demek bu. Brandon bir formül çözmeye çalışıyor ama formül çözümsüz. Sadece işte orada giden embriyolarla yeni bir hayat kurulabilir. Tamam insanlık devam edecek ama geri kalan herkes dünyada kalacak gibi bir durum söz konusu. Aynı sıralarda da biz diğer tarafta Dr. Man'in gezegenine gidiyoruz. Çünkü hani şeyleri düzgün geliyor. Datalar düzgün gibi kullanılabilir. Hani şey yapılabilir bir gezegenmiş gibi geliyor. İlk gezegene girerken hatta buluta çarpıyor gemimiz. Bulut kırılıyor falan. Biz orada bir şaşkınlığa düşüyoruz. Bulut nasıl kırılır? Falan diye. Çok etkileyici bir sahneydi. Oradan gelişleri de çok iyiydi. Hem aynı zamanda böyle güzel bir bulut görseli görsellerinin arasından geçerken bir anda ona çarpmaları gerçekten hem şaşırtıcı hem komik. Orada bir donmuş bulut olayı var. Tabii Dr. Man'in yanına gittiklerinde bir bakıyorlar ki kendini artık şeyin içerisinde koymuş. Podun içerisine koymuş. Sonradan öğreniyoruz ki katmat zamanı bile yazmamış. Çünkü yiyecek ne yemek var ne bir şey var hiçbir şey kalmamış. Kendisini oraya öyle gömmüş aslında suyun içerisine. Cooper geldiğinde. Ona sarılıyor. Çünkü bir insan görebileceğini hiç düşünmemiş. Uykusundayken de zaten herhalde bunu şey yapmış fark etmiş. Ama bir şeyler ters gidiyor. Bir sıkıntı var yani. Bu sıkıntının da nedenini sonra sonra anlayacağız. Man'i kaldırdıktan sonra bu video tabii yüklenmiş oluyor. Biz o sırada videonun Brand'e geldiğini görüyoruz. Brand bunu izlerken ona destek olabilmek için Cooper da yanına geliyor. Kızını da görmüş orada. Böyle bir sarılıyor gibiler. Ama o tarafta kız olayı açıklıyor. Diyor ki Murph. Bizi burada yalnız bıraktınız. Bunu biliyor muydun? Bunu bilerek mi yaptınız? Çünkü bu çözümsüzmüş yani. Daha öncesinden de biliniyormuş. Şok içindeler. Dr. Man şok içinde değil. Tabii ki öyleydi diyor. Çok daha öncesinden çözülmeyeceği farkındaydık diyor. Biliği gerekiyor bize. Kuantum bilgisi gerekiyor diyor. O sırada Cooper'ın kafası tekrar çalışmaya başlıyor. Yani neler yapabiliriz? Nasıl alabiliriz? Falan diye düşünmeye başlıyor. Ama bunun da bir taraftan imkansız olduğu belli. Birazcık zor bir olaylar var yani. Tam da bu sırada artık herkes datayı falan sorgulamaya başlıyor. Ben gireyim diyor. İşte bir bakayım. Senin robotunun içinden çıkartalım bu datayı. O bozuk diyor. Bir şey diyor. Bir problem var diyor. Dr. Man birazcık ortalığı karıştırıyor aslında bakarsak. Çünkü tek derdi birazcık kurtulabilmek oradan. Sonrasında Cooper'da hani geceye kalmadan bazı şeyleri indirmek ve artık hani buraya yerleşebilmek istiyor. Dr. Man tabii bu durumdan rahatsız. Onunla bir yerleri göstereyim diye çıkıyorlar. Giderlerken fark neresinde? İşte anteni var bu adamın. Neresiyle iletişim kuruyor. Hepsini anlayıp. Evet. Yani son kavgasını verip kaçacak oradan belli ki. Ki o sahneyi izliyoruz beraberce. Bir uçurum gibi bir yerin kıyısını aşağı atmaya çalışıyor. Sonrasında kavga başlıyor. Sonrasında da aslında Dr. Man Cooper'ın vizörünü. Vizör mü denir bilmiyorum. Astronot giysinin önündeki şeyi kırıyor. Ve artık bir problem var. Yani nefes almakta zorlanıyor. Cooper bir sıkıntı var. Ve Dr. Man de doğruca Beyz'e doğru hareket ediyor. Çünkü artık oradan kaçması gerekecek. Bu sahnelerin temelinde ben. Orada Murph'ın bizi burada yalnız bıraktığımız kısmında. Artık bir şeylerin değiştiğini, kırıldığını görmeye başladım. Yani iki taraf içinde artık böyle laylaylon bir şey yok. Yani iki taraf da oyalanıyordu. Yıllar geçiyordu. O gayvan çunumun kenarından bir şeyler yapıyordu. İşte oraya indik buraya çıktık. Birazcık anladık durumu ama hala bir aktivite yok. Bir hızlandırma yok. Bir şeyleri kurtarma yok. Ama buralarda bir yerlerde bir kırılma var gibi hissediyordum. Sen nasıl hissediyordun Soner? Ben de aslında o robotun parçalandığı. Gördüğüm zaman onun bilinçli yapıldığını hissettim. Yani ben aslında bariz yalan söylediğini gösteren birkaç ipucu var. O