🎙️ Bu bölümde CDO’ları çözdük, mortgage krizini masaya yatırdık, hatta borsaya yön verdik... ama tamamen hissi olarak 😎📉
“The Big Short” izledik ve artık finansal dehalarız (tabii bizim çapımızda) 💼📊
Christian Bale gibi tabloya bakıp kıyameti gördük, Ryan Gosling gibi satamadık ama çok konuştuk 🗣️💰
Ekonomi bizim işimiz... çünkü herkesin işi gibi havalı duruyor 🤓📈
“Subprime mortgage” dedik, ağzımız doldu ama hâlâ tam ne olduğunu bilmiyoruz 😂🏠
Dinleyin, Wall Street’ten Harvard Business Review tadında çıkacaksınız… ya da en azından öyle hissedeceksiniz 😅🎧
Borsa çöker, biz ayakta güleriz! 💥📉😄
Selamlar herkese. Bugün Albert'le beraber Big Short yani Büyük Açık filmini yorumlayacağız. Bugün diğer film yorumlarından ayrı olarak daha genel hatlarıyla değineceğiz. Belki birazcık da ekonomi olarak bakacağız işin içine. Filmin dinamiklerinden çok belki daha ekonomik olarak yaklaştığımız bir bölüm olacak. Selam Albert, nasılsın? İyiyim. Arkada stok marketi açtım. Hisselere falan bakarak Big Short'u konuşmaya hazırım. Bugün bizim için tüyolar da verecek misin? Öyle bir düşüncen var mı? Yok, tüyör vermiyoruz. Çünkü yasak. Her zaman şey diyorlar. Yatırım tavsiyesi değildir. Bunu söylemek mecburiyetinde miyiz? Yani herhangi bir şey söylediğimizde. Tabii, onu söylemezse galiba arkında dava açılıyor. Çok fenaymış. Sözel olarak da ifade edebiliyoruz ama. Yani ifade edebiliyorsun. Sonra onu kaktırıyorsun arkaya. O zaman biz bu bölümde anlatılan herhangi bir şey konusunda yatırım tavsiyesi değildir diye başlayabiliriz. Tabii tabii. Hiç değildir. Hatta tam tersini yapsak insanları. Tam tersi de tavsiyesi değildir o zaman. Evet. Filmin genel hatlarıyla, çünkü ekonomiyle bizim yaşadıklarımızla çok yakından ilişkisi var. Sen de bu konudaki uzmanımızsın Ayberk. O yüzden konuşurken ben bilmediğim her şeyi sana soracağım bu filmde. Filmle ilgili. Kendini buna hazırlıklı hissetmen için bu yorumu yaptım. Ama tabii hani bir filmle başlayalım. Yani Big Short'u neden seviyorsun? Ara ara izlediğin bir film dedin. Ben de çok seviyorum ama yani film yönü belki sanat yönü o kadar da güçlü olan bir film. Güçlü olan bir yapım değil, değil mi? Oyunculuk güzel. Hani onu sanattan sayarsak. Onun haricinde haklısın. Ben niye seviyorum? İşte finanse ilgim olduğu için finansla ilgili filmleri seviyorum genel olarak. Ama onların arasında da Big Short'un özel bir yeri var. Ne var başka mesela? Wolf of Wall Street var. Scorsese'nin. Margin Call var. Kevin Spacey, Jeremy Irons falan oynuyor. O da bayağı iyi film. Ama ne derse Big Short bence bu finansal aktörlerin içinde bulunduğu psikolojiyi en iyi anlatabileyim. Diğerleri o kadar ona iyi veremiyor. Diğerleri daha bir Hollywood işi filmler. Daha basit kaçan filmler. Big Short olay ve olay, gün ve gün bir krizin içerisinde insanlar neler hissediyor, neler yaşıyorlar, nasıl kararlar veriyorlar. Bunu güzel anlatıyor. Herhalde böyle bir her şey olup bitiyor. Bir şey olup bitikten sonra dönüp geriye bakıp bu oldu, bu oldu, bu oldu. Şundan, şundan, şundan dolayı oldu gibi anlatın tarzı değil. Daha bir kompleks, daha bir böyle gündelik detaylar içeren bir şey. Hani finansla da zaten bu çok kritiktir. Gündelik kararlar vermek zorundasın belirsizlik içerisinde. Big Short'ta da bunu çok güzel görüyoruz o yüzden. Biraz uzattım ama kısaca bu. Harika. Ben Big Short'ta yani tekrar izledim biraz önce. Biraz daha konuyla ilgili. Hatırlıyor biliyorum artık çünkü tekrar izledim. Önceden izlediğim yerleri üzerinden geçmiş oldum. Ama bu sefer izlerken şey hissettim. Yani karakterlerden Mark vardı. Mark'ın karakterini biraz kendime yakın hissettim. Yani o kadar büyük bir şey var. Patlayacak, kötü bir şey. Ve gerçekten yani sistemin içine edebilecek kadar çok büyük bir işte büyük bir patlama. Yani her şeyi yutabilecek seviyede bir şeyden bahsediliyor. Ve bu büyüklüğü kimsenin görememiş olması. Daha doğrusu. Yani çok az kişinin görememiş olması ve diğerlerinin hiç sanki yokmuş gibi davranıyor olmasının ne kadar sıkıntılı bir süreç olduğunu görüyoruz. Bir iki üç seneye yayılıyor zaten bu. Yani öyle kısa böyle bir hafta, bir ay, iki ay, üç ay, beş ay falan değil. Yani iki üç sene boyunca hatta başlarında kimsenin farkında bile olmadığı hatta umursamadığı bir olaydan bahsediyor film. Belki birazcık açıklamak gerekirse madem film hakkında konuşuyoruz. Film 2008'deki o büyük morgaj problemi. Film 2008'deki o büyük morgaj problemi. Aslında sorun sadece morgajlar değil. Morgajların üzerine konan belki ikinci, üçüncü katmandaki diğer kağıtlar. Yani morgajın üzerine bir başka bed daha yapılıyor. Onlar bir kağıt daha üretiyor. O kağıtların üzerine başka bir bed daha yapılıyor. Sonra yeni bir kağıtlar üretiliyor. Hatta en sonunda bu kağıtları sigortalayan kağıtlar ortaya çıkıyor. Sonra sen sigortalayan kağıtları alıp satıyorsun galiba. Bununla ilgili bizi aydınlatabilir misin Ayberk? Yani en basit haliyle. Yani bu katman katman şeyler nasıl oluşuyor? Niye bunların satılmasına izin veriyor? O katmanların detaylarını ben de şu an bilmiyorum. Açıp bırakmam lazım ama. Hani işte kredi defaults'ı attı, zırttı, işte morgaj paketleri falan. Kabaca fikir şu. Wall Street'te bayağı matematiği iyi olan adamlar var. Bu adamların yaptığı yegane iş de aslında enstrümanları üretmek. Mesela ev alıp satmak komplike bir şey olmamalı normalde. Ama öyle. Öyle öyle enstrümanlar üretiyorsun ki işte işin içine leverage giriyor. İşte o evi şöyle şöyle şöyle de satabilirsin. O sattığı şeyin üzerinden sen dedin ya işte sigorta yapıyor. Yok onun üzerinden başka bir şey yapıyor. Yok bu farklı farklı morgajlar var, farklı kategoriler var. İşte bununla ilgili oluşturulan borç enstrümanlarının farklı reytingleri var. Bunları da böyle topluyorlar bir trençe koyuyorlar falan. Hani trenç de anlatılıyor filmde galiba. Doğru hatırlıyorsun. Evet. Evet. Yani bunları bir araya getirip de bundan da başka bir enstrüman öğretmiş oluyor falan. Yani böyle hep bir şeyleri bir araya koyup bundan