sahnelerde bu arada ilk bu gezegene gelirken iki gezegen arasında kalıyorlar. Bir Edmonton gezegeni diğerinin gezegeni hangisine gideyim diye oylama yapıyorlar. Oylama sahnesi de çok güzel. O karar verme süreçleri de çok güzel. Brand Edmonton'a aşık onu biliyoruz. Cooper'da brandin oraya gitmek istemesini buna bağlıyor. Dataların daha güvenli olduğuna inanmıyor. Cooper'da tamamen içgüdüsel olarak sadece sevgisinden dolayı oraya gideceğini düşündüğü için Man'in gezegenine gitmek için zorluyor. Aslında burada şeyi de görüyoruz. Man yapacağı hareketlerin bir ön çalışmasını ya da ön açıklamasını da yapıyor oraya giderken. Diyor ki sen çocuklarını çok seviyorsun. Çocuklarını çok sevdiğin için onlar için her şeyi yaparsın. Bu yaşama içgüdüsü diyor. Bu yaşama içgüdüsü seni çocuklarına geri götürecek diyor. Ama orada da ihanete başladığı zaman Cooper'ın vizörünü kırdığı zaman Bak ben hayatta kalma içgüdüsüyle bunları yapıyorum. Benim bunu yapmamın nedeni bu. Bunu lütfen kişisel algılama gibi şeyler söylüyor. Daha sonra tabi ki o dataların yanlış olduğunu görmek de beni açıkçası çok üzüyor. Biraz orada kazıklanmış hissediyorum. Man'e karşı çok büyük öfke duyuyorum. Bu arada Man'i de Matt Damon oynuyor. Matt Damon'u da çok seviyorum. Ama orada öyle gıcık bir karakter olması beni ayrıca üzmüştü filmde. İlk izlediğimde çok sinirlendiğimi hatırlıyorum. Çünkü Matt Damon'ın Man olduğunu görünce Oradan iyi şeyler çıkacağını hissetmiştim. Orada gayet güzel film beni yanıltıyor. Matt Damon'ın bu kaçıncı kez geride bırakılışı peki? Öyle bir durum vardı. Mars'la da geride kalıyorduk. 3 müydü 4 müydü? Mars'la. Aire Ryan'ı kurtarmak. Bir tane daha vardı. Interstellar. 3 tane. Bir tane daha var. Hatırlayamadım. Ama hepsi de geride bırakılıyor. Demek ki bırakılacak bir adam Matt Damon. Aslında ben Matt Damon'ı yanlış tanımışım. Bu arada ufak bir şey sorayım sana. Belki bunu sonraki bölümde de anlatacağım. Daha detaylı konuşuyoruz da. Matt Damon rolünde KSF'deki'nin oynaması çok daha güzel olurdu bence. Çünkü ben KSF'deki de çok beğeniyorum. O böyle sert karakteri biraz daha gerçekçi oynayan, çok drama uygun bir oyuncu. O sahnelerde daha iyi olabilirdi gibi geliyor. Ama tabii casting kim, ben kimim abi? Olabilir ama yani Matt Damon'la da kötü olmuş diyemem herhalde. Garipsiz insan. Daha iyi kararlar verebilecek bir oyuncuymuş gibi görünürken bir anda twist etmesi. Gerçi onun da derdi belli yani. KSF diyor ki yani bu siz yapamayacaksınız. Ben bu insanlığı yaymaya ben yayacağım bunları falan diyor. Gibi bir durumu da var aslında. Tabii aynı zamanda kendi survival'ını da gerçekleştirecek. Ben aslında bu sahnelerde biraz önce söylediğim şeyi biraz devam ettirirsem iki Cooper'ın da bir anda sertleştiklerini gördüm. Kız da adamımız da ikisi de sertleşti. Yani o şeyden çıkıldı artık. Yani ya kurtaracaksın ya batacaksın bir şeyler olacak yani. Artık bunun önüne geçmenin bir şeyi yok. Mesela Murphy kardeşinin yanına gittiğinde çocuğun ve eşinin hasta olduğunu görüyor. Onları kurtarabilmek için gidiyor bütün işte tarlayı yakıyor ve arka taraftan kaçıracak. Tarlaları yakıyor yani komple gidiyor yakıyor. Çünkü şey artık yani sinirden şey olmuş durumda. Yani artık yapılmaması gerekenlerinin yapıldığını görünce bunu artık bir başka aldırır durumu söz konusu. O yatağın baş ucunda ya siz biliyorsunuzdur bu işi. Brand hocam falan diyen Murphy gidiyor. Artık yerine ben bu işleri yapacağım diyen Murphy geliyor. Diğer tarafta da Cooper'ı görüyor. Ve Cooper da kandırılmış bu tarafta. Bir taraftan da dövülmüş nefes almakta zorlanıyor falan. Sonrasında tabii ki Brand tekrar geliyor kurtarıyor onu. İşte uçak mekiği alıyor. Doktor Men'in peşine düşüyorlar tamam. Ama artık o işlerin kırıldığı nokta. Mesela bundan sonrasında Cooper'ın da aldığı kararlar daha keskin daha net. Ne olması gerektiğini biliyor. Kimseye de dert aldırmak zorunda da değil. Yapmak istediği her şeyi yapıyor gibi bir durum söz konusu. Ben burasının asıl filmin kırılma noktası. olduğunu düşünüyorum. Aslında çok güzel bir çıkarım yaptın. Bir de bu sahneler üst üste. Bir onu bir bunu görüyoruz. Bir onu bir bunu görüyoruz. Tam olarak dediğin şeyi aslında vermiş yönetmen. Sen deyince ben daha net anladım. Çünkü ilk yarı bir yerlere gidiliyor geliyor. Bir tür setup var ama her şeyi de herkes birbirine açıklıyor. Herkes böyle daha yumuşak daha oyalanıyor. Bak Murphy kaç yaşına gelmiş. O seneye kadar çözülememiş bir problem var ortalıkta. Hala Murphy diyor ki çözeriz ya falan. Ama nasıl çözeceksin yani. Bir problemler var demek ki. Dedin de haklısın. Beyza gittikleri zaman da Romilly tarzı benzeyen robotu kurtarmaya çalışıyor. Kurtarmaya çalışırken de bütün kablolarını falan takıyor. Her şeyi yapıyor ama en sonunda bir human neksis gerekiyor. Daha sonra o bu yetkiyi robota verdiği zaman robot birden patlıyor. Ve Romilly orada ne yazık ki ölüyor. Romilly de şimdi aslında çok iyi bir karakteri temsil ediyor. Yaptığı her şeyi doğru kararlar veriyor. Bütün ekibe sahip çıkıyor. Onları hatta 23 yıl Mekik'te Endurance'da tek başına bekliyor. Ama yine ölen ne yazık ki Romilly oluyor. Romilly'nin az sahnesi olması da aslında film için gerekli bir şey. Çünkü film daha fazla uzayabilirdi. Ama ben biraz daha Romilly'yi aktif görmek isterdim. Çünkü çok aklı başında birisiydi. Her decision anında çok iyi devreye girip doğru kararlar vermelerine yol açan bir karakterdi. Romilly ölüyor. Patlama olduktan sonra tabi biz Manny'i yakalamak zorundayız. Yoksa yani alıp gidecek Endurance'ı. Ve bunlar burada kalacaklar dandik bir gezegende. Peşine düşüyorlar. Dr. Man Endurance'ı kitlenmeye çalışıyor ama yapamıyor. Artık iyi pilot olmadığından mıdır ya da işte o acelenin verdiği o ortamdan mıdır? Kitlenemiyor bir türlü. Cooper da bunun yanlış olduğunu düşünüyor. Bir şeyler sorunlu olacak hani yapma sakın bunu falan diyor. Biraz anlatmaya çalışıyor ama dinlemiyor Dr. Man. Yani ben buradan gideceğim bunları da yapacağım. Siz beni tutamazsınız buraya getirmeye çalışıyor. Tam bunları söylerken artık Cooper anlıyor ki tam kitlenmeden devam etmeye çalışacak. Ve büyük bir patlama olacak farkında. Geri çekiliyor Maki'yi ile ve uzakta beklemeye başlıyor. Tam da denilen oluyor. Dr. Man bunları yapmaya çalışırken kapak açıldığında bütün o parça patlıyor. Bu patlamayla beraber de artık dönmeye başlıyor Endurance. O patlamanın verdiği olan şeyle beraber. Belki de Interstellar'ın en epik görsellerinin olduğu, en epik sahnelerinin yaşandığı yer orası. Biz Endurance'ı dönerken görmeye başlıyoruz. Ve Endurance artık gezegene doğru düşmeye başlayacak. Başka şans yok yani hiçbir şey yok artık. Maki'yi de öyle bekleyen Cooper var. Endurance dönmeye başlıyor. Ve bu dönüşe doğru ilerlemeye başlıyor Cooper ile Brand. Ve artık ikisi de beraber dönmesi gerekiyor. Dakikada 68 tur atıyor. Ve tur atacak. Aynı zamanda birbirine çok yaklaşacaklar. Bu zaten sadece dönerek düşmüyor bir taraftan da bir yere doğru düşüyor. O yüzden bir taraftan da onu da aynı şekilde getirmesi gerekecek. Ve sonrasında bağlanması gerekecek. Yani inanılmaz zorluktan bahsediyoruz. Zaten makine de orada bu imkansız diyor. It's impossible diyor. Ama bizim orada Cooper'ın artık şeyi var. It's necessary dediği. Bir an var. Yani impossible olması önemli değil. Yani bu olmazsa zaten yapacak hiçbir şeyler yok. O yüzden havada dönmeye başlıyorlar ikisi de aynı anda. Ve o kitlenme sekansını göreceğiz. Oradaki durum bize yukarıdan gösteriyor. İkisinin de dönüşünü. Dans ediyor gibiler böyle havada. Aynı senkronu yakalamak zorundalar. Aynı senkronu yakalayacaklar ve kitlenecekler. İnanılmaz büyülüydü. Herhalde en etkilendiğim ve en yükseldiğim sahnelerden bir tanesiydi. Hans Zimmer'in de buna katkısı çok büyük. Sonrasında katlanıp. İtmeye başlıyorlar Endurance'ı ki artık gezegenin çekim etkisinden kurtulacaklar. Ben bu sahnede şeyi hissetmiştim yani Endurance ne kadar büyük. Orada böyle bir çekim var düşüyor düşerken onu itiyor. Sanki ben itiyormuşum gibi hissetmiştim. Zaten interstellar da büyük ölçüde böyle yer çekimi üzerine çekim üzerine gravity üzerine kurulu olduğu için. Onu da ayrı bir sahne sahne bize veriyor olması da beni bayağı etkilemişti. 