nasıl para yapabiliriz kafası var Wall Street'te. Bu da hep şeyle ilgili. Spekülasyonla ilgili birazcık. Yani ben şimdi şöyle satıyorum. Bu ileride şöyle bir paraya marulacak. Aradaki fark da bana kar olacak. Hep de varsayım alttaki enstrümanın fiyatını yukarı geçe. İşte bu durumda ne oluyor? Ev fiyatlarını yukarı geçe. Biz mesela bundan önce yani bu krizler olmadan ya da ben bu konuyla ilgili bu filmi izlemeden önce hep şey düşünürdüm. Yani bir malın fiyatı 10 liraysa sana da işte bunu banka 12 lira kredi vererek yani 10 lira veriyor ama işte 12 lira olarak geri ödemeyle alıyor. Arada bir fark oluşuyor. Tamam hadi bu da onların karı ya da işte bir şeyleri Operational Cost vesaire falan diyelim. Gibi bir şeydir diye düşünürdüm. Çünkü öyle olması gerekiyor değil mi? Yani borsa bile öyle aslına bakarsan. Herhalde çıkış hikayesi de ona benzer bir şeydi. Öncesinde borsada ne yapıyorsun? İşte diyorsun ki ben gidiyorum Apple alıyorum diyorsun. Apple'a genel bir fiyat veriyor oluyorsun aslında. Hep beraber bir fiyat veriyor oluyoruz. Sonunda da o bir markette bir büyüklüğe ulaşmış oluyor. Bunun içinde her şey dahil. Yani yaptıkları üründen, satacakları ürüne, sattıkları ürüne, bugünkü verdikleri işte kararlara vesaire ya da fiziksel olarak metalarına kadar her şey dahil. Hatta bunun içinde şey oluyordu galiba. İlk market kuruluşu. İlk market kurulurken büyük baş hayvan alıp satıyor galiba. Köylüler, kendalaları da ya da ne bileyim şehirliler. Sonra tartıya koyuyorlar. Tartıya koyup diyorlar ki bu 50 kilo, işte 100 kilo, 200 kilo ne kadar işte verenler. İşte herkes bir para koyuyor. Diyor ki ben 1000 dolar veririm, ben 100 veririm, 1050 falan. Sonra bakıyorlar ki yani insanlar baka baka o danaya şey kararını verebiliyorlar. Yani bu dana kaç kilo biliyor. Yani bir de işin içinde yüzlerce, binlerce kişi olunca galiba o... verdiğin, bu 50-100 kilo dediğin şey ortalaması galiba. O dananın gerçek kilosuna yaklaşıyor galiba. Öyle bir matematiksel teori de vardı. Wisdom of Krauss diyorlar ona. Onu görmeye başlayınca diyorlar ki tartıyı da kaldırdık. Tartıyı da kaldırıyorsun, sonra getiriyorsun danayı, iğneyi, bir şey ortaya. Ondan sonra işte onun üzerine diyorsun ki ben 1000 veririm, ben 500 veririm. 3 aşağı 5 yukarı bir şeyler tutuyor. Şimdi ortada bir mal varken bu okey. Ama bu filmde anlatılan 2008'deki o olay... yani sadece ev aldım, evin fiyatı değil. Onun da üzerine koyulan kağıtlar, yani olmayan kağıtlar. Yani ne diyor işte evin ipotekleri var. Onları sigortalayan bir şirket var. Diyor ki bunlar çok iyi, bak bu kağıtları istersen sana satayım. Ben bundan kar edeceğim. Sana da bu karın işte şu kadarını satayım. Yani olmayan paranın üstüne bir daha bir şey koyuyor. Onun üstüne bir daha bir şey koyuyor falan. Aslına bakarsan olmayan şey üzerinden para üretiyor değil mi? Yani bu sistem para üretiyor. Yani bu sistem para üretiyor. Para üretmeye odaklı mı çalışıyor? Galiba margin call'laydı. Ne diyorlardı? Fugazi diyorlardı buna. Yok yani aslında hiç ekonomideki o şeyler. Fugazi dedikleri şey muhtemelen. İşte spekülatif değerler var falan da. Sonuçta sen şeyin ne kadar cash values olduğunu ancak onu liquidate ederek anlayabilirsin. Liquidate etmediğin sürece sahip olduğu, o borsada gördüğün değer fugazi bir değer. Herkes aynı anda liquidate. Herkes aynı anda liquidate. Herkes aynı anda liquidate etmeye başlarsa da o zaman o fugazinin ne kadar fugazi olduğunu görmüş oluyorsun. Çünkü bir anda çakılıyor değerler. SimShade'e, BigShort'taki problem de aslında sanırım o dönem federalize ve faizleri yükseltmeye başlıyor. Ekonomi çok güçlü değil. Faizlerle işte şeyler ters orantılı oluyor. Bond fiyatları ters orantılı oluyor. Bu mortgage'larda bondlarla tradedler şeyler. Aslında bunların bondları var hep. Bono Türkçesi. Yani bu bonoların fiyatlarında o enevalar oluşmaya başladığında, volatilite çıktığında, bu heriflerin bu bonoların üzerinden kurdukları tüm kompleks şeyler bayağı bir sallantıya giriyor ondan sonra. E tabi millet riski gördükçe bunları ellerinden çıkartmaya da çalışıyor öte yata. Çünkü bir de şeyi görüyorlar. Faizler artıyor. Bu şeylerden bazıları, kağıtlardan bazıları aşırı riskli. İnsanlar almışlar bu borçları. Bazılarının işi gücü bile yok. Ona rağmen borç alabilmişler mesela. Hani o tarz kağıtların zaten patlayacağı belli. Zarar edeceği belli. Ondan sonra işte bir anda hani şey olur ya bir sinemada alarm verilir, yangın alarmı. Herkes bir anda kapıya koşmaya başlar. Orada da bir tane kapı vardır sadece. Çıkamazsın falan. Hani sen ilk koşansan eğer galiba bu margin kolda bu analoji vardı. Sorun yok. Panik yapmadan rahat rahat çıkabilirsin. Ama panik sırasında çıkmaya kalkarsan da sıçtın. Birazcık panik durumları oluyor. İşte zaten o yüzden bu bankaların bu kompleks enstrümanları balance sheet'lerinde yani o bilançolarında defter mi dediği orada Türkçe de bilmiyorum. Tutan bankaların hisseleri çakılmaya başlıyor falan. Big Short'ta da bunu görüyorduk. Yani böyle olayın içerisinde şey var. Aynı anda herkesin kapıya koşmasıyla ilgili de bir durum var. Ve bunun önüne de geçinmiyor. Mesela günümüzde daha çok bir kurtarıcı politika falan var. Bazı garantiler var. O zaman o garantileri sunmamışlar mesela Lehman Brothers'a falan filan. Çakılmak durumunda kalmış bazı bankalar. Şu an daha bir rüyuşaklar o konuda. Ama neyse çok dolandım. Bu filmde de galiba öyle oluyor değil mi? Yani Michael Burry olayı anlıyor. Diyor ki işte bu işte bir bit yeniği var. Bu aa denilen enstrümanlar aslında böyle değil. İçleri boş bunların. Hepsini bir kontrol ettiriyor. Bütün hepsini asistanın aydı galiba. Kontrol ettiriyor falan. Diyor ki tamam diyor ben buna ters şey oynayacağım. Diyor ki ben bunları satın alıyorum. Hatta galiba orada da bir sürü terim vardı. İşte ekstradan sigortalattırıyor ki onları. Hani sonradan ödeyememe durumunda da parasını alabilsin vesaire diye. Mesela film sadece onun üstüne devam etmiyor. Başka kişiler de girmeye başlıyor. İşte biri duyuyor oradan. Kimdi? Jared miydi? Ryan Gosling'in oynadığı. O duyuyor. Aynen. Diyor ki bu işte bir iş var diyor. O da bir bakıyor. Diyor ki aa bunlar da böyle patlıyor. Sonra işin içine kim giriyordu? Morgan Stanley'in bir sigortacısı mıydı? Mark Baum giriyor. Steve Carell'ın oynadığı rol. Sonra o da işin içine bir bit yeniği varmış gibi kontrol etmek için. Tek tek hatta ev ev dolaştıkları bir sahneler de vardı yani. Bütün evlere gidiyorlar bakalım. Hiçbiri ödenmemiş aslında. Üç ay geçmiş, beş ay geçmiş artık. Sonra bakıyorlar ki bu artık büyük bir problem olacak. Filmde aşama aşama herkes kulaktan kulağa belki de bu olayı öğrenmeye başlıyor. Tabii ki işte duetle konuşurken bile birisi duyuyor. Sağda solda konuşurken bile birisi duyuyor. Ve o efekt aslında sonunda sesin daha da yükselmesine neden oluyor. Biz çünkü şeyi görüyoruz. Filmin ortalarından itibaren kredi değerlendirme kuruluşlarının notları düşürmediğini görüyoruz. Onlar da kendi hallerinde takılıyorlar. Notlara içine de baktıkları yok. İşte anladıkları da yok. Zaten birbirleriyle olan rekabetten bir söz ediliyor orada. Çünkü diyor ona giderler eğer biz kötü not verirsek. Ben iyi, ben reyting vermezsem yan tarafa giderler. Aynen işte o da diyor ki yani o yüzden veriyoruz biz bunları birazcık da falan diyor. Çünkü yani müzik devam ederken. Müzik devam ederken her şey çok normal. Niye düzgün not vermeyesin ki gibi bir durum oluşuyor. Ama biz tabii filmde iki üç hatta dört bir de öğrenciler vardı galiba. Brad Pitt'in de hocalarını oynadığı yanlış hatırlamıyorsam. Onlara yayılmasını görüyoruz. Böyle tek tek aşamaş, sahne sahne yavaş yavaş yayılıyor. Muhtemelen aslında büyük bir efekt var. Yani Michael Burr bir şey diyor ve o her yere yayılıyor. Hatta en son artık her şeyin patladığı gibi. Hatta en son artık her şeyin patladığı gibi. Patladığı noktaya geldiğinde muhtemelen herkesin konuştuğu bir şeyden bahsedebiliriz. Değil mi? Yani peki. Patladığında eşişten geçmiş oluyor tabii de. Aynen ama yani herkes bir şekilde bunların aldığı kağıtları almaya çalışıyor değil mi? Eninde sonunda. Yok aslında yani yamulmuyorsam tam öyle değil. Genelde çoğu insan zaten zarar ediyor. Hani hayatta kalmaya çalışanlar falan var daha çok. Ama bunlar gibi işte short pozisyonlu olanlar. Yani piyasanın aksiyonunu bet etmiş olanlar. Onlar bile onlar bile aslında haklı oldukları halde market çakılmakta. Çünkü haklılar. Onlar bile sıkıntı çekiyor mesela. Çünkü şeyden emin olamıyorlar. Ve sonuçta bankalar var işin içerisinde. Banka patlarsa bu adam da zaten o bet ettiği enstrümanların karşılığını alamayacak falan. Onların bile riski var yani. Hatta hatırlarsan şeyin ekibinde Mark Bound galiba. Onun ekibinde şu saksı var. Aksiyonunda oynayan eleman var. Adını unuttum şu an. O eleman diyor ki. Diyor ki kendi kendine. Arkadaş yeter bak biz karımızı alalım Morgan Stanley batacak yoksa hiçbir bok alamayacağız falan diyor. Onların bile pozisyonu düzgün olanların bile sıkıntıları var. Sen de şey dedin ya bunlar keşfediyor mesela işte. Bir şey duyuyorlar. Film şeyi çok güzel diyor. Güne güne adam işte o ya böyle Morgan Stanley'de sıkıntı varmış durumunu duyuyor. Bir tane elemanın teki Michael Burry'nin bu morgaj piyasasının aksine pozisyon aldığını duyuyorlar. İlk başta inanmak istemiyorlar. Ya kim morgaj piyasasının aksine pozisyon alır ki diyorlar. Gülüp geçiyorlar. Ama orada galiba Mark Bound'u. Ya bir durun bakalım belki bir şeyler vardır. Bir araştıralım bunu falan diyor. O şüpheci yaklaşıyor. Ama ekibindeki tüm traderların ilk tepkisi şey. Delilik ya bu falan. Hani yani olay olurken senin bir trader olarak asıl pozisyonun. Alman gerektiği noktada hiçbir şey o kadar net değil. Böyle büyük bir olaydan bahsediyoruz ama. Güne güne hiçbir şey o kadar net değil. Yavaş yavaş böyle bir şeyleri kurcalayarak bakarak şüphe duyarak falan ancak ikna alıyorlar. Ve o zaman bile adam işte dedin ya gitti Kaliforniya'da baktı. Ellerin böyle garip garip insanlara falan satıldığını gördü. Bir yerde strip club'a gidiyordu. Strip tezici buna şey diyordu. Benim üç alemine emin mi artıyordu mesela. Bu herif bunları duyuyordu. Belki aylar geçiyor yani ilk Mark Bound'un pozisyonunu duyduğumdan sonra. Ve anca ondan sonra bir herifle konuşuyordum. Öyle bir konferansta Uzakdoğulu falan bir tip. Çok böyle şımarık şımarık konuşuyordu. Çünkü bu o da başka bir bankadan kompleks enstrümanları satıp iyi para yapanlardan falan. Anca öyle bir problem var deyip ikna olup da pozisyona. Yani böyle bayağı da bir zaman geçiyor ki bu zaman içerisinde biz karakterleri paralar görüyoruz. Mark Bound hala ikna olmakla meşgulken Michael Burry pozisyonunu almıştı. Ve aldığı pozisyon ters yönde gidiyordu. Çünkü piyasa hala düzgün işliyor. Bunun pozisyonu short. Bunun aldığı enstrümanlar değerini kaybediyor. O yüzden credit defaults kaldılar. Ve Michael Burry'i neredeyse mesela işten atacaklardı şirketin sahipleri. Sen manyak mısın falan diyorlardı herif. Kel kaldı yani stresten. Böyle acayip acayip hareketler yapıyordu ofiste falan. Metallica dinleyip şınav mı çekiyordu yerde böyle. Hatta herif ne yapacağını şaşırmıştı. Ama yine de pozisyonunu bozmadı mesela. Ve şey yaptı galiba sonunda da. Pozisyonunu bozmamak için markette bir fraud var dedi. Galiba yatırımcılar eğer markette bir fraud olduğunu düşünürse. Kimsenin parasını ödeyecek. Ödemiyorlar onun yerine tutmaya devam ediyor. Gibi bir durum var galiba. Herkese mail atıyordu bir sahnede. Ki o herhalde tam Michael Burry'nin şey sahnesi. Yani artık elindeki tüm kozları oynadığı sahne. Çünkü dediğin gibi insanlar geliyor paramızı çekeceğiz diyor. Belki bazıları çekiyor ve onu bilmiyoruz. Ama o noktada artık çünkü market de çok geriye gidiyor. Ve bir olaylar dönüyor ve Michael Burry de bunu anlamıyor. Yani diyor ki yani acayip bir fraud dönüyor bu işte diyor. Ve herkese mail atıyordu. Bakın bu işte bu ortaya çıkmalı diyoruz belki içimizden. Ve Michael Burry'nin de insanlara diyor