68 rpm'e baktım ben. Yani dakikada 68 kere döndüğün zaman. Ne kadar G yapar gibisinden. Çünkü o sahnede Brandt ve Cooper bayılıyor. Ve bu bayılacağını da söylüyor aslında Cooper bunu bildiği için. 48 mil per hour oluyormuş. Saatte 48 mil'lik bir hız oluyormuş. Ve bunu dönüyorsun. İnanılmaz güzel gösterdiler oradaki bayılışını. Tam kitlenme anında ikisi de artık stabil hale geldiği için kendilerine geliyor. Kaç G ediyor falan onu bilmiyorum da. O bağlanma sahnesi dediğin gibi yukarıdan göstermesi. Dunstead'in harika tabir. Gerçekten birbiriyle dans eden iki tane mekanik büyük geminin birleşme sahnesi harikaydı. Zaten bu sahneyi görüp benmemek bayağı bir çılgınlık olur. Çok güzeldi. Bağlandıktan sonra ne oluyor? Artık burada yapabilecekleri tek şey var. Endurance dediğin gibi Grancho'ya doğru yaklaşıyor. Döndüğü için onu stabil hale getirmeleri gerekiyor. Stabil hale getirdikten sonra da artık ne yapmaları gerektiğini tartışmaya başlıyorlar Cooper ile Brandt. Artık orada yapabilecekleri tek şey. Ama tek gezegen Edmund'a gitmeleri. Edmund'a gidebilmeleri için de yeterli yakıtları yok. Yeterli yakıt olmadığı için nasıl gidecekler? Bu sefer bunu düşünüyorlar. Cooper diyor Grancho'ya yaklaştığımız zaman onun etkisini kullanarak hızlanalım. Hızlandıktan sonra da belli bir noktadan belli bir açıyla çıkalım. Endurance'a doğru hızlı bir şekilde gidelim diyor. Bu plan çok güzel bir plan. Bunu uygulamaya başlıyorlar. Tam bunu uygulayıp Grancho'ya yaklaşırken açılarını düzenliyorlar. Her şey tamam. Tam yörüngeden çıkacakları an Cooper ve Tars iki gemiyle Endurance'dan ayrılıyor. Brandt tek başına kalıyor. Cooper orada sen git dünyayı kurtaracak yeri bul. Bizi kurtar diyor. İnsanlığı kurtar diyor. Orada büyük bir fedakarlık yapıp ayrılıyor. Bu ayrılmanın nedenini ben biraz araştırdım. Zaten Endurance'dasın neden ayrılıyorsun diye. O da şuymuş. Karadeliğin etkisiyle hızlanıyorlar. Fakat hızlanırken gemi çok ağır olduğu için Endurance'a gidecek hıza erişemeyecekler. Çünkü ne kadar ağır olursan hızın o kadar yavaşlıyormuş. Yani Grancho'dan kazandığın hız onun seni hızlandırma yeteneği azalıyormuş. O yüzden hafiflemesi gerekiyormuş. Belli bir noktada o yüzden ayrılıyorlar. Eğer Endurance'a bağlı olarak kalsalar hiçbir zaman Edmund gezegenine gidecek bir hıza erişemeyecek Endurance. Güzel bir söz var. İlerleyebilmek için bazı şeyleri geride bırakmalısın diye bir konuşma oluyordu. Galiba daha öncesinde oluyordu. Orada da aynı konuşmayı devam ettiriyorlar. Ve onlar da geride kalacaklar. Yani bizi geride bırakmalısın durumun söz konusu oluyor. Yalnız o sahnede de en tekrar izlediğim şey. Çok hoşuma gitmişti. Tars değildi galiba diğer robot şeydeyken. Case. Case kullanacak artık Endurance'a. O da gidecek oluyor. Sana iyi uçuşlar falan derken. O da ustasından öğrendim gibi bir şey diyor. Yani ustasından öğrendim gibi bir şey deyince orada Brand ne oluyor falan diyor. Ve sonrasında biraz önce söylediğim sözü söylüyor. Kupyr'da. Biz geride bırakmalısın diye. Aslında o plan daha öncesinden yapılmıştı. İşte Dr Man ilk kuantum verileri neye ihtiyaç var dediğinde. Kupyr onu düşünmeye başlamıştı. Nasıl gidebilirim hemen beni atsınlar oraya derdindeydi. Hatta sen biraz önce şeyden bahsettin ya. Mancınık gibi atacaklar. Atınca ancak bu çekim etkisinden kurtulacaklarını söyledikleri zaman. Söylediği zaman Brand şey demişti. Ama bu bize işte kaç yıl ama hali olacak. O da şey demişti yani. Artık kaç yılla hiçbir alakamız yok yani. Olan oldu zaten şu an. Kim nerede ne yapıyor hiçbir