ki yani terse oynadı. Ama kazanmasını bekliyor. Çünkü filmin konusu onun üzerinden işliyor. Ama sonrası gelirken özellikle işte Ben'in Brad Pitt'in oynadığı öğretmen rolünde söylediği bir şey var. E şu an ne yaptığınızı biliyor musunuz? Şu an Amerikan ekonomisine karşı bir iddiaya giriyorsunuz diyor. Hatırladım hatırladım. İnsanlar işlerini kaybedecek. Orada. İnsanlar işlerini kaybedecek falan diyordu değil mi? Orada anlıyorum ben. Mesela şeyi orada anladım yani. Tamamen tersine tamam para kazanacaksın. Belki milyonlar milyarlar kazanacaksın bu işten. Ama tam tersine evet yapıyorsun. Ve şey yani haklısın da çok da haklısın. Ama bunun üstünden kazanıyorsun. Hatta. Bu kadar acayip bir şey değil diyordu galiba. Evet. İstek takılıyordu. Ryan Gosling'in de bir sahnesi var değil mi? Sonunda para almıştı bir bonus almış. Böyle 40 milyon dolar kadar falan. Şey diyor yani. Yani aldım ama bunu hak ettim. Biliyorum hani bunun ne kadar kötü bir şeyden geldiğini ama hak ettim. Orada mesela çok şey hissettim ben yani. Evet insanlar yani hani işte evlerini kaybediyorlar. Şeyleri kaybediyorlar falan. Beni yargılayacaksınız ama biliyorum. Olsun falan diyordu. Tabii öyle bir şey. Evet. Hatta Mark'ın yaptığı şey de oydu. Yani anlamayacaklar ve devam edecekler. Beyla devlet belge ödeyenine. Evet. Evet. Onların parasını buraya yatıracak. Onlar kurtulacak diyordu. Doğru doğru. Mark'ın konuşması en güzeliydi. Şey falan diyordu. Gündüz sonunda vergi verenler kurtaracak bunları. İşte kriz olacak. Göçmenlere yüklenecekler. Her günümüzde de görüyoruz yani mesela muhabbetleri. Brad Pitt'in oyduğu karakter yanılmıyorsa o eski bir trader'dı ama elini ayağını çekmiş bu işlerden. Yalnız yine de bir sertifikası vardı. IFTA'ydı galiba hatta onun da adı. Hani böyle büyük oyuncuların olduğu masaya oturmak için. Büyük çaplı trade yapmak için o sertifikaya sahip olman gerekiyordu. Bizim bu çömezler de o trade'leri yapabilmek için bu elemanı kafalıyorlardı. Bu eleman onlara işte bu bondlarla trade yapabilmelerini sağlıyordu. Ve eski daha bu mala vurmuş. Seygin falan artık böyle çiftliğine çekilmiş. Kendi sebzesini falan yetiştiriyor. Bankalardan falan nefret ediyor. Olayın nasıl işlediğini iyi biliyor çünkü herif. Tekrar böyle. Evet. Yani bu tarz bir olayın içine çekilirken aslında hiç istekli değil ilk başta. Yalnız düşünüyor. Gerçekten ilginç bir durum olduğunu o da fark ediyor. Bence birazcık onun nasıl sonuçlayacağını merak ettiği için de çocuklara yardım ediyor. Yardım ederken de o dediğin etik konuşmaları falan yapıyor. Yani tamam o kadar da heyecanlanmayın diyor. Ben de o yollardan geçtim. Tamam kazanmak güzel. Ama bunun diğer tarafını da düşünün. Çok da öyle hoplayıp sıflamayıp falan diyordu. Abi ben öğretmen... Ben öğretmen şey zannediyordum. Profesör falan zannediyordum. Eski trader mıydı? Yo yo. Trader olması lazım. Çünkü bir sertifikası vardı ilk tarihe. Galiba oynadığı rolün böyle ağırlığı hep öyle hissettirdi. Hiç sorgulamadım da. Çünkü aynen öğretmen gibi takılıyor. Evet yani daha böyle şey. Kendi de oynamıyor. Neydi bir barda İngiltere'de miydi neydi bu herif? O ara tam olay koptuğunda. Bizin işte hissesi sıfıra vurduğunda o sabah bu herif Avrupa'da. İngiltere'de miydi? Evet. Bir barda. Ama o trade'leri yapabildiği laptop'u yanında heriflere yardım edebilirsin diye. Açıyor oradan bağlanıyor. İşte telefonla konuşmaya başlıyor bankalarla falan. Bunu böyle barda oturan birkaç tane İngiliz var. Öyle vakti 1'e falan 3'e var. Herifin 100 milyonlarla falan konuştuğunu duyunca. Sen ne sikim adamsın bankacı mısın ya falan diye laf atıyorlar orada. O da bayağı ihsaniydi. Evet orada satmaya çalışıyordu değil mi? 80 milyon dolar, 100 milyon dolar vesaire. Evet. Ve diğerleri de haberde izliyor. Tabii biz işin şey yönünü çok görmüyoruz filmde. İnsanlar işte nasıl evlerini kaybettiler. İşte tek tek o kişileri böyle görerek bir şeyde bulunmuyor. Yani film onları göstermiyor daha çok. Finans piyasası üstünden gösteriyor olayları. Biz sadece bunu bir iki yerde rastlıyoruz. Bir tanesi kiracının, ev sahibinin, morgaçları ödemediğini duyduğunda. Ben kiraya veriyorum ama şey o yani evden çıkmıyor. Evet. Bilmeyeceğim değil mi diye sorması. Diğerlerinde de muhtemelen bu yani kiracılar artı you know like de. Kiracılar ve ev sahibi olanların olduğu belki işte o barda oturanlar herhalde. İki gördüğümüz kişiler onlar. Onun haricinde birkaç tane sahnede de sadece evsiz kişileri gördüğümüz, çadırları gördüğümüz yerler var. Film oraya çok eğilmeyi istemiyor anladığım kadarıyla. Biraz da işin içine komedi de katıyor. Ryan Gosling bizde konuşuyor. Evet. Arkasını dönüyor bizde konuşuyor falan. Bakın böyle oluyor, şöyle oluyor falan diye. Birazcık daha işi yumuşatıyormuş gibi gelmişti bana. Bazı konseptleri anlattıkları sahneler vardı. Ben filmi izleyeli oldu bayağı ama sonra senin de dediğin gibi tekrar tekrar tekrar tekrar derken filmin hepsinde değil de YouTube'dan baktığım kısımlar falan oluyordu. YouTube'da da bu açık ve iyice işte onları kameraya dönüp senin dediğin gibi bir şeyleri sana konuşur gibi anlattığı sahneler var. Ryan Gosling vardı. Margot Robbie vardı hatta böyle bir... Ama evet. Selena Gomez vardı. Öyle. O da şeyi anlatıyordu galiba. O ekstra bedler yapıyordu herhalde. Rulet masasında mı ne konuşuyordu? Evet evet. O çok iyi mi? Margot Robbie de bir şeyler anlatıyordu işte. Shortlamayı mı anlatıyordu artık bilemeyeceğim. Hatırlamıyorum onu da böyle küvette falan anlatıyordu. Selena Gomez'in anlattığını hatırlıyorum ama evet Margot Robbie'nin ne anlattığını tam hatırlamıyorum. Muhtemelen shortlamadır. Selena Gomez şey yapıyordu. Blackjack oynuyordu ve orada bedde bulunuyor işte 10 milyon koyuyorum vesaire falan diye. Sonra arkasındaki bir tanesi onun kazanması üzerine bed koyuyor. 3'e 1 falan gibi. Aynen aynen. Hep kazandı. Anlaşı yapıyorlar diye. Aynen. Sonra o 20 milyon koyuyor. Sonra bir başkası da onların yaptığı bed üstünden çok alakasız bir şey oynuyordu tam hatırlamıyorum ama işte diğerinin göz kıpmasını oynuyorum. Hani konu komple gitmiş durumda yani hiç Blackjack'le alakası olmayan bir yerde başka bir şeyin üzerine. Bir şey oynanıyor gibi bir durum vardı. Galiba bu olayların bir de o dönemde yanlış hatırlamıyorsam David Harvey'nin bir kitabı vardı. Seventeen Contradictions of the Capital mıydı yanlış hatırlamıyorsam. Orada anlatıyordu. Bunları fetiş objesi diyordu. O katmanlar diyoruz şimdi ve biraz ismi daha havalı geldiği için. Wall Street'in ürettiği finansal enstrümanları mı diyordu? Aynen. Onlara şey diyor fetiş objesi. Birinci fetiş katmanı, ikinci fetiş katmanı artık şeyi unutuyorsun diyor. Asıl enstrümanı unutuyorsun diyor. Öyle olunca da şeyi kalmıyor. Emeğe olan uzaklığın çok fazla olmuş oluyor. Artık söylediğin hiçbir şeyin bir anlamı yok. Yani bu 5 lira da desen 10 lira da desen bir şeyi yok. Galiba market bulunma için göstergeler üretiyor değil mi? Ya da göstergelere bakma gereği duyuyoruz biz. Yani içeride nelerin döndüğünü çok bilmiyoruz ama o şirketin. O şirketin bir göstergesi var ona bakıyoruz. İşte Twitter'ın user count'una bakıyoruz mesela. Anlamlı olabileceğini düşünüyorlar yani. Ama gerçekte bir anlamı var mıdır kimse bilmiyor değil mi? Öyle bir mekanizma da var. Dediğin gibi spekülasyon üstü gösterge üzerinden de diyor. Wall Street'in yaptığı da aslında gelecekte olacak şeyleri, getirileri diyelim, olası getirileri günümüze çekmedi bir bakıma. Zaman makinesi gibi çalışmak yani. Yani hani. Belki o mortgage enstrümanları işte atıyorum bir tıra işte 100 tane mortgage var çeşitli çeşitli bilmem ne. Belki 10 sene sonra o evlerin belli bir değeri olacak. Whatever. Whatever it is. Amaç get rich quick. Yani hani bunların değerini günümüze çekip, gelecekteki değerini günümüze çekip günümüzdeki trade'i yapmak. Adamlar çünkü bunu müzik, sen de dedin ya müzik şey olduğu sürece bu şeyi sürdürebiliyorlar. Bu spekülasyonun öncekini sürdürebiliyorlar. Ama müzik tersine döndüğü zaman, müzik kapandığında, market aşağıya giderken falan. O zaman herkes en altta neyin olduğunu hatırlıyor. O zaman bir şeyler çalışmamaya başlıyor. Piramit skin değil belki ama biraz ona benziyor yani. Çökmeye başlıyor ondan sonra bir kompleks şeyler. Spekülasyon bazen doğru çıkıyor. Spekülasyon tamamen boş bir şey değil. Spekülasyon bazen hatta az bile speküle edilmiş olabiliyor. Gerçeği daha da bomba olabiliyor falan atıyorum. Ama bu mor güçlerle üretilmiş enstrümanların spekülasyonu öyle olmadı. Başka bir şey tutabilirdi de yani. Ama bu öyle olmadı. Hatta şey vardı bir sahnede. Mark'ın elemanlarının gittiği bir yerde. Hatta Mark da vardı. Yok yanlış hatırlamıyorsam. Aynı yerdelerdi. Gayrimenkul değerleyen ve krediyi çıkartan iki kişiyle konuşuyorlardı bunlar. Bunlar herkesin adına kredi çıkartmış ve bununla ilgili böyle şey diyorlar. Onlar da böyle. Onları çıkartıyoruz. Bugün Cuma akşam başvurayım. Öğlen başvurayım. Pazartesi sabahına kredi elimde falan diye. Ve bunu böbürlenerek anlatıyorlardı. Mark da şey diyordu orada. Bunu itiraf ediyorlar. İtiraf ediyorlardı. Diğeri de değil. Danny miydi? Danny de şey. Hayır diyor. İtiraf etmiyorlar diyor. Şey yapıyorlar yani. Böbürleniyorlar bu konuda. Çünkü hiçbir fikirleri yok. Aynen. Ya bu marketler acayip. Aynen. Yani işte spekülatif olduğunda herkes kendiliği olduğundan daha zengin hissettiğinde kendiliği olduğundan daha akıllı falan da hissediyor aynı zamanda. Böbürlenme oradan geliyor. Onu da çok güzel veriyordu o sahne günü. İyi oldu hatırlattım. Evet. Diğer sahnede de değil mi? Bu bankacıyla konuşmasında Mark birebir konuşuyor. Yemek yiyorlar falan diyor. İşte şunları yapıyorum. Orada da bir böbürlenme var yani. Sen işi bilme. İşi bu biliyor. Falan öyle. Gerçi hani filmde şey görmüyorlar. Filmde şeyi görmüyoruz ama gerçekten de işi biliyor olabilir. Şöyle. Tamam yaptığı şey yanlışların üstüne bir başka yanlışlık yapmak falan ama eninde sonunda yapmaya çalıştığı şey de çok fazla para kazanmak. Muhtemelen çok para kazanıyor ve başta bir şekilde kendini dışarı atıyor sistemden ve o parası kalmaya devam ediyor olabilir. Zaten asıl iş dili bu. Hani şey privatization of gains, socialization of losses. Bunu. Occupy Wall Street falan bunun üzerinden çıkmış bir şeydi zaten. Öyle bir movement oldu. Bu finansal kriz söyledi. Hatta Mark'ın bu satışı yaptıktan sonra şeyi de görüyoruz. Satışı yapıyor. Hani satalım mı diyor. Kendall. İsmini hatırlayamayacağım şimdi. Filmdeki Kendall diyelim. Evet Kendall bu arada çok basit bir rol burada. Yani Succession'daki rolüne karşı burada daha kendine güven olan bir rol. Daha aktif. Mark'a soruyor satalım mı diye. Mark uzunca bir süre düşündükten sonra. Satalım diyor. Tabii bunun dediği yerde hangi bina bilmiyor ama. İlk başta öyle demiyordu ama. Sen filmin sonunu diyorsun. Filmin sonunu diyorum tabii tabii. Şeye geldi. Kendall satalım mı diye daha önce de bir çıkışıyordu da orada. Ben söyleyeceğim. Evet evet. Aynen. Onun tam tersi kısmında bu sefer artık satmalıyız çıkmalıyız dediğinizde de orada Mark satalım şeyini veriyor. Ama satalım şeyini verirken Mark'ın yaşadığı yeri de görüyoruz biz oradan. Mark da yani bir penthouse'da yaşıyor galiba. New York'a yukarıdan bakıyoruz falan bir terasta falan kahvesini yudumlarken. Orada satalım dediğinde aslında o da sistemden çıkıyor. İyi taraf kötü taraf diye bir şey yok. O da para yapıyor. O işte 200 milyon. Çok üzgün adam. Üzgün evet. Yani herif manyak para yapıyor ama hiçbir sevinç falan yok. Evet. Ama aynı zamanda mesela o işte. Bu konuştuğu kişiler de muhtemelen manyak paralarını yaptılar. Belki son dönemde işte kaybettiler. Son dönemde kaybettikleri şeylerin önceki kazançlarından düştüğümüzde belki yine Mark'tan daha fazla kazanmış olacaklar. Çünkü bu uzunca bir süre devam eden bir problem aslında. Yani kimsenin görmediği. O da çok ilginç. Yani sonunda aslında evet birileri kaybediyor görünüyor. Birileri kazanıyor gibi görünüyor. Tamam hapse düşmüyorlar