şeyleri yok yani hani onu düşünecek zamanları da yok. Ne şeyleri de yok artık hani kurtulmaları ve insanlığı devam ettirmeleri de gerekiyor bir taraftan. O iki olay beni yani bu ana sahnelerde çok heyecanlandırmıştı. Ve sonra ikisi de Tars'da Cooper'da düşmeye başlıyorlar. Ama yani düşmeye başlamadan önce ben o kara deliğin o görselliğini o görsellik hareketlerini falan tekrar konuşmak istiyorum. Çünkü işin tekniğini geçtim. Tekniğin için bir sürü şey söylüyorlar değil mi? İşte 3D için inanılmaz bir emek harcanmış, inanılmaz bir bütçelere harcanmış, tek bir sahneyi çekmek bile bir sürü saate mal olmuş falan. Onu bir ekranda görebiliyor olmak yani düşünebiliyor olmak bile beni çok heyecanlandırmıştı. İşte bakıyorum şöyle olur mu, ne oluyor, oradaki gördüğümüz karanlık ne, bu taraf ne? Anlamaya çalışmak bile gerçekten insanı heyecanlandırıyor. Ben zaten bu sahneyi şeref insanlara harcam. Çok etkilendiğini bildiğim için. Ufak bir ekleme yapayım. Kara delikte ne kadar yürüyüşlü? Yıl kaybedeceklerini düşündüğü zaman 50 küsur yıl olacak diyor Cooper. Bunun farkında dediğin gibi. Cooper kendi hayatından vazgeçip, çünkü kara deliğe girecek. Ne olacağını kimse bilmiyor, kendi de bilmiyor. İlk defa böyle bir şey deneyimleyecekler. Kendi hayatından tamamen vazgeçip artık çocukların kurtulması için Brandy Edmund'a göndermeyi göze alıyor. Bu da çok güzel, çok duygusal bir şeydi. Ya bu sahneler çok hızlı sahneler ama bu biraz önce senin söylediğin konuşma işte ya da Cooper'ın kendi hayatından vazgeçmesi. O hızlı sahneleri içinde kesinlikle aklında kalan dakikalar oluyor. Mesela teknik detayları bir sonraki izlediğinde daha iyi anlayabiliyorsun filmin. Çünkü çok hızlı geçiyor. Ne oluyor orada diyorsun. Hiçbir şey anlamamış olabilirim ilk izlediğimde. Bu bölümde de söylediğim gibi bu filmin sevgi kavramını sürekli ön planda tutması ya da insanlar arasındaki ilişkileri de belli noktalarda bilim kurgunun önüne getirmesi filme aşık olmamı sağlamış. Ekstra bir şey söyleyeyim. Kara delik sen hissen, sen girerken hissen sen buradan başla. O kara delik İçindeki sahneler, sen ilk bölümde biraz bahsetmiştin aslında. Burada animasyon ya da işte visual efektler falan kullanılarak çekilmemiş mi? Yani bir böyle atıyorum bilgisayar programıyla çekilmiş sahneler değil mi onlar? Öyle tabii ki bilgisayar programıyla çekilmiş sahneler. Kara deliğin özellikle. Ama şey vardı. Tarzan hareketlerini kontrol eden birisi var. Yani işte onun 3D olması gerekmiyor. Yapılabiliyor da bir taraftan o zaman yapıyor. Ama tabii ki kara delik bunu betimlemesi öyle kolay bir şey değil zaten. Mümkün de değil. Tabii orada devreye girecek ki girmiş. Ama yine de biz Meki'yi görürken gerçek olanı görüyoruz. Meki parçalanırken yine Meki parçalanıyor ya orada 3D bir şeyler. Çünkü gerçekliğe ne kadar yakınlaştırabilirse o kadar yakınlaştırmaya çalışmış yönetmen. Hemen hatta o direkt o konuya geçelim. Düşmeye başlıyorlar artık yani. Tars bir taraftan başka bir yere düşüyor. Cooper başka bir yere düşüyor ama ikisi de aynı yere gidecek sonuçta aynı tekilliğe düşüyorlar. Ve oradan düşerken bir anda biz böyle bir gezegen gibi bir şeye yaklaştırıyoruz. Yaklaştığımızı görüyoruz. Ben orada şey diye düşünmüştüm ne oluyor? Kara dediğin için insanlar herkes merak ediyor. Ben de çok merak ediyorum. Orada yeni bir betimleme var. Artık orada yeni bir yaratıcılık gerekiyor. Sonra bir tür kübik bir şeylerin arasından geçiyoruz. Sonradan tesserakt olarak betimlenen bir yere gelmiş oluyoruz. Aslında tesserakt form olarak yani üç boyutun üstüne yeni boyutlar ekledikçe bunları birleştirdiğinde tesserakt denilen konstrakt ortaya çıkıyor. Bu da onlardan bir tanesi. Onun içine düşmeye başlıyorlar ikisi de demek ki. Tars başka bir taraftan düşüyor. Cooper başka bir tarafa düşüyor. Ama sonradan bir bakıyoruz ki burası çok tanıdık bir yer. Murph'in odası. Bir şekilde bu bakıyor ki işte Murph