belki. Hani o da kötü. Mesela işte değil mi? İşte tekrar yapabilirler falan gibi. Ama onlar da kazanıyor. Kaybeden tamamen halk oluyor. Yani vergisini vermiş insanların cebinden vergilerini alıyorsun. Yol yapmıyorsun. Onlara işte sağlık vesaire vermiyorsun. Onu gidiyorsun bankalara veriyorsun ki bankalar kendilerini kurtarsınlar. Çünkü sistem kendilerini kurtarsın ve devam ettirebilsin. Evet. Hatta filmde galiba bununla ilgili de bir sahne vardı. Hani olayla ilgili soruşturulup da tutuklanan. İnsanlar var falan diyordu ilk bir ciddi ciddi. Sonra da yok canım tabii ki öyle bir şey diyordu. Hakikaten de galiba yok. Kimseyi herhalde tutuklamamışlar. Belki birkaç kişi. Evet bir kişi galiba hapseye düşüyordu. Şeyde filmde. O zaman şey sormak istiyorum. Filmdeki favori sahneni sormak istiyorum. Filmde böyle çok şey anlar vardı. İnsanların birbirlerine karşı söyledikleri çok güzel sözler işte. Güzel konumlar vesaireler falan vardı. Hangisi en çok aklında kalan diye sormak istiyorum. Bayağı oldu ama çat diye aklıma gelen şeyler var. Bir tanesi konferans. Mark Baugh'ın bir konferansta söz alıyordu galiba. Sonra da sahneye çıkıyordu herhalde. Sahnede de konuşuyordu. Böyle bir bankacı vardı. Bu morgaçları satan keyfinden mevlun bir herif vardı. Bir de Mark buna karşı konuşuyordu. O güzel bir sahneydi. Çünkü orada anlatıyordu bu olayın nasıl soruştan cehali falan filan. Bu basit açıklamaların olduğu sahneler çok güzeldi. İşte kasino masası sahnesi ya da Margot Robbie'nin küvette köpüklendiği sahne. Bir de şey güzeldi. Bizim Deutsche Bank'taki elemanın ilk Mark Baugh'ın ekibine bir sunum yaptığı toplantı odasında sahne vardı. Hani böyle cangalardan kule falan yırpıyordu. Bunun bir tane hatta uzakta olduğu matematikçisi vardı galiba. Orada işte heriflere bu sistemin nasıl, daha doğrusu bu morgut enstrümanlarının ne kadar sapat olduğunu anlattığı bir sahneydi. O güzel sahneydi. Daha bizimkiler hala şüphe içerisindeydiler falan zaten. Hani olaya daha yeni bir giriş yapıyorlardı. Aklıma bunlar geldi ilk etapta. Senin de geliyor. Benim de aklıma bunlar geliyordu. Hatta bunu düşündüm. Bu soruyu sormadan önce ya benim aklıma ne geliyor yani en çok gelen diye. Ama galiba benim aklımda kalan en şey kısım Mark'ın o penthouse'da takılması ve orada işte kahve içerken hani satın dediği kısım. Orada konuşmuyor Mark çok fazla. Yani bir şeyler konuşuyor, sonra susuyor. Cevap verecek ama bekliyor. Oradaki şeyi hissediyorsun yani. Bu hep böyle devam edecek. Evet. Böyle geliyor ve böyle devam edecek. Bir şekilde belki bir şeyler değişmiş gibi yapılacak ama devam edecek gibi bir durumu var. Ve satalım diyor. Ama işte duruyor uzunca bir süre düşünüyor. Çünkü satmayınca kendi kaybediyor. Satınca hep beraber kaybediyoruz ama en azından satması gerekiyor. Çünkü zaten o pozisyonun gereği o vesaire. Ve aynı zamanda da yani o belki başka bir yerde olsaydı o etkiyi yaratmayacaktı ama bu kişi de o sistemin içindeki kişilerden bir tanesi. Çok da para kazanmış. Yani zaten hani yeri işte tepelerde yaşıyor bir şeyler falan. Bir kişi. Sahne beni birazcık böyle aklımda en çok kalan sahne diyebileceğim sahne. Aslında burada bir şey intiknot düşürebiliyoruz. Mark Baum hani short pozisyon alanlardan. Aslında bu short seller'lar markette güzel bir fonksiyona sahip. Böyle eksesi ve hareketlerin aksi yönde pozisyon alabiliyorlar. Ve hani biraz daha marketin aklı başında davranmasına sebep oluyorlar. Aynı zamanda likvidite yaratıyorlar. Şu bu o ayrı. Ve yani. Buna rağmen short pozisyon alanlar genelde daha zor trade'ler. Yapmaya çalışan insanlar ve birçok zamanda kaybediyorlar. Çünkü bunlar pozisyon alıyor ama market bildiğini okumaya devam ediyor. Bu herifler daha çok para koymak durumunda kalıyorlar sağ kalabilmek için. Ya da bir haftada pes ediyorlar. Hatta bu short squeeze'ler falan o yüzden oluyor. Bu herifler pes ederken geri almaya çalışıyorlar. Daha da yukarı gidiyor fiyatlar falan filan. Hani yani orada aslında güzel davranan bir ekip. Böyle bir craze'e karşı short pozisyon alanlar. Hani doğru olanı yapanlar aslında. Ama yine de bayağı bir zorluk çekiyorlar tabi ki. Evet. Ben her zaman şey diye düşünmüşümdür. Shortlayanlar pozisyonlarını aslında grafiği ters çevirip bakıyorlar. Ters çevirip bakıyorlar ve ona göre söylüyorlar. Yani ters çevirdiklerinde onun için aslında shortlamak onların için yükselmek anlamına geliyor. Genelde insanlar hep şey diye bakıyor. Yükselecek olan hisseyi arıyor değil mi? İşte. Yani şöyle bakarken şey diyorsun ya bunlar karlılıklarına çıkacaklar. Daha yüksek kar alacak firmalara bakıyorsun ama daha düşük kar getirecek firmalara bakmıyorsun. Halbuki onlar onlara da bakıyor. Yani markette aslında çarpı iki fırsat var. Normalde sen çarpı birine bakıyorsun sadece yükseleceklere bakarken. Ya da karlılığa yükselteceklere bakarken. Onlar biraz daha zor bir iş yapıyorlar belki de. Dediğin gibi haklısın. Sadece trade amaçlı yapanlar var dediğin gibi. Ama bir de böyle gerçekten bir şeyin arka plazası. Hintenburg Research'un araştıranları var Michael Burry gibi. Ya da mesela yakın zamanda kapanan maalesef kapanan da Hindenburg Research vardı bir fon bu. Bu heriflerin olayı işte finansal release'lerinde hile yapanları bulmak. Ya da böyle corruption yapanları ya da hani usulsüz davrananları bulmak. Bununla ilgili detaylı raporlar hazırlamak ve bu raporları publish etmekti. Tabii ama raporu publish etmeden önce de short pozisyonu alıyorlardı. Şirketle ilgili. Öyle de güzel bir fonksiyonu vardı ama bu herifler de o short pozisyonlarından çok para yapmadılar mesela. Yaptılar ama çok para yapmadılar. Genelde long ile daha kolay para yapılıyor. Bilemediğim için çok bir şey diyemeyeceğim. Şu an tebrik ediyoruz bu engin bilgilerden dolayı. Aslında seninle beraber ekonominin derinlerine daldığımız bir program yapabiliriz. Ben normal sıradan sadece Apple listesi alan bir insan ve marketin detaylarını bilen sen beraberce güzel konuşur bilirizmişiz gibi düşünüyorum şu an. Konuşuruz ama markette aslında ben trade yapıyorum. En güzeli basit trade daha yapmak. Trade daha komplika öyle geldiğinde sen daha iyi bir trader olmuyorsun. Basit bir fikir takip ediyorsan bence onda fayda var. Sadece Apple hissesine trade ederek gayet iyi para yakabilirsin. Ne yaptığını biliyorsun. Güzel, harika. Belki bundan sonraki filmimiz Margin Call olur. Çünkü ben o konuya da girmeyi tekrardan ekonomiyle ilgili olan filmleri izleme konusunda şu an küçük bir harp yaşıyorum. Belki öyle bir şeyle devam edebiliriz. Ya da daha tatlı, daha romantik duygularımıza hoşlayan bir film de bulabiliriz tabii ki. Ama gene Savaş filmi. Olabilir. Neden olmasın? Var mı aklınızda? Bu şeyler. Romantik deyince aklıma Savaş geldi nedense. Ya unuttuğumuz bir değer ya Savaş. Ben çok seviyorum Savaş filmlerini o yüzden. Yani kendimi birazcık o zamana koymaya çalışıyorum. Ben Savaş görmedim çok şükür. Ama görmeyeceğiz. Evet değil tabii ki bu. Umarım görmeyiz ileride. Hani böyle o insanlar neler yaşadı önemli falan. O bayağı güçlü olup götürüyor beni. Dunkirk'ü çok sevmiştin değil mi? Dunkirk'ü beğenirdiğini çok söylemiştin. Evet. O yani gerçekçi yapmıştım onu. Ben de çok hani Savaş filmlerinde şeyim yoktur yani. İyisemekten keyif almıyorum. Ama belki onu da yapabiliriz yani. Tekrar izleyip gerçekten senin neyi beğendiğini anlamaya çalışabilirim. Ufak anaytotlar genelde. Bölümü kapatalım. Yani Big Short'u epey de konuştuk. Epey de şu an böyle ekonomiyle ilgili şeyler düşünüyorum. Kafam doldu şu an. Bence genel hatlarıyla insanların neler yaşandığını vermesi biraz da için içine ekonomiyi koyması gerçekten takdir yaşayan. Muhtemelen hani marketlerle çok fazla ilgisi olmayan, haşır neşir olmayan kişiler zorlanacaktır bu filmde. Ama genel itibariyle o yaşanan krizin nedenlerini çok iyi veriyor. Biraz anlıyorsak bu işlerden hani anlayabiliyorsanız o zaman gerçekten çok iyi bir film mertebesine yükseliyor. Galiba puanı da 8 gibi bir şeydi. Yine yüksek. Demek ki ilgili olan insanlar da. Yani böyle bir film için büyük bir hani belki finans arka planı gerektiren bir film için sanki normal gibi geldi bana. Düşünsene yani hayatında hiç puan almamış birisi de olabilir. Bu durumda sadece paraya para olarak bakıyor. Aldım verdim işte bir ürün aldım, ürünü verdim. Herhalde stok markette öyle bir şeydir diye düşünüyor ama iş katman katman büyüyor yani. O kişi için biraz da o zamanın zorlayıcı bir film olabilir. Ama izlemekten keyif aldım demeye utanıyorum ama keyif de alıyorum yani bu filmi izlerken. Film mükemmel. Günümüzde hiçbir yok mesela böyle saçma sapan bir durum. Ben ona da inanmıyorum. Kripto bana öyle bir durum gibi geliyor. Linem'e hala sürüyor. İnsanlar bir şey çakılmadığı için işte rahat rahat konuşuyorlar kriptoyla ilgili bence. Alt tarafta bir değer yok. Fiyatı yukarı gidiyor ama. Bakılan tek şey bu. Fiyat yukarı gidiyor. Ama neye yarıyor o şey? Kimse onunla konuşmuyor. Bence bu büyük bir travesti. Ama hala sürüyor mesela. Bir adam var Michael Saylor diye Amerika'da. Herifi bir dinlesen bir saat. Bu herif deli dersin. Yani bu adam binlerce on binlerce falan bitcoin aldı. Bir tane şirketi var. O şirketin balance sheetinde duruyor bunlar. Borç falan alıyor. Şirketin hissesini collateral olarak gösteriyor. O borçlarla bitcoin alıyor. Bu herif batsa, satsa bitcoinlerini. Bilmiyorum bitcoin'in fiyatı nasıl düşer? Zaten kriptoyla ilgili en büyük risklerden biri whale risk. Yani bazı kişiler de toplanmış durumda. Onlar da bit amp etse zaten. Onu görebiliyor muyuz? Yani işte on kişi ya da on şirket bu bitcoinlerin yüzde seksenine, yüzde doksana sahip vesaire diyebilir miyiz? Öyle bir şey. Mümkün mü? Şirketler değil sadece. O yüzden diyemiyoruz. Hani bitcoinin mikrostratejinin ne kadar var onu görüyoruz. Çünkü açıklamak zorundalar. Public şirket. Ama özel kişiler var. Onlar söylemiyor şey. Total bitcoin sayısını biliyoruz. Ne kadarının mani edildiğini totalde ne kadar maksimum mani edileceğini biliyoruz. Ama yani birkaç sene öncesinde ne kadar bilinen bir şey vardı aşağı yukarı. Herhalde o belli bir miktar predikt edilebiliyor. Tam olarak bilinemiyor sanırım da. Bazı insanların içi hayvan gibi bitcoin var. Yani bazı gruplarda toplamıştır bu da. Böyle pek böyle bir hisse falan gibi değil. Çok dağıtık değil diyorsun. Yani hisse gibi değil de ben bu olaya birazcık daha şey gibi bakıyorum. Ya gerçi hani mesela Elon Musk'ta çok Tesla var. Hisse gibi değil kötü bir örnek oldu. Hisselerde de bu olabilir. Ben sadece exchange volume üstünden yaklaştım. Mesela bitcoin eşimde ve eğer biz işte dolarla mesela bir şeyler satın alıyorsam falan. İşte dolar dağıtık. Her yerde var vesaire. Sonuçta insanlar ellerinde tutuyor. Bu parayı ya da işte bir şeyler kazandıklarında onunla ödemeler yapılıyor vesaire. Doların bir tür fiyat money olarak bir değeri var. Diyorsun ki bu değerli bir para birimi. Onu kullanmaya devam ediyorsun. Ama bir taraf kabul görüyor. Kabul görüyor. Aynen yani onu kullanabiliyorsun. Ama eğer biz altınla olan şeyine bakarsak geçen seneye göre altına karşı yüzde elli kaybetmiş. İki bin dolarken ons fiyatı işte altının üç bin dolarmış. Halbuki o da kaybediyor. Yani hani uzun vadede kaybetmeye de devam edecek. Bunu her zaman görebiliyoruz zaten. Ama bitcoin de şey gibi düşünüyordum. Yani eğer bu kadar dağıtık hale gelirse insanlar paralarını buraya koymaya başlarlarsa ve bunun bir sınırlı olduğu bir sistemde bu değerli kalmaya da en yakın adaymış gibi düşünüyordum. Çünkü bitcoin aslında altın gibi çalışıyor. Mine diyorsun. Sonuçta ne kadar altın olacağı da belli. Daha fazla artıramazsın da. Ve para koymaya devam edersen de orada durmaya devam ederse sen de orada şey diyorsun ya çıkabilirler. Niye çıksın? Yani dedeki altınları niye? Bu biraz şeye benziyor. Yani ben elimde bir hortum var. Diyelim bir odadayım. Sürekli etrafa dolar saçıyorum bu hortumla rastgele bir şekilde. Sen de diyorsun ki benim bir tane taburem var. Bu taburayı oraya