orada. Aralarındaki o bağ tekrardan ortaya çıkıyor. Çünkü Murph galaksiler uzakta farklı bir yerde. Murph'ü görmeye başlıyor. Zaten hani canı burnunda mı dedi bilmiyorum ama yani onu tekrar görebilmesi o duygu boşalmasını tekrardan beraberinde getiriyor. Aralarında bir sevgi var ve çok üzülmeye başlıyor orada. Burada konuşmalar gerçekleşmeye başlıyor artık. Tars diyor ki Yani ben buradayla ilgili data toplayabiliyorum ama dışarıya hiçbir şey gönderemiyorum. Sonuçta kara deliğin içindeyiz. Cooper orada artık anlıyor ki gelme nedeni aslında Cooper değil yani. Bütün filmin başrolü Cooper değil. Filmin başrolü Murph. Olayın başrolü Murph. Hatta orada diyor ki her şeye ulaşımları var. Bu beinglerin kim olduklarını bilmiyoruz. Her yere ulaşabiliyorlar. Beş boyutlu bir yaşamları da var. Belli ki yer çekimleri zamanla ilgili her yere ulaşabiliyorlar. Üç boyutlu her yere ulaşabiliyorlar vesaire. Ama zamandaki belli bir noktayı bilmiyorlar. Yani dokunabilecekleri noktaları bilmiyorlar. Cooper da orada biz buraya kendimizi getirdik. Yani gelecekte de birileri olacak. Belki bizden birileri olacak. Onlar bizi buldu ve bizi buraya getirdiler. Çünkü burayı çözmemiz gerekiyor. Vurguluyor. They didn't bring us here to change the past. They didn't bring us here to change the past. They didn't bring us here to change the past. They didn't bring us here at all. They didn't bring us here at all. They didn't bring us here at all. We brought ourselves. Don't you get it yet, Tars? I brought myself here. They didn't choose me, they chose her. For what, Cooper? To save the world. All of this is one little girl's bedroom. Every moment is a little girl's bedroom. Every moment is a little girl's bedroom. Her an. Bu çok kompleks. İkisi de bir süre ve bir süre içinde ulaşabiliyor. Ama hiçbir şeyle bağlı değil. Bir yeri bulamıyorlar. İkisi de bir süre içinde konuşamıyorlar. Bu yüzden buradayım. Merv'i söylemek için bir yol bulacağım. Bu anı bulduğum gibi. Ne kadar, Cooper? Tars'ı sevdim. Kuran'ın söylediği gibi. Merv'le bağlantım. Bu, mümkün. Bu, ana. Ne yapacağız? Ne yapacağız? Edebiyatı öğreneceğiz. Sonrasında Thessalacton içerisinde 4 farklı yere gidiyor. Kendilerini tekrardan buraya getirmeyi neden oluyor. Bunlardan bir tanesi kitapları düşürmesi ve M.A.C'yi kırması. Merv çünkü M.A.C'yi kırılmıştı. Onun konuşması olmuştu ta filmin başında. İkincisi de o tozlar içeri dolduğunda buldukları NASA'nın koordinatları. NASA'nın koordinatlarını Tars'tan istiyor ve tekrardan oraya yazıyor. Böylece artık oraya gelebilecekler. Aslında filmde daha öncesinde gerçekleşmesine rağmen kızının odasına geldiğinde kal diye yazıp göndermesi. Çünkü orada hala duygusu çok yükseklerdeydi. Kal diye yazıyor. Onu gönderiyor Morse'un alfabesiyle. Biz paralelinde de hala Murph'ün evde olduğunu görüyoruz. Yani çıkartmaya çalışıyorlardı hatırlarsak kızı ve karısını. O sırada odasına gelmişti. Odasına bakıyordu ve Murph bir şeyleri sezinliyor. Yani bir olaylar vardı. Bu niye kırıldı? Burada bir şey vardı. Bir harfler. Tekrar hatırlamaya çalışıyor. Kitaplara bakıyor. Yerlerine bakıyor. Sonra defterini buluyor. Eski defterini. Ve Stay yazdığını buluyor. Ve orada anladığı şey şu. Birisi benimle konuşmaya çalışıyordu. Ve benimle konuşmaya çalışan aslında babamdı mantığı oturuyor. Yani artık bu işin içinde ve ne olduğunu biliyor. Aradaki zamanın farkını biliyor. Ve o ghost'un aslında babası olduğunu orada çok net bir şekilde anlıyor. Biz de daha sonrasında Cooper'ın bütün kodu bir saat üzerine yazdığını görüyoruz. Akrep'le. Ya Kovana ya da bir tanesini tam hatırlamıyorum. Ama onun içerisindeki işte yer çekimi değiştirerek birbirlerine olan mesafeyi değiştirerek Morse alfabesiyle kuantum verilerini yazdırıyor. O da Murph'a verdiği saat. Murph da bunun farkına varıveriyor. Ve saati buluyor. Ve saatin gerçekten garip hareket ettiğini gördüğünde babasının aslında bu olayı çözdüğünü anlıyor. Ve dışarı çıkıyor. Kardeşine sarılıyor. Hep buradaymış diyor. Orada babasının artık yanında olduğunu da biliyor. Tekrardan yakınlaşıyorlar. Yani. Senar C. Babam bana yazmadıdan. Tekrardan bir araya gelmiş oluyorlar. Ve biz Tesseract'ın kapanmasını görüyoruz. Tadı tamamda kaldı anlattım o kadar. Artık bundan sonra gördüğümüz her şey bütün konuyu bağlamak gibi olacak belki filmin anlamında. Ama asıl işte bütün olay o Dr. Man'in gezegeninden çıkmalarıyla başlayan o serüven buradan itibaren artık her şeyin çözülmeye başlamasıyla devam ediyor. Bundan sonra her şeyin daha da iyiye gidiyor. Hatta Tesseract kapanırken Cooper uzayda bir yerde kalıyor ki bu da Sasürn. Orada aslında bir solucan deliği vardı. Tam orada ortaya çıkıyor. Tam da çıkması gereken yerde çıkıyor. Oksijeni bitmesi biterken yakalıyorlar onu. Onu da alıp istasyonda bekletiyorlar. Çünkü onun da yaşam verilerini düzeltmeleri gerekiyor. Ama aradan seneler geçmiş yani. 120 yaşındasınız falan diyor. Yani yüzlerce yıl. Bunu duyan Murph tabi durmuyor. Kendini uykusundan ulaştırıyor. Yani. Yani. Kendini uykusundan uyandırıyor. Çünkü o da bayağı yaşlanmış ve babasını görmeye geliyor. Ben birkaç ekleme yapayım. Bütün verileri gönderdiği zaman Murph bu yer çekimi problemini çözüyor. Ve artık Tesseract'ın işi bittiği için Tesseract dediğin gibi yıkılıyor. Yıkılırken tabi bu sefer ne olacak Cooper hiç bilmiyoruz. Düşüşe başlıyor tekrar. Ve o düşüş sırasında filmin ilk sahnesinde gördüğümüz el sıkışma sahnesi oluyor. Ne oluyor? Cooper güzel bir şekilde düşerken bir şekilde Brandy görüyor. Ve Brandy'e dokunmak için elini uzatıyor. O sırada Brandy de elini uzatıyor. Ve aslında o gördüğümüz el sıkışması da aslında Cooper'la Brandy'nin el sıkışmasıymış. O da çok güzeldi. Onu görünce ben bayağı mutlu olmuştum. Her şey artık orada dediğin gibi iyiye gittiğini orada hissetmiştim. O da çok duygusal bir sahne bence. Ya da çok akıllıca yapılmış bir sahne. Bir de şunu ekleyeyim. Bu da ufak bir bilgi. Cooper'ın Brandy'e bu bilgileri göndermesi tamamen bootstrap paradoks. Gelecekten bir bilgiyi geçmişe gönderiyorsun. Ve geçmişte o artık öğrenilmiş. Ve o artık öğrenildiği için o gerçekleşir hale geliyor. Bu da hani filmin ne kadar akıllıca yazıldığını gösteriyor. Yani film gerçekten çok güzel temeller üzerine yazılmış. Bu arada filmi de Christopher Nolan yazıyor. Yanlış hatırlamıyorsam. Bionic benim bu kadar teknik bir filmi bu kadar güzel bir senaryoya oturtup ne kadar iyi araştırma yaptığını gösteriyor. Galiba iyi birkaç kişiyle de çalışmış isimlerini unuttum ama astrofizikçiyle çalışmış. Bunlar beraber çalıştığı zaman da çok güzel teknik bir film ortaya çıkmış. E gelelim dediğin sahneye. Cooper uyandıktan sonra işte Murph'la görüşüyor. Murph'la görüşürken Murph çok mutlu. 120 yaşında falan dediğin gibi. Ama Cooper aynı. Orada aslında casting de çok iyi yapılmış. O yaşlı teyze gerçekten genç Murph'e çok benziyor. Genç Murph çocuk Murph'e çok benziyor. Bence çok iyi seçimler yapmışlar. Genç Murph'ün çocuk Murph'e benzemesi zaten inanılmaz iyiydi. Hatta kardeşinin evine gittiğinde yani daha doğrusu büyüdükleri eve gittiğinde oradaki sahnede belki çekim yüzünden Murph biraz daha başını öne eğerek konuştuğunda küçük Murph'ün o karakterin yüzünü falan görebildiğimi düşünüyorum ben. Çok birbirine benzeşiyorlardı. Dediğinde çok haklısın. Gerçekten oyuncu seçimleri aşırı başarılı. Bir de şeyi söylemek istiyorum tam bu noktada. Cooper Murph'ün yatağının başına geldi ve Murph de şey dedi. Ghost'un sen olduğunu biliyordum falan dedi. Ghost'un sen olduğunu biliyordum falan dedi. Ghost'un sen olduğunu biliyordum falan dedi. Ben mi Murph? Nasıl bir Ghost'un? Biliyorum. İnsanlar bana inanmadılar. Ben de bunu yaptığım gibi düşündüler. Ama... ...ben kim olduğunu biliyordum. Kimse bana inanmadı. Ama ben biliyordum ki sen geri döneceksin. Neden? Çünkü babam bana önerdi. Yani Graeme en