koydum. Köşeye bir ara. İlla ki o dolarların bir kısmı o taburenin üstünde birikecek. O da benziyor yani. Hani sürekli dolar saplayı artıyor. Dolar saplayı artarken de altının da değeri artar. Evlerinin de değeri artar. Bitcoin, Zartcoin, Fartcoin. Onun da değeri artar. Bir de şey hani supply limit atıyor Bitcoin'de. Bitcoin işte markete ilk çıkan şeydi. Ünlü bünlü falan filan. Hani insanlar onu şey zannediyor. En sağlam olan ürün zannediyor. Halbuki teknik olarak bir olayı yok. Ama bilinen o. Dolar gibi bir şey oldu yani hani. Şeyde kripto dünyasında. Ama bunun haricinde de bir olayı yok aslında. Hani bir şey üretmiyor. Bir hisse bir şey üretiyor bir business çünkü. Ama bu öyle değil. Bu sadece üzerinde bir rakam var ve o rakamın yukarı gideceğine dair bir inanç var insanlarda. Tüm olay bunda ibaret. Bu bir din gibi yani. O yüzden o rakam yukarı giderken her şey güzel. O rakam aşağı giderken de her şey kötü. Ve o rakam aşağıda tabii ki gidebilir. Yukarı gideceğine dair bir garanti yok. Evet dolar sürekli basılıyor. Saplayı artıyor falan ama yine de hep yukarı gitmeyebilir. Yani konu tabii Big Short olunca. Ya bir de insanlarda Get Rich Quick kafası Covid'den sonra özellikle ben çok yayıldığını düşünüyorum. Bir de daha çok trade eden insan da var. Appler, sosyal medya falan çok yaydı bu trading kafasını. Yani ben trading yayıp başladığımda kimsenin Google listesi nasıl alınır haberi yoktu yani Türkiye'de. 2016 bir de çok uzak bir geliş şeyde değil yani. Ama şimdi öyle değil. Bir de genel olarak finansal durumu iyi değil insanların dünyada. Sadece Türkiye'de değil batıda da. İşte yeni iş piyasasına atılan bir insanın bir ev alma umudu yok. Acayip yüksek her şeyin fiyatı. Eğitim fiyatı yüksek. Sağlığın fiyatı yüksek. Yüksekte yüksek. Maaşlarında o kadar bir esprisi yok. Herkes de böyle bir hızlı bir şekilde nasıl zengin olabilirim kafası var. Biraz da sosyal bir olgu yani bu Bitcoin. Kimse de böyle bir zenginliğin gerektirdiği, yatırımcılığın gerektirdiği, sabırlıktan yok. İşte o Warren Buffett'ın dediği ben çok şey yapmıyorum. Sadece sabırlıyım gibi bir şey diyordu herif hani ama herkes hızlı yoldan zengin olmak istiyor. O yüzden bu farklı bir durum diyordu. Bu 2008'deki gibi olan tabii o ev kriziydi ya da işte morgaç kriziydi. İpotek kriziydi. Bunun gibi bir şey daha olabilmesi mümkün mü? Çünkü 2001'de oldu. 2000'de oldu değil mi? İşte o zamanlar bilgisayar piyasaları falan. 2008'de 2009'da olmuş oldu. Sonrasında Covid'le beraber aslında 2019'da oldu. Neden işte daha fazla para basıldı vesaire. Daha yapay iyi diyebiliriz. Her böyle 10 senede bir tekrarlayacak mı acaba diye de düşündürüyor insanı. 2022'de oldu bir kriz aslında. Çok tabii 2008 gibi derin değildi. Yani bir 10 ay kadar market baya bir aşağı gitti. Enflasyon korkusu vardı o zaman. Batı dünyasında belki 40 sene sonra falan ilk kez ciddi oranda bir enflasyon çıkmıştı. Onun ayağına bir kriz oldu. Bir dahaki kriz niye olmasın? Belki bu sefer başka bir sebeple olur. İlla ki olacaktır. Ama her seferinde şöyle bir kafa var. Çok krizler büyümeden para basalım. Müdahale edelim kafası var bu batılı merkez bankalarında. 2008'de böyle bir şey yapılmamış. 2008'de batırmışlar bankaları mesela. Ama şu an öyle şah farklı bir kafa var. Mesela birkaç sene önce silikonluya madisi bankası kurtarıldı galiba. Öyle yine bir kriz olmuştu. Çünkü bankaların ellerinde yine bu bondlar vardı. Düşük faizli zamanlardan alınmış bondlar. Enflasyon olayları çıkınca 2022'de bondların yırtları yukarı gitti. Bu düşük faizli alınan bondların değerleri de baya aşağı gitti. Ters orantılı çalışıyor. Bir sürü bankanın balance şiiri negatifti hayvan gibi. Sonra bir bank run gibi bir şey olmuştu silikon valisi bankasına galiba. Hani bu batacakla batacak diye birileri bir söylenti çıkardı. Herkes parasını çekmeye çalıştı falan filan. Müdahale ettiler. Yaptılar bir şeyler falan. Kurtardılar. Böyle bir sürü banka vardı balance şiiri negatif olan. Bir şey olmadı ama. Tombala yapıyorlardı sanki. Batacak bankalar diye koymuşlar. Tek tek batanları üstüne çarpatıyorlardı. Ama bunlardan bir tanesi şeydi. Bir tanesi kapandı da galiba hatta. Yani böyle Amerika'nın en eski bankalarına bir falandı. Hani en büyük beşinci bankası mıydı? Atıyorum hani böyle bir Morgan değildi ama büyük şeylerden biriydi. Hani aslında ciddi bir şey oldu yine. Çok duyulmadı ama çünkü idare ettiler. Konumuza geri dönüyorum. Yine böyle bir şey olacak mı? Niye olmasın? Ama ne olur bilmiyorum. Ona Black Swan diyorlar. O yüzden bilmek mümkün değil. O zamanın oyuncuları kim olur acaba? Onun filminin oyuncuları kim olur? Onu düşünmek lazım. Çünkü mesela bu filmde gerçekten çok iyi oyuncular var. Kristen Bell oynuyor. Christian Bell oynuyor. Gosling var. Brad Pitt var. Steve Carroll var. Sensiz. Sen bunu dedin. Üzüldüm. Bir daha kriz olursa Zendaya Tom Holland'da falan kalacağız galiba. Göreceğiz yani. Bir daha bir daha olmasın tabii. Kriz diyebiliriz ama. Ben bu yeni oyuncuları sevmiyorum da dandik dandik tipler. Oyuncu diye kullanıyorum. Neyse. Kast çok başarılı. Zaten konu hani uyarlama başı uyarlama konusunda da Oscar almıştı diye hatırlıyorum. Hatta BAFTA ödüllerinde de en iyi uyarlamayı almıştı. Uyarlama konusunda çok iyilerdi. Oyunculuk konusunda dediğin gibi çok iyi. Sadece bu dört isim değil. Diğerleri de Kendall dahil. Hepsinin güzel oynadığı bir şeydi. Ben çok dediğim gibi yani keyif alarak izliyorum. Konu birazcık sona doğru neymiş ya deyip ağırlaşabiliyor. Ama bir takım gerçekleri gösterebilmesi, bunu hafif bir humorla bize sunabiliyor olmasıyla beraber güzel bir film olduğunu hep düşünmüştüm. İyi ki yaptık. İyi ki çektik bunu. Son olarak bir şey söylemek ister misin filmle ilgili? Yok. Aklıma gelmiyor. Umarım benzer bir filmi tekrar yaparlar. Çünkü harika. Benzer bir filmi tekrar yapana kadar belki biz bir margin call bölümü de çekeriz. Ama onun haricinde izleyin, izlettirin dediğimiz güzel filmlerden. Hoşçakalın. Sağlıcakla kalın.