iyi babası<|th|> Filmde çok fazla Ghost muhabbeti dönüyor. Bu 큰 hareketleri spiritual enjöre conquest'ă olabiliyor. O sahnede de biz şeyi görüyoruz. Murph yaşlanmış. Cooper hala genç. Eskiden bir film vardı. Hayalet Sevginin mi? Hayalet bir şey... Adam ölüyor. Demi Morale filmi. Eşini ziyaret ediyordu. Aynen. yazı vardı. Ve diyor ki yani farklı bir şey çizerek. Tamam ana hikaye bu falan. Katman katman bir sürü bir şey konuşuyoruz falan. Bir katman daha var filmi izlerken. Filmin açılış sahnelerinden bir tanesinde ya da ilki tam hatırlamıyorum. Cooper rüyadan uyanıyor. Tam düşerken. Diyorlar ki Cooper aslında düşüyor. Cooper ölüyor. Ve sonrasında bütün o yaşananlar aslında Cooper'ın öldükten sonra Murph'e ulaşmaya çabalaması ve bir şekilde bunu iletebilmesi. Tekrardan bu bilgileri iletebilmesi. Ama biz onu işte bir filmin içerisinde görüyoruz. Hatta şey diyorlar. Cooper tekrardan Murph'in yanına geldiğinde, yatağın yanına geldiğinde oradaki kişiler birazcık çekiliyorlar ama sanki biri gelmiş gibi de değil yani. Çekiliyorlar. Böyle çok da bu kimmiş falan demiyorlar. Yani aslına bakarsan düşünsene senin için büyük büyük baban gelmiş falan. Sonuçta bilmiyorlar mı? Biliyorlar yani böyle bir şey olduğunu. Şey olursun şaşırırsın. Aa ne kadar genç falan dersin. Bir şey oluşur. Ama o yaklaşırsa bir anda o kalabalık yavaşça dağılıyor. Çaktırmadan. Hatta sonraki seansların hiçbirinde görünmüyor. Dışarı mı çıktılar? Ne oldu? Hiçbir fikrimiz yok. Ve orada Murph şey diyor. Yani ben babamdı dedim diyor. Ve o kimse bana inanmadı diyor. Evet. Yani normalde niye kimse sana inanmasın ki? Elinde saati göster. De ki işte bak burada Murph alfabesiyle gönderdi babam işte şuradan böyle vesaire vesaire de. Kimse de tamam öyle değilmiş falan demez yani. Bir şekilde kanıtları da var. Ama eğer babası ölmüş olsaydı ve o bana oralardan bir yerlerden yazıyor demiş olsaydı o zaman kimse dönüp de evet sana inanıyoruz demezdi gibi bir durum söz konusu. Tabi bu bir teori. Hani gerçekliği tartışılır. Ama gerçekten filmi başka bir türlü okumuş olması da birisinin ve bazı şeyleri de böyle sorgulayabiliyor olmamız. O da çok memnun etmişti beni. Film seneler geçtikten sonra bile hala bunun için tekrardan oturup izlemişliğim var. Aslında bu göze bakarsan çok güzel çok romantik bir hikaye. Neden olmasın ki? Ben sevdim bu teoriyi. Baya hoş. Evet. Sonuçta şey sevgiyi aslında ulaştırıyor. Yani ne gravity ne zaman hiçbiri değil yani. Sevgiyle ulaşmış ve bağlanmış oluyorlar. Yani ölsen de ölmüş olsan da sevgiyle bağlanabilirsin gibi bir çıkarım da yapılabilir. Mörf ile ilgili güzel bir sahne de var. Bu mesajları aldıktan sonra denklemi çözüyor. Denklemi çözdükten sonra tabi o NASA'nın kompleksinin içinde gidip elindeki kağıtları fırlatıp Eroica diye bağırıyor. ... ... ... ... ... ... ... ... ... O da çok güzeldi. Yine o distopyayı çok iyi gösteren bir sahneydi. Orada baya bir suratında güzel bir gülümseme olmuştu benim filmi izlerken. Hatta sonrasında sevgilisini öpüyordu ve devam ediyor. Sevgilisini anlamıyordum ne olduğunu falan. It's tradition gibi bir şey diyordu. Böyle bir gelenek. Tam o onu söylüyordu. Haklısın. It's tradition. Abi ne yazık ki film bitmek üzere. Gerçekten üzücü oldu. Aynen. Keşke biraz daha bir şeyler olsa da konuşsak der gibi oldum yani şu an. Tekrar baştan başlayabiliriz. O zaman son sahneyi de söyleyip bence şey yapalım. Kapatabiliriz yani. En azından film kısmını kapatabiliriz sonra da tekrardan. Tamamabiliriz konuşmayı bence ama Murph diyor ki yani şu an diyor birisi yalnız bir şekilde bir gezegende onun yanına git diyor. Cooper'da mekiklerden bir tanesini el koyarak, kaçırarak Brandy'nin yanına gidiyor. Muhtemelen orada da yeni bir yaşama başlayacaklar gibi bir durum söz konusu oluyor. Tabi orada bitiyoruz yani artık şeyi görüyoruz. Brandy'nin gittiği ve işte bir tür base kurduğu bir alanı görüyoruz ve film o sahneyle kapanıyor.